Ben neyim demek yok!

12. hafta bitti, lig yeniden başladı. Öyle senaryolar yazıldı ki, Galatasaray şampiyon ilan edildi, Fenerbahçe üçüncü, dördüncü oldu, falan filan... Ama işte futbol öyle bir oyun. ‘Ben neyim demek’ yok. İşler bir anda değişir.

Galatasaray takımı Avrupa’da çok iyi gidiyor, inşallah böyle de devam eder. Çünkü orası çok önemli. Buradaki kayıpların telafisi var. Ama oradakinin yok!

Öyle iki maç ki, birbirine çok bağlıydı. Neden? Dün Galatasaray’ın Kocaeli’nde mağlup olacağını Fenerbahçeli futbolcular dahil kimse düşünmemiştir herhalde. Kayseri maçına çıktıklarında ilk 20 dakika Galatasaray mağlubiyetinin şokunu üzerlerinden atamamışlardı. Önce epey koştular, ısındılar sonra dediler ki ‘Biz bu maçı almazsak Galatasaray mağlubiyeti bir işe yaramaz.’ Normale dönmeye başladılar ve Kayseri’yi mağlup ettiler.

Galatasaray çift santrfor oynuyor. Birisi Osimhen, arkasında İcardi. Fener’e bakıyorsunuz bir tane gerçek santrforu var, yedek kulübesinde. Yerine Talisca oynuyor. Yani tuhaf bir şey. Düşünün Osimhen-İcardi oynuyor ama gol sesi yok. Öbür taraf santrforsuz, gol sesi var. Talisca orta sahadan ileriye çıkarak pas verecek, verkaç yapacak, şut atacak bir oyuncu. Sırtı dönük oynayamaz. Teknik adamı mecbur oldu, onu oynattı. Yani dün gece şu oldu: Okan, İcardi’ye ders veriyor, Fener’in teknik adamı Tedesco da En Nesyri’ye ders veriyor. Bu iyi oynamayan oyuncuları seyircinin gözüne soka soka oynatıyorlar. Sonra aleyhlerine konuşulmasın diye.

Kaleci çok önemli bir olay. Fenerbahçe’nin kalecisi, dün takımının ikinci golünü attı. Çok çabuk ve güzel yerden oyunu başlatarak. Ama şu da bir gerçek ki dün 6 puanlık maçı kazanan Fenerbahçe, şampiyon olmak istiyorsa 1 Aralık’ta Kadıköy’de oynanacak Galatasaray maçını almalı, alamazsa ağlamamalı.

Takım olarak aynı anda pres yapmıyorlar veya yapamıyorlar, çünkü o kondisyon ister. Tek tek rakibe çıkıyorlar ve böyle olunca eksiliyorlar. Bu da Fenerbahçe’nin en büyük zaafı.

Yazarın Diğer Yazıları