Makro rakamlar güzelleşirken mikro yaşamlar çöküyor

Herhangi bir başarı ya da başarısızlığı konuşmanın artık manası yok. Onu çok iyi anladık. Her geçen gün çığ gibi artan icra dosyalarının içinde bulunduğumuz ekonomik görünümle uzaktan yakından bir ilgisi yok.

Merkez Bankası’nın 28 Temmuz 2025 tarihli Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm sunumunda; alınan konkordatoların genel ekonomi içindeki payı görece düşük, karşılıksız çek oranı haziran ayında tarihsel ortalamasına yakın, enflasyonda düşüş genele yayılarak devam etmekte olduğundan bahsedilmiş. M.B tarafından bugünün ekonomik görünümüne ilişkin olarak hazırlanan raporun sadece üç başlık altında nereden nereye geldiğini birlikte değerlendirelim.

Karşılıksız çekte durum ne?

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezinden elde edilen verilere göre; 2023 Ocak – Haziran Döneminde 62.605 adet çeke karşılıksız işlemi yapılırken bu çeklerin parasal karşılığı 19 Milyar 174 milyon lira oldu. 2024 yılının aynı döneminde ise 112.194 çek bankalara ibraz anında karşılıksız çıkmışken bu çeklerin parasal karşılığı 68 milyar 200 milyon lira civarına yükselmişti. 2025 yılında ise yine Ocak – Haziran döneminde bankalara ibraz anında iki yıl öncesine oranla %120’lik bir artışla 138.450 adet çek karşılıksız çıkarken bu çeklerin parasal karşılığı 107 milyar civarında oldu.

Merkez Bankası’nın 28 Temmuz 2025 tarihli Para Politikası ve Makroekonomik Görünüm sunumunda ise adetler ve miktarlardan hiç bahsedilmemiş sadece karşılıksız çek oranının haziran ayında tarihsel ortalamasına yakın düzeyde olduğuna değinilmiş.

Rakamlarla konkordato

M.B tarafından konkordato talep eden firmaların ekonomideki payının görece düşük olduğuna vurgu yapılan sunumda, toplam nakdi kredilerin binde 9’u, istihdamın binde 5’i, ihracatın binde 6’sı, cironun da binde 6’sını etkileyebilecek bir güce sahip olduğu hesap edilmiş.

Hemen burada şunu belirtmek gerekli. Konkordato parası olan borçlu tarafından açılabilen ve ticaret mahkemeleri tarafından uygun görülmesi halinde sadece talep edenin kullanım hakkına sahip olduğu bir hukuki koruma. Bugün ortalama bir şirketin konkordato ilan etmesi halinde harcayacağı resmi masraflar 5 milyon lira ile 10 milyon lira arasında değişebilmekte. Bu para cebinizde yoksa bırakın konkordato almayı mahkemenin önünden bile geçemezsiniz.

Peki paranız yok, alacağınızı tahsil edemiyorsunuz, iş yaptığınız sektör içindeki önemli bir firma konkordato ilan etti ve sizin de görece yüksek bir alacağınız var. İşte bu durumda ne yazık ki istenmeyen son ile karşı karşıya kalınıp konkordatonun o yıkıcı etkisi ile yüz yüze kalıyorsunuz. Parası olan büyük şirketler kendilerini koruma altına alarak konkordatonun nimetlerinden yararlanabilirken siz paranız olmadığı için otomatik olarak fiili iflasın eşiğine geliyorsunuz.

Ne yazık ki son iki yıl içinde alacağını tahsil edemediği için fiilen (herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın) iflas eden, tasfiyeye giren şirket sayısı hiç de az buz değil.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden elde edilen verilere göre; 2025 Ocak- Haziran döneminde 13.453 şirket hakkında tasfiye işlemleri yürütülürken, 13.667 şirket kapandı yine aynı dönemde 7.997 esnaf işletmesi de kepenk indirmek zorunda kaldı. 2024 yılının aynı döneminde ise 12.175 şirket hakkında tasfiye, 11.939 şirket ile 8.435 esnaf işletmesinin kapama işlemleri yapıldı.

Tüm bu verilerin dışında konkordato takip sitesinden elde edilen bilgiye göre ise; 2024 yılının ilk altı ayında 605 borçlu hakkında geçici mühlet kararı verilmişken bu yılın aynı döneminde ise ticaret mahkemeleri tarafından 1.259 borçlu hakkında geçici mühlet kararı verildi.

Konkordatonun zincirleme etkisini hesap etmeden sadece hakkında mühlet kararı verilen borçluları dikkate alarak, tedarik zincirinde yaşanan olumsuzlukları dikkate almaksızın istihdam, ihracat ve nakdi kredilere etkisinin çok az olduğunu söylemek doğru değil.

Hangi enflasyon?

M.B hazırladığı sunumda enflasyonda düşüş genele yayılarak devam etmektedir vurgusu yapmış. Keşke gerçek hayat rakamlarla ifade edildiği üzere bir enflasyonist ortamda ilerlese. Keşke öyle bir sihirli değnek olsa da masa başından gıda enflasyonu %30 oldu desek ve olsa. Ancak öyle değil.

Gerçekten enflasyondaki düşüş hızının vatandaşın cebinde bir rahatlamaya yer açacak miktarda olmaması bu yılın daha ilk atı ayında temel mallardan, gıdaya, hizmet sektöründen kiraya açıklanan verilerin vatandaşın geliriyle uyumlu olmaması ne yazık ki çok daha yüksek hissedilen bir enflasyonun yaşanmasına sebebiyet veriyor.

Pazarda limonun tanesi 20 lira, geçen yıl alınan bir haftalık yaz tatili bu yıl tam iki katı, evde bozulan beyaz eşyayı yenisi ile değiştirmek neredeyse imkânsız. İstanbul’un en mütevazı semtlerinde kira 30-40 bin lira.

Evet enflasyon düşüyor ama masa başında kâğıt üzerinde. Hayatın bize, sade vatandaşa dokunduğu hiçbir yerde ne yazık ki düşmüyor.

30 Günde 841.120 Yeni İcra Takibi Açıldı

1 Temmuz – 31 Temmuz arasında icra dairelerinde 841.120 yeni icra dosyası açıldı. Böylece bu yıl açılan icra dosya sayısı 5.828.714’e toplamda borcular hakkında yürütülen icra dosya sayısı ise 24.208.143’e yükselmiş oldu.

Yazarın Diğer Yazıları