Öcalan, 11 yıl önce “Silahı bırakın” dedi, dinlemediler! Bugün sözü dinlenir mi?

BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMASINDAN SONRA AKLA GELEN SORU...

“Bahçeli’nin uzattığı elden sonra yaptığı açıklamaların ardından DEM cenahından ‘müzakere’ çağrısı ve Öcalan’ın tecridine yönelik açıklamalar geldi. Burada şaşırtıcı olan şu: DEM yöneticileri de iyi biliyor: Abdullah Öcalan’a devlet şans verdi ve silahları bırakma çağrısı yaptı, mektupları okundu. Ancak PKK bu çağrıyı dinlemedi. Yine bir çağrı yaparsa dinleyecekler mi?” Evet... “El sıkışmaya”, “Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkmasına” iktidar cenahının bakışı özetle böyle.

11 yıl öncesine dönelim. Abdullah Öcalan, 2013’teki Nevruz’da terör örgütüne ateşkes çağrısı yapmıştı. Diyarbakır’da okunan mektubunda silahlı güçlerinin Türkiye’den çekilmesini istemişti: “Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun noktasına geldik. Yok sayan, inkar eden, dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Ben, bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki; artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Yüreğini bana açan, bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır.”

Bu çağrıya uyulmadı.

Dün...

MHP lideri Devlet Bahçeli dedi ki: “DEM Parti’nin iradesini İmralı’ya rehin bırakması siyasetin doğasıyla ve ahlakıyla bağdaşmayan, hür ve bağımsız siyasetçi yapısıyla uyuşmayan ilkelliktir. Türkiye’ye getirilirken, ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin. Hodri meydan, kana değil kardeşliğe susadıklarını göstersinler.”

Burada kritik olan “DEM Parti’nin iradesini İmralı’ya rehin bırakması...” cümlesiydi. Cumhur İttifakı’nın çizdiği rota şöyle ifade ediliyor: “DEM’i terör vesayetinden kurtarmak.”

DEM’i terörün vesayetinden kurtarmak

Bu konuda da Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum geçen hafta Habertürk yayınında net konuştu: “DEM’in artık terör siyasetinin çözüm olmadığını anlaması ve buna yönelik tavır almasıyla alakalıdır. Bir anlamda terör vesayetinden DEM’i kurtarma ve Meclis’ten tasfiye etme meselesidir. Devlet çözüm almadığı süreci tekrar devreye sokmaz. İr anlamda terör vesayetinden DEM’i kurtarma ve (terör vesayetini) Meclis’ten tasfiye etme meselesidir. Yeni bir versiyonu da gündeme gelmez. Terörle mücadeleye ilişkin devlet yapabileceklerini yaptı. İçeride neredeyse terörü bitirdi. Buradaki mesele Türkiye’de demokrasiyi güçlendirmek açısından. DEM’in temsil ettiği kitlelerin taleplerini bu bütünlük içinde karşılamak açısından bir değerlendirme yapılacaksa Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik diyalog, ilişki oluşturmak meselesi. (10 Ekim 2024/Habertürk)

Yine Uçum’un, DEM’in “müzakere” çağrısına verdiği yanıtı da bir not olarak eklemekte fayda var:

“Müzakere söz konusu olamaz. Devlet kiminle müzakere edecek? Türkiye’nin şu andaki ihtiyacı demokrasiyi daha da güçlendirme ihtiyacı, mevcut anayasadan kurtulma ihtiyacı. Çağa uygun yeni anayasaya ulaşma ihtiyacı. Meclis bir bütün olarak harekete geçme imkanına sahipse geçsin. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğü asla müzakere edilemez. Siyasi yapı ve üniter yapı müzakere edilemez. Türk vatandaşlığı kavramı, Türk milleti kavramı müzakere edilemez.”

Bahçeli’nin de Uçum’un da “DEM’i terörün vesayetinden kurtarmak” fikri akla CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 20 Mart 2023’te HDP ziyaretinde yaptığı açıklamayı getirdi: “Biz milletin sağduyusuna güvenerek buraya getirdiği, seçtiği parlamenterlerle birlikte var olan sorunların tamamını çözmeye hazırız ve çözeceğiz, göreceksiniz. Hiçbir sorun çözümsüz değildir. Her sorunun çözüm adresi TBMM’dir. Yani milletin iradesiyle bu sorunların tamamı çözülür. TBMM’nin kapasitesi sorun çözmeye yeterli değil mi? Yeterlidir. Biz İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde Kürt sorununun çözüm adresinin de TBMM olduğunu açık ve net olarak vurguladık ve bizim kurultayımızdan oy birliğiyle çıktı bu kararların tamamı.”

Önümüzdeki günlerde bu konuda çok tartışılacak açıklamalar gelebilir. Öcalan’dan da Edirne Cezaevi’nde yatan Selahattin Demirtaş’tan da. Göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları