Kahramankazan’da güvenlik zaafiyeti

“Ankara’da beş yerde saldırı olabilir. Bunlardan bir tanesi Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’dir yani TUSAŞ’tır. Burada en üst düzey güvenlik önlemi neden alınmaz? Teröristler TUSAŞ’a 400 metre geriden jandarma kontrol noktasından nasıl geçti? TUSAŞ gibi kritik bir yerin güvenlik kulübesine kadar silahlı, teçhizatlı teröristler nasıl gelebildi? İç turnikelerden içeri nasıl girebildiler? Bu arada çatışma sesleri gelirken, güvenlik kamera kayıtları medyaya servis edildi? Bunu kim ya da kimler yaptı?”

Üst düzey görevlerde bulunmuş bir güvenlik görevlisinin PKK saldırısının ardından kurduğu cümlelerle başladım yazıma. Sonra dedi ki: “Saldırı olduktan sonra denetimlerin arttığını izlemişsinizdir. Giriş-çıkışlar nasıl güvenli hale getirildi. Mesai saatinin başlaması ile çalışanlar TUSAŞ’a gelirken jandarma asayiş kontrol noktası öncesinde ayrı bir kontrol noktası kuruldu. Giren araçlarda kimlik kontrolü yapılırken gerekli kimliklere sahip olmayanlar ise alınmıyor. İçeri girmek isteyen taksiler de ayrı bir şekilde aranıyor. Geç kalınmadı mı?”

Ankara’nın Kahramankazan İlçesi’nde bulunan TUSAŞ yerleşkesine düzenlen terör saldırısında beş kişi şehit oldu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, saldırının saat 15.26’da gerçekleştirildiğini ve derhal jandarma ile emniyet birimlerinin olay yerine intikal ettiğini söyledi. TUSAŞ’ın önündeki açıklamalarında biri kadın 2 teröristin ölü ele geçirildiği bilgisini verdiğini anımsatan Yerlikaya, “Kimlik çalışmaları, parmak izi ile ilgili tespit süreci devam ediyor. Bunlar belli olur olmaz kimliklerini ve hangi terör örgütünün yaptığı gibi bilgileri bizler vereceğiz” dedi.

Ancak...

Bu açıklama yapılırken sosyal medyada PKK’lı teröristin kimliğine dair bilgiler dolaşmaya başlamıştı. Bakan Yerlikaya’dan sonra konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a sorulan bir soruya verdiği yanıtsa çarpıcıydı. Bir gazetecinin güvenlik zafiyeti iddiasıyla ilgili sorduğu soruya yanıt veren Yılmaz, olayla ilgili spekülatif haberlere itibar edilmemesini isteyerek, yetkili kişiler ve kurumlar tarafından yapılan açıklamalarla kamuoyunun sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi. Bakanların, kurumların bilgiler olgunlaştıkça kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğini belirten Yılmaz, olayın ardından acil yapılması gerekenlerin yapıldığını, daha geniş anlamda analizlerin ilgili kurumlarca gerçekleştirileceğini kaydetti. Burada kritik cümle “geniş anlamda analizlerin ilgili kurumlarca” yapılacağıydı. Öğrendiğime göre kurumlar bu konuda “çalışma yapmaya” başladı.

Hatırlayın.

1 Ekim 2023 tarihinde PKK’lı teröristler tarafından, Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na bir saldırı düzenlendi. Saldırıda teröristler etkisiz hale getirildi ancak terör saldırısı çok hızlı unutuldu. Olaydan bir gün önce Kayseri’de bir araç gasp edilerek şoförü öldürülmüştü. Hiçbir arama noktasına ve istihbarat notuna takılmadan Ankara’nın göbeğine kadar gelip eylem yapmışlardı. Çok değil 1 yıl sonra TUSAŞ’a yapılan terör saldırısıyla çok benzer senaryoyla bir terör eylemi gerçekleştirdiler. İçişleri Bakanlığı önündeki terör saldırısından sonra teröristlerin yurda nasıl ve nereden girdikleri, istihbarat süreçleri, silah mühimmat edinimleri gibi geniş bir sorgu alanı varken konuyla ilgili doğrudan sorumluluğu tartışma konusu olan Kayseri İl Jandarma komutanı tuğgeneral emekliye sevk edilerek görevden alındı. Bazı değerlendirmelere göre; teknik olarak son bir yılda PKK terör örgütü Türkiye içerisinde ciddi bir potansiyel kazanmış görüntüsü veriyor. Bir uzmanın şu tespiti çarpıcı: “TUSAŞ saldırısında uygulanan hemen hemen aynı senaryonun (İçişleri Bakanlığı önüne gelen teröristler gibi) neticesinde esas sorumlunun kim/kimler olduğunun tespitinde bir önceki terör saldırısındaki senaryo benzerliğinin olmaması gerekiyor.”

Yine kamuoyunun tartıştığı konu:

Saldırı anının görüntülerini kim sızdırdı?

Ankara’yı ve güvenlik bürokrasisini yakından takip eden bir isim dedi ki: “İçeriden görüntü sızdıranlar bile devletten hızlı çıkıyor. Rehine görüntüleri sosyal medyada. Saldırı sürüyor mu? Saldırganlar etkisiz hale getirildi mi? Şehit, yaralı sayısı? Açıklama yok. Şüphesiz denilebilir ki AKP iktidarlarındaki en kötü kriz iletişimi yürütüldü.”

Yazarın Diğer Yazıları