Üçlü çektirenler, Vergi Denetim Kurulu'na bekleniyorsunuz!

Transfer sezonu…

Kimi için heyecan, kimi için umut, kimi için hayal kırıklığı… Ama bazıları için sadece para…

Milyonlar havada uçuşuyor.

Ama kimse şu soruyu sormuyor:

Bu kadar paranın vergisi nerede?

Milyon Euro'lar bonservise ve futbolcunun maaşına gidiyor… Peki vergi?

Yok!

Yurtdışından gelen futbolcuya ödenen transfer bedeli aslında “gayrimaddi hak.” Yani stopaj yapılması gerek. Ama yapılmıyor.

Futbolcunun yıllık geliri milyonları geçiyor. Yani gelir vergisine tabi. İstisna sınırını geçtiği için yüzde 40’a kadar çıkan dilime girmesi lazım.

Ama kaç kişi beyanname veriyor?

Parmakla sayılacak kadar az.

Bazıları federasyona başka sözleşme bildiriyor, maliyeye başka. Kendi ellerindeki sözleşme ise apayrı bir evrende.

Asgari ücretle oynayan süper lig topçuları var bu ülkede.

Evet, yanlış okumadınız. Asgari ücretle sözleşme imzalamış gibi gösterilen milyon Eurol'uk futbolcular…

Alt liglerde ne oluyor derseniz, orası tam bir kara kutu zaten.

Bir de sözleşmeler üzerinden damga vergisi var. Hani nerede? O da yok.

Ama şimdi işler değişiyor.

Vergi Denetim Kurulu, nihayet düğmeye bastı.

Yabancı futbolculardan başlamak üzere, “izaha davet” süreci başlatıldı.

Ve tahmin edin ne oldu?

Mahalle karıştı.

Geçtiğimiz sezon bazı futbolcuların bu yüzden ülkeden kaçtığı iddia ediliyor.

Şu anda müfettişler futbolcuların banka hesaplarını, sözleşmelerini, ajans bağlantılarını, özel ödemelerini tek tek inceliyor.

Ama kabahat sadece futbolcuda mı?

Asıl sorgulanması gereken: Kulüpler.

Bilmiyorlar mı vergilendirme sistemini?

Gayet iyi biliyorlar. Ama işlerine öyle geliyor.

Kimse kusura bakmasın…

Bu ülkede halk üç kuruşla geçinmeye çalışırken, milyonlarca liralık maaş alan sporcuların ve onları himaye eden kulüplerin vergi kaçırma lüksü yoktur! Elbette ödeyenleri tenzih ediyorum.

O yüzden…

Uçaktan inince havaalanında karşılanan, üçlü çektirilen, forma imzalatılan o isimlere küçük bir hatırlatma:

Vergi Denetim Kurulu da sizi bekliyor.

*

MALİ ANARŞİ

Yıllardır yazıyoruz…

Yıllardır söylüyoruz…

Vergi kaçıran ödüllendiriliyor,

Vergi veren cezalandırılıyor diye.

Sahte fatura denetimleri yapılıyor…

Müfettişler sahada, defter inceliyor, Vergi Suçu Raporu yazıyor.

Ama sonra dosya savcılığa gidiyor,

Ve orada…

Yeterli delil oluşmadığı için birçok dosyadan istenilen sonuç alınamıyor.

Dürüst mükellef vergi verirken terliyor,

Sahtekâr arka kapıdan gülerek çıkıyor.

İşte şimdi…

Yeni bir adım atılıyor.

Vergi Usul Kanunu’na 140/A maddesi ekleniyor.

Bu sefer farklı.

Bu sefer müfettiş yalnız değil.

Yanında savcı var.

Yanında emniyet var.

Yanında MASAK var.

Denetim artık masa başında değil, sahada olacak.

Teknik takip, dinleme, delil toplama hepsi bir arada.

Yani dosya hazırlandığında, sadece kağıt olmayacak…

Dayanağı olacak.

Bu önemli mi?

Çok önemli.

Çünkü bu ülkede ilk kez…

Vergi kaçakçılığı suçuna karşı çapraz bir yapı kuruluyor. Müfettiş, Savcı, Polis birlikte çalışacak.

Vergi Denetim Kurulu Başkanı ne diyor?

“Türkiye’de mali anarşi var.”

Evet, doğru.

İnsanlığın sahte olduğu bir dünyada sahte diplomanın olması normal, sahte faturanın anarşi boyutuna ulaşması çok normal.

Ve bu düzenleme, işte o anarşinin içine atılmış bir el bombası.

Tabii ki bu yeterli değil.

Sadece kanunla değil, uygulamayla da mücadele edilmeli.

Eğitim lazım.

İrade lazım.

Adalet lazım.

Ama bu düzenleme bir milat olabilir.

Çünkü Devlet dertlenmiş, kafaya takmış görünüyor bu konuyu.

Ve biz de diyoruz ki:

Dileriz 140/A sadece bir madde olarak kalmaz…

Adaletin, vergi ahlakının ve toplumsal vicdanın simgesi olur.

Yazarın Diğer Yazıları