Biz kafamızda Lille müsabakasını kurgulurken neredeyse Lugano gibi çapsız bir takıma eleniyordu Fenerbahçe. Eldeki bulgurdan olmak da vardı. Şampiyonlar Ligi var tünelin ucunda. Kimse için kolay maç olmayacağı belliydi aslında...
Neyse ki Mourinho var. Portekizli, ne İsmail Kartal gibi oyuncuları bozulacak diye değişiklikten geri duruyor; Pereira’nın aksine de inat uğruna geç değişiklik yapmıyor. İlk yarı biter bitmez geçen sezonun hayal kırıklığı yaratan sönük yıldızı Krunic’i oyundan aldı.
İlk yarı istatistikleri skor tabelasının yansıması gibiydi. Topla oynama, isabetli şut yüzdeleri evinde oynayan Fenerbahçe’den beklenmeyecek bir performanstı. Sezon başları hep böyle sancılıdır ancak Mourinho, kenarda sinirden yerinde duramıyordu. Oyuncuların Mourinho’ya alışma süresi var ama yenen jeneriklik gol sonrası soyunma odasında esip gürlemiştir bizim bildiğimiz Mou!
Bay gol olmalıydı Dzeko’nun adı. Adamda kritik anlarda çıkıp takımı sırtlama var, kriz anlarında soğukkanlılık var, kaptanlık görevini de iyi yapıyor; e tecrübe desen eline su döken olamaz.
Geri dönüşler böyle olmalı. Fenerbahçe yılmaz ve mücadeleden geri durmaz. Yolun açık olsun Fenerbahçe.