AKP döneminde yokluk ve yoksullukla birlikte en çok adaletsizlikten yıldık!
Bir devlette partizanlık öne çıkmışsa, adam kayırmak, işi ehil olana değil, biat edene vermek, yandaş olmayanları görevden almak yaygınlaşmış, âdeta bir kural haline gelmişse, o toplumun geleceği hiç de parlak olmaz!
Sen istediğin kadar başarılı ol, halka hizmet etmekte zirve yap, insanlar istediği kadar seni sevsin, eğer AKP’li değilsen o görevde kalamazsın!
Devlete yaptığı büyük hizmetler için o başarılı yöneticiye teşekkür bile etmeden, yandaş bir kişiyi onun yerine oturturlar.
Bunun son örneğini Bodrum’da gördük.
Yaptığı hizmetlerle Bodrum halkının sevgilisi olan Başhekim Oğuz Şahin görevinden alındı.
Dr. Oğuz Şahin, yetersiz imkânlara rağmen çok başarılı bir başhekimlik yapmış, Bodrum halkının sevgisini kazanmıştı. Çok kişiden “Oğuz Bey, hiç bir ayrım yapmadan, 22 yıldır gece-gündüz her yurttaşın yardımına koşan, yoksul vatandaşlara özen gösteren, hem doktor, hem de başhekim olarak halka hizmet eden bir tıp adamıdır” sözlerini duydum.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun liyakate önem vermediği, partisinin gözüne girebilmek için yandaşlara koltuk dağıttığı anlaşılıyor. Bunun adı partizanlıktır!
★★★
Türkiye’de sağlık konusunda işler hiç iyi gitmiyor.
Binlerce hasta ve hasta yakınları çıldırmak üzere... Çünkü devlet hastanelerinde randevu problemi korkunç... Ameliyatlar için aylar sonrasına gün veriliyor...
Muhterem Sağlık Bakanı “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” diye mi düşünüyor acaba?
Ülkede ekonomi bozuk...
Milli Eğitim bozuk...
Adalet bozuk...
Sağlık sistemi, hepsinden daha bozuk!
Bakan Bey sorunları çözeceği yerde, başhekim değiştiriyor, doğru dürüst çalışan hastaneler bile darmadağın oluyor, partizanlık nedeniyle iyi giden işler de bozuluyor.
Devlet hastanelerinin kapılarında perişan olan birçok kişinin ağzından “Allah devlet hastanelerini eksik etmesin, hiç yoktan tabii ki iyi ama kimse de bu devlet hastanelerinin kapılarına düşmesin!” sözlerini bizzat duydum.
★★★
Tabii ki, her şeye rağmen devlet hastanelerinin varlığı parası olmayan vatandaşlar için bir güvencedir. Çünkü:
Özel hastaneler ATEŞ PAHASI... Gerçi verilen hizmet iyi ama oralara ancak parası çok olan yurttaşlar gidebilir.
Parası olmayan özel hastanelerin semtine bile uğrayamaz!
Türkiye’de sağlık sistemi ne zaman adam olur?
Devlet hastaneleri de özel hastanelerin bakım düzeyine geldiği zaman!
O ne zaman olur?
Hiçbir zaman!
SÖZÜN ÖZÜ: Devlet hastanelerine muhtaç olan vatandaşlarımıza Allah acısın!
Gazetecilik bir tutkudur!
Levent Bulut başarılı bir gazeteci kardeşimiz... On beş yıllık meslek hayatında karşılaştığı güçlükleri, edindiği deneyimleri ve birikimleri yazarak yararlı bir kitap haline getirdi.
Adı: “Haberin Peşinde”
Levent Bulut “Gazetecinin el kitabı” niteliğinde olan bu eserinde, manşetlerin ardında gizlenen emeği, haberin doğduğu anı, nasıl yazıldığını anlatarak şöyle diyor:
“Genç meslektaşlarıma yol göstermek amacıyla bu kitabı hazırladım. Sayfaları çevirdikçe gazeteciliğin sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir tutku, bir yaşam biçimi olduğunu göstermek istedim”
(Kitapyurdu)
Tebessüm
Akıl hastası ve Bakan
Sağlık Bakanlarından biri akıl hastanesini teftiş ediyormuş...
Hastalardan birinin ona hiç aldırış etmeyip saygısız şekilde yatmaya devam ettiğini görünce:
“Bana bak, kalk ayağa, ben Sağlık Bakanı’yım” demiş...
Akıl hastası gülmüş:
“Hah ha... Ben de öyle söylüyor ‘Sağlık Bakanı’yım’ diyordum ama... Beni tutup bu hastaneye kapattılar!”
GÜNÜN SÖZÜ
Devlette sağlık bir beden değil kafa meselesidir!