Aldattı gitti!

Bizim güzel dilimizde “Hak” sözcüğü, “Allah”ı akla getirir. Hak üstündür, onun üstünde bir şey yoktur. Allah inancı birleştiricidir. Güçlü güçsüz, fakir zengin, iktidar muhalefet, beyaz siyah, köle efendi ayırmaz. Dinler bunun için var. Bu açıdan bakınca 8 yıl kesintisiz Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış birinin görevi bıraktığında bizim toplumsal hayatımıza şu duygu ve inanç yumağı hakim olmalıydı:

★★★

Yardım etmede.

Akarsu gibi ol.

Merhamette.

Güneş gibi ol.

Hiddet göstermede.

Ölü gibi ol.

Alçak gönüllülükte.

Toprak gibi ol.

Hoşgörürlükte.

Deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün.

Ya göründüğün gibi ol.

(Mevlana)

★★★

Mevlana’nın tarif ettiği birleştiriciliğin tersi oldu. Sekiz yıllık görevi sonunda geriye Allah inancını, Kuran ayetlerini, peygamberin söz ve davranışlarını iktidar destekçisi haline getiren bir diyanet yumağı bıraktı.

Sekiz yılı bitirdi.

Aldattı gitti.

★★★

“Tesettürün kaldırılması, Latin harflerinin kullanılması maneviyata bir saldırıdır. Tarikat başkanı efendi, hazret, muhteremdir. Müritler, tarikat şeyhinin kahraman fedaileridir. Din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak cahilane ve garazkâranedir. Kurtuluş Savaşı’nı Atatürk değil din adamları başlattı. Atatürk’ün asmadığı hoca kalmadı, Türk kızları tiyatroda oyuncu oldu.”

★★★

“İman, amel, inanç, sevap, günahtan kaçma, sevap işlemeyi diyanet değil tarikat öğretir, gözetir. Tarikat sır saklamak ve kesin itaattir. Muhterem Hocaefendi, velidir, evliyadır. Laiklik dinsizliktir. Laikliği kabul etmek Hristiyan taklitçiliğidir.”

★★★

“Cumhurbaşkanı ve Devlet başkanı ‘Mütedeyyin’ olmak zorundadır. Meclis aynı zamanda ‘Hilafet görevini’ de görmelidir. Atatürk düzeni ve onun Cumhuriyet yönetimi, İslamiyet’e ve Kuran’a karşı mücadele eden bir dessası zındıkadır.”

“Şeriata aykırı davranışlar hürriyet konusu olmaz. Cumhuriyet’in gerçekleştirdiği devrimler, hadislerde gösterilmiş dehşetli ahir zaman, dinsizlik, komünistlik, ifsat komitelerinin faaliyetleridir. Gerçekleştirilen düzen deccalın yırtıcı rejimi, mutlak irtidat düzenidir ve bu düzen Abdülhamit Han Padişah’ımızın tahttan indirilmesiyle başlamıştır. Büyük Türkiye Müslüman Türkiye olacaktır. Türkçe ezan okunması kafirliktir.”

★★★

Sekiz yıllık Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde cumhuriyete yukarıdaki iftiraları atan tarikatlar: Kadiriler Tarikatı (Muhammediye- Galibiler-İcmalciler- Tillocular) Nakşibendiler Tarikatı (İskenderpaşa Cemaati- Erenköy Cemaati- İsmailağa Cemaati- Menzil Dergahı- Tufancılar- Süleymancılar- Hazneviler- Reyhani Tekkesi) Nurcular Tarikatı (Yeni Asya- Yeni Nesil- Kırkıncı Hoca- Fetullah Gülen- Işık Cemaati- Medzehra- Zehra Vakfı- Aczimendiler) Rufailer Tarikatı (Çorum Dergahı- Mevlüt Efendi Dergahı- Marifiler) Halvetiye Tarikatı (Şabaniye-Cerrahiye- Uşaki- Ticaniler) güçlendiler, devletin her kurumuna yerleştiler, yerleştirildiler ve iktidar partisi ile bütünleştiler.

★★★

Sekiz yıl Diyanet İşleri Başkanlığı yaptığı dönemde; “Hoşgörü, sevgi, iman, diyalog, milli görüş, amel, inanç, Türk-İslam sentezi” deyimleri ile kavramlarını çok sıkça kullandı fakat insanları; “Bizden olanlar bizden olmayanlar-İnanlar ve inanmayanlar” diye ayırıp; 10 bakanlıktan fazla bütçe alıp harcayarak, Mercedes ile Audi makam araçları kullanıp, tripleks lojmanda oturup, 140 yurt dışı gezi yaparak, diyanet toplantılarını kendi tesislerinde değil pahalı lüks otellerde yaparak, insanların diyanete olan güvenini yüzde 11.1’e düşürerek, fakat kendisi için süper emekli maaşına hak kazanarak ve cemaat-tarikat ilişkisine özgü hiyerarşiye uygun olarak elini yeni Diyanet İşleri Başkanı’na öptürerek bırakıp gitti.

Futbol!

Futbol kulüpleri çok yüksek döviz harcayarak yabancı futbolcu transferi yapıyor, astronomik rakamlarla hoca getiriyorlar ama futbolumuz geriye gidiyor. Türkiye şampiyonu Galatasaray, Avrupa takımları ile oynadığı 33 maçta sadece 3 galibiyet aldı. Fenerbahçe, Beşiktaş ve lig üçüncüsü dördüncüsü olan takımlarımız da elenip havlu attılar. Yüksek paralar aktarıp yabancı futbolcu ve hocaya bu denli bağımlılık başarı getirmiyor. Nedenini Futbol Federasyonu eski Başkanlarından Mustafa Kemal Ulusu, “Futbolu kim, kimler yönetiyor analiz eden yok” diyerek açıklıyor. Dövizle borçlanıp yaşlı, sakatlanmaya teşne ünlü yabancı futbolcu ve hoca transfer etme modeli başarı getirmedi, bunu gören yok. Milli takımın kilit oyuncularının hemen hepsinin yurt dışına göç etmiş Türk ailelerin çocuklarının olmasının nedenini analiz eden de yok.

Yazarın Diğer Yazıları