EMEKLİ TUĞGENERAL BABÜROĞLU, HANİYE SUİKASTINI BÖYLE DEĞERLENDİRDİ...
“Her şey bu kadar açık. Biz anlamıyoruz. ABD’li Orgeneral NATO eski Komutanı Wesley Clark, 2007 yılında yaptığı bir röportajda şöyle diyordu: (Beş yıl içerisinde Irak’la başlayan, sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip İran’la bitecek yedi ülkeyi dağıtacağız.” Kalan yedinci ülke İran. Ardından Türkiye. Peki bu dağıtılan ülkelerden göç edenler için ABD ve onu destekleyen AB ne önlem aldı? Hiç... Sadece göç edenlerin en iyilerini seçerek aldı. Bu tutumun uluslararası hukukta yeri nedir? Parçala, çökmüş ülke konumuna getir; sonra bölgeye verdiğin zararın faturasını hep başka ülkeler ödesin... Türkiye ödüyor ve ödeyecek.” Bu cümleler Naim Babüroğlu’na ait.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’ye düzenlenen suikastın ardından emekli tuğgeneral ve aynı zamanda akademisyen Babüroğlu’nu aradığımda kurduğu ilk cümle Wesley Clark’ın 2007’deki röportajı oldu.
Naim Hoca, suikastı, üç ana başlıkta değerlendirdi:
“Birincisi; İsrail bu tür suikastları hiçbir zaman üstlenmez. Bu konuda yorum yapmaz ama ‘ben yapmadım’ da demez. İkincisi; zamanlaması kritik. Manidar demiyorum çünkü beklenen bir suikasttı. Netanyahu, ABD’ye gitti, Beyaz Saray’ı, Kongre’yi ve Trump’ı ziyaret etti ve bu yaşananları koordine etti. Hem bu suikastı, hem Lübnan’ın güneyini işgal etmeyi. Buradan tam destek aldı. Özellikle suikastla ilgili. İsrail işgalindeki Golan’da Filistinliler’in ölümüne neden olan bir saldırı yaptı. İsrail ‘Bu saldırıyı Hizbullah yaptı’ dedi, Hizbullah kabul etmedi. Hizbullah’ın geleneği şu: Yaptığı eylemleri üstlenen bir örgüt. Dolayısıyla Golan’daki saldırıyı İsrail istihbaratının organize ettiğini düşünüyorum. Nitekim Netanyahu, ABD’den döndü ve oraya gitti, fotoğraf verdi. Ardından da bu suikast gerçekleşti. Üçüncüsü, Haniye yıllardır Katar’da yaşıyor. Katar’daki evini, ne yaptığını yani her adımını ABD ve İsrail herkesten iyi biliyor. İsrail, Katar’da suikastı gerçekleştirebilirdi ancak İran’da yaptı. Katar’ı istemez; ABD ve İsrail’in isteğiyle orada en azından kontrol altında tutuluyor. Katar da ABD’nin müttefiki gibi.”
Suikast neden Katar’da değil İran’da?
Naim Babüroğlu’na “Suikastı Katar’da değil de neden İran’da gerçekleştirdi?” sorusunu yönelttim: “İran’da öyle bir yerde suikast yaptı ki... İran Devrim Muhafızları’nın misafirhanesinde oldu bu saldırı. Başkent Tahran ve İran’ın kalbi Devrim Muhafızları Ordusu’nun misafirhanesi. Orada İslami Cihat Örgütü’nün yöneticisi de var ama ona bir şey olmadı. Demek ki; nokta operasyonu var.” Araya girdim ve “Peki bu istihbaratı kim sağladı? Nokta operasyon cümlesini kurdunuz” dedim. Yanıtında soru işaretleri vardı Babüroğlu’nun: “İran içindeki MOSSAD’a, CIA’ya çalışan kişiler olabilir, bazı Arap ülkelerinin istihbaratı ya da MOSSAD, CIA ve MI6’in istihbaratı olabilir. Haniye’nin öldürülmesi bazı Arap ülkelerini de sevindirmiştir. İsrail’den daha fazla mutlu bile olabilirler. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri örneğin. İsrail’in saldırısı olmuştu Ürdün ve Suudi Arabistan hava sahasını açmıştı. Bu olaydan sonra Hamas etkisini kaybeder mi? Kaybetmez. Hemen altındaki isim Halit Meşal lider olur. Dolayısıyla Hamas’ın işleyişini etkilemez.”
Dedim ki: “Peki İsrail açısından nasıl bir kazanım oldu?” Eski tuğgeneral 2023’e döndü: “2023 yılına gidelim. İsrail İstihbarat Şefi sızdırılan ve gerçek olan ses kaydında şu cümleyi kurmuştu: ‘Türkiye, Katar ve Lübnan’daki Hamas liderlerini yok edeceğiz.’ Bu plan yeni değil. Bu mesaj kime? Lübnan ve Türkiye’ye. Lübnan zaten saldırı altında o zaman bize verilen bir mesaj bu. ‘Siz de ev sahipliği yaparsanız, bizim terörist olarak gördüğümüz lider kadroyu yok ederiz’ dediler. Başka mesajı ne? İsrail diyor ki İran’a ‘Benimle çatışmaya gir’. İsrail’in uluslararası ilişkilere göre İran’ın misafiri olan bir yöneticiyi öldürmesi İran’a meşru müdafaa hakkı verir. Ancak İran şiddetli bir karşılık verir mi? Veremez! İran kendi gücünü, yeteneğini biliyor. Sadece daha önce yaptığı gibi kontrollü bir saldırı yapar.”
“Altı ülke gitti bir İran kaldı”
Herkesin yanıt aradığı soru şu: “Bölgesel savaş olur mu?” Naim Babüroğlu şu tespitleri yaptı: “Tarihi süreçten ve belgelerden konuşalım. 2001 yılı Eylül’ünde Pentagon’da bir gizli bir belge oluşturuldu. Irak’tan başlayarak, Libya, Sudan, Somali, Lübnan, Suriye ve son olarak İran’la bitireceğiz. 2007’de bu belge ABD’li Orgeneral NATO eski Komutanı Wesley Clark tarafından canlı yayında paylaşıldı. Bu belgeye göre altı ülke gitti. Kaldı İran. İsrail ve ABD’nin nihai hedefi İran’dır. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırısı, ABD ve İsrail tarafından ‘Ortadoğu’nun 11 Eylül’ü diye tanımlandı. Ortadoğu’nun 11 Eylül’üyle Gazze İsrail’in kontrolüne girecek. İstedikleri kadar yeni yönetim kursunlar. Mümkün olduğu kadar Filistinlilerin olmadığı bir Gazze. İkinci hedef ne? Lübnan’ın güneyi. Burayı işgal edecek. Hizbullah var orada uzun sürer ama ABD ve İngiltere de devreye girecektir. Üçüncü hedef de Suriye’nin güneyi. Golan’dan bir hat çizin Irak sınırına doğru işte orayı işgal edecekler ve Ortadoğu’nun en zengin su yataklarına hükmedecekler. Suriye’yi tamamen parçalamak isteyecekler. Bizi ilgilendiren PKK-YPG’dir. Bu örgütle komşu olacaklar. ABD’den son günlerde silah desteği arttı PKK-YPG’ye, işte bunun nedeni İsrail projesi. 2025 yılından itibaren de biz İran’a ABD-İsrail koalisyonunun saldırısını konuşacağız. Türkiye ne yapmalı? Çözüm belli: Şam yönetimiyle masaya oturmalı, Irak’la iyi ilişkiler kurmalı.”