Bu kez yargının gecikmesi değil, hızı davalık oldu

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “İstinaftan ve Yargıtay’dan dosyaların 6 ayda geleceğini” belirtti. Ama “Gelecek” demekle dosya gelmiyor. Yıllar önce de dava açıldığında, bu davanın bitmesi için hedef süre yazılıyordu. Ancak, bu süreyi tutturmak mümkün olmuyordu. Yargıtay’dan ve istinaflardan (Bölge Adliye Mahkemelerinde) dosyalar yıllar ve yıllar sonra dönüyor. Peki, Yargıtay’dan 7-8 günde dönen karar olur mu? İnanın böyle dosya da var.

Uzun yargılamalar nedeniyle vatandaş hak ihlali ve mağduriyet iddiaları ile Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurabiliyordu. Bakıldı ki uzun yargılamaya dayanan mağduriyetlerle ilgili çığ gibi dosya akıyor; bu kez AYM’nin yükünü azaltmak ve salt bu konuya bakmak için Tazminat Komisyonu kuruldu. Uzun yargılama ile ilgili başvurular ve tazminat istemleri direkt Tazminat Komisyonu Başkanlığı’na yapılıyor. O komisyonda da dosyalarda iş yükü nedeniyle hemen sonuçlanmıyor.

BÖYLE HIZ GÖRÜLMEDİ!

İş Mahkemesi’nde alacak davası açıldı. Yerel Mahkeme, istinaf aşaması 5 yılda ancak sonuçlandı. Miktar itibariyle Yargıtay yolu açık olan dosya temyiz edildi ve Yargıtay’a gönderildi. Bilenler bilir, Yargıtay’a dosya gitti mi ilgili daireye sevki bile günler sürer. Dosya, Bölge Adliye Mahkemesi’nden Yargıtay’a gönderildi.

Yargıtay’a kayıt, ilgili daireye sevk, tetkik hâkimi incelemesi, heyete çıkış, karar yazımının tamamı inanmakta zorlanacaksınız ama 9 günde bitti. Aradaki hafta sonunu çıkarın, 7 iş gününde Yargıtay’dan onama çıkmış. Balıkesir Barosuna kayıtlı Avukat Alp Kaan, Yargıtay’ın bu hızını ve o süreçte yaşananları bize şöyle anlattı:

“Sırayla bakılmıyor mu, nasıl iş falan diye sormayın, oraları pas geçtik bile... Hadi hatırlı birileri geldi de dosya şıp diye alındı. 6 iş günü. Dosyamız hız rekoruyla Yargıtay tarihine geçti. Bu kez, uzun yargılama iddiasıyla değil, Yargıtay’da bir dosyanın 6 iş gününde tetkik edilmesinin fiilen mümkün olmadığından bahisle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunduk.

TARİHE GEÇECEK KARAR

“Yani, biz uzun diye değil, Yargıtay’da 6 günde dosya mı bakılır diye AYM’ye başvurduk. AYM ise dosyamızı Tazminat Komisyonu’na gönderdi, iyi mi? Tazminat Komisyonu’na giden dilekçede uzun yargılamaya ilişkin tek şikayet ve talebimiz yokken Tazminat Komisyonu iki yıl sonra, davanın yerel mahkemedeki ilk açılış tarihi ile Yargıtay’dan çıkıp kesinleşme tarihini baz alarak uzun yargılama olduğuna dair güya lehimize karar vererek, bir de idare aleyhine tazminata karar verdi yani tazminat kazandık iyi mi?”

Yani, Yargı kararı geciktiği için dava açılırken, bu dava ise yargının hızı nedeniyle açıldı ve sonuçlandı. Gerisini siz düşünün.

Gözler 24 Ekim’e çevrildi: Türkiye siyaseti ya sarsılacak ya durulacak

Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) 38. kurultayın iptali istemiyle açılan davada kritik tarih yaklaşıyor. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek davanın beşinci duruşması 24 Ekim 2025 Cuma günü yapılacak. Önceki duruşmalarda yaşanan salon tartışmalarının ardından mahkeme bu kez daha geniş bir salon talebinde bulundu. Tabii ki merak edilen mahkemenin “mutlak butlan” yani, 38. Kurultayı yok hükmünde sayıp saymayacağı.

Mahkeme, kurultayın mutlak butlan ile hükümsüz olduğuna hükmederse, bu karar sadece CHP’yi değil, Türkiye’nin siyasal ve idari yapısını da derinden etkileyebilir. Böyle bir karar çıkarsa bunun olası sonuçları şöyle olacak:

BUTLAN KARARININ OLASI SONUÇLARI

1. Üyeliklerin ve Delegeliklerin Düşmesi: Mahkeme kararıyla kurultayın iptal edilmesi halinde, mevcut yönetim döneminde partiye yeni üye yapılanların kayıtları geçersiz hale gelecek. Bu durum, onların oy kullandığı mahalle delege seçimleri, ilçe ve il kongrelerinin de hukuken geçersiz sayılmasına yol açacak.

2. Parti Yönetimi ve Genel Başkanlık Boşluğu: Kurultayın yok hükmünde sayılması, mevcut Genel Başkan Özgür Özel’in de seçilmemiş kabul edilmesi anlamına gelecek. Böyle bir durumda, CHP Genel Merkezi’ndeki genel başkan portreleri arasından Özel’in fotoğrafı dahi kaldırılabilir. Parti tüzüğüne göre geçici bir yönetim oluşmadan önce ciddi bir idari boşluk yaşanabilir.

3. Mali Sorumluluklar ve Zimmet Riski: Kurultay ve sonrasındaki dönemde alınan tüm kararlar, atamalar ve mali işlemler hükümsüz sayılacağı için, bu dönemde yapılan harcamalar da “yetkisiz işlem” kapsamına girebilir. Parti kaynaklarının kullanımıyla ilgili olarak bazı yöneticiler hakkında zimmet iddiaları dahi gündeme gelebilir.

BASKIN SEÇİM GÜNDEME GELEBİLİR

4. Yerel Seçimlerin Geçerliliği Tartışması: En çarpıcı ihtimal ise mevcut yönetim tarafından belirlenen belediye başkan adaylarının adaylıklarının “yok hükmünde” sayılması durumudur. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), bu yönde bir değerlendirme yaparsa, söz konusu adayların katıldığı 2024 yerel seçimleri de geçersiz hale gelebilir. Bu ise Türkiye’nin çok olağanüstü bir tabloyla karşılaşmasına ve yerel seçimlerle genel seçimlerin aynı anda yapılabileceği bir “baskın seçim” sürecinin doğmasına yol açabilir.

Burada yalnız kurultay değil, siyasal meşruiyet zincirinin tamamı sorgulanma riskiyle karşı karşıya. Eğer mahkeme “mutlak butlan” kararı verirse, bu Türkiye siyasi tarihinin en kritik yargı kararlarından biri olacak. Yalnızca bir partinin değil, seçim sisteminin ve temsil yapısının bütün dengeleri yeniden tanımlanabilir. Karar, siyaseti ya sarsacak ya da durulmasıyla CHP üzerindeki baskı son bulacak.

Yazarın Diğer Yazıları