Türkiye kaybolan "vicdan"ını arıyor son günlerde.
Ülkenin neresine dokunsak irin akıyor...
Kafayı nereye çevirseniz acı, haksızlık...
Her gün ortaya çıkan yeni bir haberde birbirimize dönüp aynı soruyu soruyoruz.
Bize ne oldu böyle?
Yenidoğan Çetesi ismi verilen grubun yaptıklarıyla kötülüğün sınırının olmadığını görmek her birimizi derinden sarstı.
İddiaya göre çete, hasta olmadığı halde bebekleri özel hastanelerin yoğun bakımlarına yatırmış ve onlarca bebeğin ölümüne sebep olmuştu.
Amaç SGK'dan gecelik 8 bin liralık ücret almaktı.
Mayıs 2023’te başlayan soruşturmayı bizler çetenin lideri olduğu iddia edilen Mustafa Kemal Zengin’e ait bir gizli kamera görüntüsü ile öğrendik.
Videoda Zengin, dosyaya bakan savcıyı açık açık tehdit ediyordu.
***
Savcının makam odasında çekilen gizli kamera görüntülerinin sosyal medyaya yansıması infial yarattı.
Zengin'in nüfuzlu biri olduğu herkese açık olan Instagram hesabında paylaştığı fotoğraflarla da ortada.
Sızan görüntülerde savcıdan kendisiyle fotoğraf çektirip sosyal medyadan paylaşmasını isterken kullandığı cümle de bunun farkında olduğunu ortaya koyuyor.
Savcıya "Benimle bir resim çektireceksin, 'misafirim geldi' diye sayfanda yayınlayacaksın, sana Allah'ın bir kulu dokunamaz...Sana dokunurlarsa bana dokunmuş olurlar" diyor.
Bu çete karşısında sinmeyip aslında sadece "görevini yapan" savcı milyonların gözünde bir kahraman oldu.
Ancak kaynaklarıma göre o ve onun gibi "kahraman" savcıları böyle kritik dosyalar sonrasında alan bir endişe var.
Coğrafi güvencenin olmaması...
***
Coğrafi güvence yargı bağımsızlığının olmazsa olmazı olarak gösterilir.
Bu güvencenin olduğu ülkelerde hakim ve savcıların görev yerleri terfi suretiyle de olsa talep olmazsa değiştirilemez.
Mesela "temiz eller" operasyonu yapıp "derin devlet" Gladio'yu tasfiye eden İtalya bu teminatın olduğu başlıca ülkelerden biri olarak bilinir.
Savcı ve hakimin kendini güvende hissetmesi için bu, olmazsa olmazdır.
Türkiye'de ise hakim ve savcıların görev yeri gerekçe gösterilmeden değiştirilebiliyor.
Bunun bir örneğini İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili yürütülen "Ahmak" soruşturmasında gördük.
Ağustos 2023'te HSK, İmamoğlu'na verilen cezanın istinaf aşamasına bakacak 3 üyeli heyetin başkanı ve bir üyesini görevden aldı.
Düzenli yayınlanan HSK kararnamelerindeki rutin kararlar kadar, "kişiye özel", tek kişi için yapılan düzenlemeler de olabiliyor.
Yıllarca hak dağıtan hakim ve savcılar ise haksızlığa uğradıklarını düşündüklerinde yargı yoluna gidemiyor.
HSK'nın kararlarına yargı yolu kapalı.
***
HSK aslında hakimlerin ve savcıların özlük işlerini yürüten ve bunlarla ilgili itirazları inceleyen idari bir birim.
Anayasa'nın 125. maddesi "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır" diyor.
Cumhurbaşkanı'nın yayınladığı kararnameler dahi AYM'ye taşınıp, yeri geldiğinde iptal edilebiliyorken, idari bir birim olmasına rağmen HSK'nın "meslekten çıkarma cezası" dışındaki kararlarına itiraz edilemiyor.
Yani halka adalet dağıtanlar, kendi adaletlerini arayamıyor.
Üstelik bu yer değişikliklerinin hangi kriterlere göre yapıldığıyla ilgili de tartışma var.
Aslında "teoride" bu yer değişiklikleri için objektif kriterler bulunuyor.
Savcının hakkında yürütülen bir soruşturma nedeniyle görev yerinde kalmasının sakıncalı görülmesi, disiplin soruşturması sonrasında ceza almış olması, müfettişin savcı hakkında olumsuz rapor yazması bunlar arasında.
Fakat bunların hiçbirinin olmadığı "hizmet gereği" görev yeri değiştirilen savcılar da var.
***
9. Yargı Paketi'nden ayrılan maddeler, Cuma günü AKP tarafından yeni bir torba kanun ile tekrar Meclis’e sunuldu.
Coğrafi teminat yine o torbada yoktu.
İktidar her fırsatta toplumdaki cezasızlık algısının yok edileceğinin sözünü veriyor.
Peki, bunu sağlamak için göğsünü siper eden hakim ve savcılar için elini kim taşın altına koyacak?
Her yargı reformunda sözü verilen coğrafi teminat hakim ve savcılara ne zaman verilecek?
Bu büyük sorun çözülmeden yargı bağımsızlığı güvence altına almak zor görünüyor.