Şu bizim İslam ülkeleri!

Sevgili okurlarım, bu dünyada 57 İslam ülkesi, bunların bir milyarı aşan nüfusu var. Bunların çoğunda esas olan din kuralları ve Müslümanlıktır. Kurallar bellidir.

Bazılarında bu kurallardan ufak tefek sapmalar olsa bile durum böyledir.

Bunlar genelde birbirlerinden hiç hoşlanmaz.

Hatta bazılarının düşman oldukları bile gerçektir.

Zaman zaman aralarında toplantılar olur, itişip kakışırlar ama bu olanları gizleyip ortak bildiriler falan yayınlarlar!

Bizim AKP iktidarı da bu işin başını çekenler arasındadır.

Zanneder ki çeşitli konularda bu İslam ülkeleri hiç değilse İsrail’e karşı ağırlık koyup sorunu çözmeye çalışacaktır. Hepsi masaldır.

★★★

Bunlara güvenenlerin başında bizim Recep Tayyip gelir. Umutlarını önce Trump, sonra da çoğu düzmece olan İslam ülkelerine bağlamıştır.

Bunlar kutsal dinimizi kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kullanıp yöneticilerine çıkar sağlanması için kullanır.

İstisnasız hepsi böyledir!

Bunlar kendi içlerinde kavgalıdır. En başta gelen mezhep kavgasıdır ve birbirlerinden nefret ederler. Örneğin Şii İran’la, Sünni ya da Vahabî olanlar birbirlerinden tiksinir, bunu gizlemeye bile gerek görmezler.

İçlerinde bugüne kadar sağlam durmayı başaran tek ülke vardır, adı Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Atatürk devrimleri hiç değilse bizi kurtarmıştır.

★★★

Şimdi bütün dünya Filistin’de sergilenen İsrail rezaletini izliyor ve pek çok Müslüman ülkeden aynı ses duyuluyor.

Kahrolsun İsrail...

Oysa bunların çoğu, sergilenen bu rezalette İsrail’i tutar ama bunu açığa vurmaları mümkün olmaz. Hemen burunlarının dibinde olan Filistin olayına müdahale edemezler çünkü pek çoğu ABD’nin kucağında oturur.

Değişmez kuraldır, avuç içi kadar İsrail bunların çoğu ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynar. Sonra bu düzmece İslam ülkeleri aralarında çok iddialı (!) toplantılar düzenleyip İsrail’e posta koyarlar. Sonuncusu birkaç gün önce İstanbul’da yapıldı.

Bizim Recep Tayyip iktidarı da her konuda onlara destek vermeyi görev sayar...Çünkü iç politikada geçerli olan oy hesapları böyle gerektirir.

★★★

Filistin’i falan bırakalım bir yana, Türkiye için doğrudan geçerli olan çok önemli bir konuya değineyim...

Akdeniz’de adına KKTC denilen küçük bir ülke var. Nüfusunun tamamı Türk ve Müslüman...

Fakat gelin görün ki bizim din kardeşlerimizden ve sözüm ona Türk dünyasından biri bile bu ülkeyi tanımıyor!

Azerbaycan ve Pakistan dahil!

Çünkü hepsi ABD, İngiltere, Rusya ve Çin gibi büyük ülkelerin kucağında oturuyor, talimatları oralardan alıyor. Hepsi korkuyor. Çoğunun Rum Kesiminde büyükelçiliği var.

Sonra da bizim Tayyipgiller tayfası bol bol ahkâm kesiyor...

“Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde İslam dünyası ve Türk dünyası bizimle beraber!”

Bir komedi oynuyorlar, Türk Milletini bu gibi demeçlerle kandırmaya kalkışıyorlar.

Fakat utanarak söylüyorum, Türkiye’de bu palavralara inananların sayısı az değil.

Uçak gazeteciliği

Sevgili okurlarım, teknolojinin gelişmesiyle birlikte sadece Türkiye’ye özgü olan yeni bir gazetecilik türü (!) devreye sokuldu.

Özel uçaklarına binip sık sık yurt dışı gezilere çıkan Recep Tayyip, dışarıda işi bitince yine aynı uçak filosuyla birlikte Türkiye’ye dönüş yapıyor.

Her seferinde uçağına özel olarak davet edilen 15-20 kadar yandaş gazeteci var.

Bunlarla önce toplantı masasında fotoğraf çektiriliyor. Sonra bu gazetecilerin eline Saray ya da İletişim Başkanlığı ekipleri tarafından hazırlanmış bir yazılı metin tutuşturuluyor.

O yazılı metinde sanki gazeteciler kendisine soru sormuşlar gibi hem sorular, hem de Recep Tayyip’in verdiği yanıtlar (!) yer alıyor.

Metinde örneğin şöyle bazı sorular yer alıyor:

“...Deneyimli bir siyasetçi olarak siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?”

Fakat dikkatinizi çekerim, hangi soruyu hangi gazetecinin sorduğu belli değil.

★★★

Bu soru ve yanıtlar önceden başkaları tarafından hazırlanıyor ve hemen ardından, bazıları uçağa binmeden önce medyaya fotoğraflarla birlikte servis ediliyor.

Sonra bunlar bizim televizyonlarda ve gazetelerde bol kepçe kullanılıyor.

Recep Tayyip’in her dış gezisine, bir günlük bile olsa davet edilip uçağa alınan gazeteciler hep aynı tipler.

Her birinin bir tek özelliği var, yandaş olmak!

Bunlar böylece çok tatlı bir avantaya kavuşmuş oluyor...

Devlet parasıyla beleş yurt dışı gezi...

Afrika’dan ABD’ye, Avrupa’dan Asya’ya, dünyanın dört bir bucağına!

Her şeyi anlıyorum da, gazeteciler ellerine önceden tutuşturulan bu soru yanıtları içlerine acaba nasıl sindirip kendi isimleriyle yayınlıyor, işte onu anlamıyorum.

Ne diyeyim, Allah hayırlı yolculuklar versin.

Yazarın Diğer Yazıları