Öğretmen süpürme!

Olmuş, bitmiş, yaşanmış “çaresizliğin canlı görüntüsü” bir ay sonra ortaya çıkmıştı. Rize meydanında 2 atanmayan hanım öğretmen Cumhurbaşkanı’na; “Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca Ankara’ya geldik. Sizinle görüşmek istedik. Bizi görüştürmediler” diye yalvarıyordu.

★★★

Cumhurbaşkanı da onları; “Yalan söylüyorsun…Benim partimin kapısı kimseye kapanmaz…” diye azarlıyordu.

Çaresizliğe bak!

Bak bak.

Otur ağla!

Öğretmen olabilmek için Cumhurbaşkanı’nın torpiline, korumasına, ayrım yapmasına ihtiyaç duyuyor.

★★★

Öğretmen dövme.

Öğretmen coplama.

Öğretmen susturma.

Öğretmene gaz sıkma.

Öğretmen bayıltma.

Öğretmen kelepçeleme.

Öğretmen boğazı sıkma.

Öğretmene yalancı.

Müfredat oldu!

★★★

Dört gün önce de akşam saatlerinde Meclis’te Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülürken öğretmenlerden küçük bir grup “Milli Eğitime ayrılan payın yetersiz olduğunu söylemek” için toplanmışlardı. Meclis’e yürüdüler.

Susturuldular.

★★★

Öğretmenlere saygım gereği nezaketen “susturuldular” diye yazıyorum aslında “süpürüldüler” demeliyim. Güvenlik güçleri, kendilerini ifade etmek için gösteri yapan öğretmenleri kuşatmaya, çevrelemeye, muhasaraya, kıskaç altına (ablukaya) alıyor; buna polis sözlüğünde “süpürme” diyorlarmış.

Öğretmenler süpürüldü.

Ve öğretmen süpürme.

Müfredata eklenmiş oldu.

★★★

Sormak gerekir. 20 milyondan fazla öğrencisi, 2 milyona yakın öğretmeni, 65 binden fazla okulu olan Türkiye, bu noktaya nasıl geldi?  En iyi okullar en iyi öğretmenlere sahip oldukları için varlar. İyi okulları çoğaltmak için iyi öğretmenleri çoğaltmak gerekir. Tersi yapıldı.

★★★

İyi öğretmenleri, bütünüyle siyasi kinlenme ölçüsüyle, okullarından koparıp sürdüler. Liyakat, eşitlik, adalet, hak, hukuk yok sayıldı. Kıdemli öğretmen, doktorası olan öğretmen, yüksek lisansı olan öğretmen, başarı belgesi olan öğretmen, üstün başarı göstermiş öğretmen, yıllardır aynı okulda görev yapan öğretmen okullarından edildiler, öğrencilerinden koparıldılar. Kara kıyım yapıldı.

★★★

Öğretmenler, göstere göstere; “Ben Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlık olarak tepeden söyleyeceğim sen benim dediğimi yapacaksın” boyunduruğuna alındı. Türkiye, OECD ülkeleri içinde öğretmenine öğrenciyi eğitirken öncülük etme, kendi kararını verme, mesleki inisiyatif kullanma noktasında en geri kalan ülke oldu.

★★★

Sınıfta öğrenciyi izleme, değerlendirme, ölçeme, özendirme konusunda öğretmen, yılların emeği ile bilgisini paylaşarak öğretir, öğreterek olgunlaşır, iyi öğretmen olur. Öğretmeni aldığı maaşla geçinemeyecek duruma sokar ve mesleki inisiyatifini de tepeden inmeciliğe kurban ederseniz şu sonuç çıkar: Türkiye eğitim sisteminde çocuk ilkokula başlıyor. Birinci sınıfı geçiyor. Zeka düzeyi düşüyor. İkinci sınıfı da geçiyor. Zeka düzeyi yine düşüyor.

★★★

Son 23 yılda 9 Milli Eğitim Bakanı değiştirildi. 23 yılın ilk 15 yılında okullara bilerek, isteyerek FETÖ sızdırıldı. FETÖ ile iktidar kavgası çıktı, Milli Eğitim’den FETÖ temizlendi, yerine tarikatlar sızdırılıyor haberleri yazıyor, okuyoruz. Bakanlığın 1 müsteşarı vardı. Müsteşarlık kaldırıldı yerine 4 bakan yardımcılığı getirildi. Bakan yardımcıları iktidar partisinin militanı olmuş kişilerden seçildi. 23 yılın sonunda Türkiye OECD ülkeleri içinde öğretmen maaşlarının en düşük olduğu ülke haline getirildi. Öğretmen “Bütçede Milli Eğitim’in payı artırılsın” diye yürüyüş yapınca polis onlara “süpürme” uyguluyor.

Yazarın Diğer Yazıları