Sevgili okurlarım, Saygı Öztürk’ün son kitabı şimdi elimizde...
“Biz Teğmeniz. TSK’dan Atılma Olaylarının İçyüzü.”
Bazen düşünürüm, kendi kendime ‘Saygı, Türkiye’nin en hızlı kitap yazan gazetecisidir’ derim!
Yakından biliyorum, gerçekten de öyledir.
Arşivi ve malzemesi her zaman hazırdır.
Bir şeyleri kafasına takar ve günün birinde bana da söyler...
‘Emin abi ben bu konuyu kitap yapmaya karar verdim...’
İşe başlar, yılmadan araştırır, yoğunlaşır ve bir süre sonra kitap ortaya çıkar. Şimdi de öyle oldu. ‘Teğmenler’ kitabına başladı, yazdı ve bitirdi.
Onun kitaplarını ilk okuyan da genelde ben olurum çünkü kitap henüz ortada yokken taslakları okurum, hata ve eksikler ararım ama bulamam!
★★★
Saygı’nın kitaplarına önsöz yazmak benim görevimdir!..
Şunu iddialı olarak söylüyorum, Saygı’nın elindeki belgeler ve dosyalar Türkiye’de başka hiçbir gazetecide yoktur.
Günlük yaşamda, haber trafiğinde kullanmayacaklarını titizlikle ayırır, saklar ve günü geldiğinde kitap yapar.
Bu açıdan bakıldığında herkese hep aynı şeyi söylerim...
‘Saygı bu memleketteki en iyi araştırmacı gazetecidir.’
Baştan sona hiçbir aşamada yorulmak bilmez, enerjisinin tamamını haberlerine, köşe yazılarına ve kitaplarına döker.
★★★
Bu son “Biz Teğmeniz” kitabının temel konusu, 30 Ağustos 2024 törenlerinde kılıç çatıp ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye haykıran genç teğmenler.
Olaya önderlik yaptıkları iddiasıyla beş teğmene en ağır cezayı verdiler, hepsini birden ‘disiplinsizlik’ gerekçesiyle TSK’dan kovdular.
İdam verecek değillerdi ya, o kadarla yetinmek zorunda kaldılar!
Bu acımasız karar çok ağırdı, Türk ordusuna hiç yakışmadı.
O genç teğmenler Mustafa Kemal’in değil de kimin askeri olacaktı! Bu vatana çökmeye kalkışan o dinci güruhların, din bezirgânlarının, din tüccarlarının mı?
Hemen belirteyim, bazı ‘omzu kalabalıklar’ tarafından oy çokluğu ile verilen bu ihraç kararı milyonlarca insanımızın yüreğini yaktı.
Ama bir olumlu etkisi de olmadı değil...
Ordumuzun ne yazık ki kabuk değiştirmek zorunda kalan TSK hakkındaki görüş ve düşüncelerimizde yanılmadığımızı bir kez daha anlamış olduk!
Biz geçmiş yıllarda bir memleket sorunu ortaya çıktığında “Ama bizim güvendiğimiz, gurur duyduğumuz, kapı gibi sağlam duran, Cumhuriyet’in ilkelerini çiğnetmeyen bir ordumuz var” derdik.
Siz gelin de bunu şimdi söyleyin bakalım!
★★★
Saygı bu kitabında benim SÖZCÜ’de çıkan 23 Kasım 2024 tarihli yazımı da kullandı. O yazıda yakın geçmişten bir olay anlatıyorum.
Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir 21 Mayıs 1963 günü emrindeki Harp Okulu öğrencilerini kullanarak darbe girişiminde bulunuyor.
Başbakan İsmet İnönü darbe girişimini bastırıyor ve aldıkları emir doğrultusunda bu eyleme katılan ve askerlikle ilişiği kesilen 1.452 Harp Okulu öğrencisine sahip çıkıyor. Onlara af çıkarıyor, üniversitelere yerleştiriyor ve hayatlarını kurtarıyor.
Devlet adamlığı işte budur.
Şimdikilerin yaptığı gibi gencecik teğmenleri, Mustafa Kemal’in askerlerini TSK’dan ihraç etmek değil.
Talat Aydemir ve Fethi Gürcan, darbe girişiminin önde gelen iki kişisiydi. Yargılandılar ve idam edildiler.
★★★
Her kitabında olduğu gibi Saygı bu kitabında da ortaya çok iyi bir iş çıkardı.
Sadece son ‘Teğmenler’ olayını değil, konuyla ilgili başka ilginç bilgi ve belgeleri de araştırıp kitabında kullandı.
Örneğin TSK’dan ihraç edilen teğmenleri bu kitap için ilk kez konuşturan Saygı oldu.
Çok iyi biliyorum, yine zevkle, bir solukta okuyacak, TSK ve teğmenler olayı dahil bazı gelişmelerin perde arkasını, öncesini ve sonrasını belgeleri ve fotoğraflarıyla birlikte görmüş olacaksınız.
Değerli gazeteci arkadaşım, dostum ve kardeşim, araştırmacı gazeteciliğin Türkiye’deki gelmiş geçmiş en büyük önderlerinden biri olan Saygı Öztürk’ü bir kez daha kutluyorum, ellerine sağlık diyorum.