Dün Ata’larını anmak için Anıtkabir’e sel gibi, coşkun bir ırmak gibi akan muazzam kalabalığı görünce gözlerim yaşardı.
Dünyada hiçbir lider, ölümünden 87 yıl sonra böyle içten bir sevgi, büyük bir minnet, artan bir özlemle anılmamıştır.
Bu bir ilktir ve belki de başka hiçbir faniye nasip olmayacaktır.
Başta Milli Eğitim ve Diyanet İşleri olmak üzere birçok kurum ve kuruluş Atatürk’ü unutturmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Tarikatlar ve cemaatler, dergâhlarında Atatürk karşıtlığının (hatta düşmanlığının) tohumlarını ekiyor, 10 Kasım’da okullarda Atatürk anılmıyor...
Zaman aman bazı yobazlar Atatürk heykellerine saldırıyor, büstlerini tahrip ediyor.
Peki, sonra ne oluyor? Tam tersine Atatürk sevgisi artıyor, millet Ata’sına koşuyor.
İnsanlarımız dün yurdun her yanında Atatürk’ü coşkun duygularla andı, Anadolu’nun her yanından ve Trakya’dan yüz binlerce insan Ankara’ya koştu, Anıtkabir doldu doldu boşaldı.
Türk ulusu Atatürk sevgisini iktidara da, dünyaya da bir kez daha gösterdi.
★★★
Sevgi içten gelen soylu bir duygudur. Hiçbir insan, hiçbir kimseye zorla sevdirilemez.
Sevgi, 10 Kasım günü okulları kapatmakla, talimatlarla, baskıyla, polisiye önlemlerle yok edilemez.
Atatürk bu ülkeyi yoktan var eden, yoksul ve cahil bırakılmış bir topluma uygarlık yolunu açan, aklıyla, bilgisiyse, derin öngörüsü ve olağanüstü kararlarıyla devrim yaratarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurup, muhteşem bir eser bırakan eşsiz bir liderdir.
★★★
“Atatürk’ü seveceksin” diye dayatan birileri var mı?
Tam tersine onu unutturmak için büyük çaba sarf edenler var.
Eğer Atatürk’ü seviyorsanız, ülke yönetiminin gözünde makbul insan değilsiniz. Devlette görev almak istiyorsanız, giriş sınavından tam not alsanız bile, mülâkatta elenirsiniz.
Buna rağmen Türk ulusunun yüreği coşkun bir Atatürk sevgisiyle dolu...
Dün bir kez daha emin oldum ki, Atatürk Büyük Türk Milleti’nin gönlünde sonsuza kadar yaşayacak.
Bu sevgi, bu şükran, bu minnet bitmez.
Türk ulusunun yüzde 90’ının yüreği Atatürk sevdasıyla, minnet ve şükran duygularıyla dolu. Gönüllerden fışkıran söz:
“Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz.”
Ruhun şad olsun ATAM.
Gözyaşlarından bir yağmur!
Sosyal medyada paylaşılan Atatürk’le ilgili duygu yüklü bir anıyı nakletmek istiyorum.
Cumhuriyet sonrası okullarda okutulan “Edebiyat Dersi” kitaplarının yazarı olan öğretmen Nihat Sami Banarlı, Atatürk’ün ölümü üzerine öğrencilerinden bir kompozisyon yazmalarını ister. Süre dolduktan sonra, Faruk Dursunoğlu adındaki öğrencisini ayağa kaldırarak ödevini okumasını ister.
Öğrenci “Yazdım ama hocam, sadece bir cümle” deyince Nihat Sami Banarlı “Olsun, oku” der.
Faruk Dursunoğlu okur:
“O gün bütün Türkiye yağmur yağmadan ıslandı!”
Nihat Sami Banarlı’nın gözleri dolar ve sınıftan çıkar.
TEBESSÜM
1881 ve 1914’te ne oldu?
Genç Temel liseye gitmektedir.
Derste onun kendisini dinlemeyip başka şeylerle uğraştığını fark eden öğretmeni “Temel, kalk ayağa!” diye bağırır.
Temel hemen ayağa fırlar:
“Kalktım öğretmenim!”
Öğretmen kaşlarını çatarak sorar:
“Söyle bakalım, 1881’de ne oldu?”
“Atatürk dünyaya geldi öğretmenim!”
“Bunu bildin. Peki, 1914’te ne oldu?”
Temel düşünür, Birinci Dünya Savaşı’nın başladığını hatırlayamaz ama soruyu da cevapsız bırakmaz:
“Atatürk 33 yaşına bastı öğretmenim!”
GÜNÜN SÖZÜ
Türk milleti zekidir, çalışkandır, karakteri yüksektir (Atatürk)