Gece, Kızıldeniz’in üstünde bir sessizlik vardı. Radyolar fısıldıyordu; kokpitteki göstergeler karanlıkta parlayan şehirler gibi tek tek yanıp sönüyordu.
Sekiz F-15, dört F-35 uçağı, adeta haritanın kenarında gezinircesine, çizgilerin dışına taşmadan Mısır’la Suudi Arabistan arasındaki uluslararası hava sahasında süzülüyordu.
Komutanın sesi kısa ve soğuktu: “Hedef teyit. Pencere daralıyor.” Ateşleme tuşuna basıldı.
Uçaktan atılan balistik füzeler, Suudi Arabistan hava sahasının üstünden yükselip uzay boşluğunu kesti, oradan bir yörünge çizerek Doha’ya yöneldi. Bu olağanüstü yüksek irtifa rotası, kağıt üzerinde Suudi Arabistan’ın hava sahasının ihlal edilmemesini sağlıyordu.
Doha’da orta katı oyulmuş bir bina sabaha böyle uyandı.
Saldırının izlediği olağandışı güzergâh, askeri havacılık tarihinde bir ilkti. İsrail jetleri, komşu Arap ülkelerinin hava sahasına girmeden, füzelerini uzaya kadar yükselterek 2 bin kilometre uzağa ateş etmişti.
Böylece literatüre “uzay rotası” denilen bir strateji girdi.
★★★
Peki bu füzeler neydi?
İsrail resmi olarak kabul etmese de 2024’te sızan Amerikan belgeleri ipuçları verdi. İsrail’in Negev Çölü’nün ortasında, rüzgârın kumları savurduğu düzlüklerde metal bir vaha olarak yükselen Hatzerim Üssü’nde “Golden Horizon” ve “Rocks” adını taşıyan uçaktan fırlatılabilen balistik füzeler üzerinde çalıştığı ortaya çıktı. Golden Horizon hâlâ gizemini koruyan bir proje. Rocks ise Rafael firmasının 2019’da tanıttığı, uçaktan atılabilen ve Sparrow test füzesinden türetilmiş bir model.
Rocks’un farkı şu! F-15’ten bırakıldığında süpersonik hız kazanıp hedefe dalış yapıyor. Sadece GPS (uzaydan) dayanmıyor; iç navigasyon sistemi, elektro-optik göz ve sahne eşleştirme sayesinde sinyaller karıştırılsa bile hedefini bulabiliyor. Yanılma payı 3 metre. Doha’da orta katı yıkıp binanın geri kalanını ayakta bırakan nokta vuruş işte bu teknolojinin kanıtı. Yani birinin yerden lazerle işaret yapmasına de gerek yok. Füze verilen koordinatla hedefini kendi buldu.
Ateşle ve unut.
★★★
Bu neden önemli?
Çünkü savaşın dili değişiyor. Cümleler artık “Hava sahasını ihlal etmeden, üstünden geçtim” diye kurulacak.
İsrail’in “atmosferi rampa, uzayı koridor yapan atlayışı” bölgeye açık bir mesajdır.
Hatta meydan okumadır. Ayrıca ABD’yi bile devre dışı bırakarak “müttefikimin itirazına rağmen istediğimi yaparım” diyor.
Bu yönüyle operasyon, İsrail’in artık sadece düşmanlarına değil, dostlarına da gösterdiği yeni güvenlik doktrininin sahneye konmuş hali.
★★★
Türkiye, artık haydut devlete dönüşen bu rejime karşı NATO şemsiyesine güvenmemeli. Hava savunmasını yalnız sistemsel değil, “zaman yönetimi” olarak da geliştirmeli.
Erken uyarıyı, yörünge analitiğini, elektromanyetik keşfi, siber dayanıklılığı tek bir yer istasyonunda birleştirmeli. Amaç sadece füzeleri vurmak değil, tehdidi önceden görmek ve karar süresini uzatmamak olmalı.
Uydu verisini sıradan gözetim raporu gibi görmemeli, doğrudan savunma kararlarına da bağlamalı.
GPS veya iletişim karartılırsa bile çalışacak sistemler (yedek navigasyon, şifreli kanallar) hazır tutulmalı.
Diğer ülkelerle kriz hatlarını (de-conflict) açık tutmalı. Yanlış anlaşılmaları önleyecek acil iletişim kanalları olmalı.
Çünkü bu coğrafyada bir kırmızı telefon hattı, en gelişmiş füze sisteminden daha hızlı çalışır.