Sevgili okurlarım, bir konuyu dikkatle izlemenizi (haddim olmayarak) öneririm...
Recep Tayyip belli konularda galiba CHP’yi de dize getirmeyi başarıyor.
CHP milletvekillerinin önemli bir bölümü genel başkanlarından gelen talimat doğrultusunda, Recep Bey’e ayağa kalktılar.
Bu talimat merkezden niçin verildi, hangi nedenlerle verildi, bizler ne yazık ki bilmiyoruz.
İşin resmi gerekçesi şöyle anlatılıyor!
“Normalleşme!”
Neyin normalleşmesi, pes etmenin mi acaba?
★★★
Bir soru Recep Bey’in aklına hiç geliyor mu?
Kendi kendine günün birinde “Benim de biraz normalleşmem iyi olur” diye düşündüğü hiç oluyor mu?
Elbette olmuyor...
Çünkü o bütün gücünü sertlikten, gerilimden, hakaretten alma peşinde.
Gerekçesi ne olursa olsun içeride ya da dışarıda birilerine ille de sert çıkacak, posta koyacak...
Sonuç alırsa alır.
Alamazsa hakaretleri unutulur gider. Nasıl olsa kendisinden hesap soracak bir merci yok.
Eğer birileri sormaya kalkışırsa hiçbir şey değişmez, nasihat alır gider.
Yani sonuçta kazanan (ya da kaybetmeyen) şu veya bu biçimde her zaman Recep Tayyip olur.
En son ayağa kalkma olayında olduğu gibi.
★★★
Birkaç günden bu yana pek bir şeylere dokunmadan vaziyeti idare ettiğini siz de mutlaka fark etmiş olmalısınız.
Şimdi geçici olarak taktik değiştirdi, kendisine yeni bir boy hedefi seçti:
İsrail’in Türkiye’ye saldırması.
Sergilediği Yahudi düşmanlığına eyvallah!..
Zira iç kamuoyunda epeyce etkili oluyor. Cami avlularında körüklendiğinde ses getiriyor.
Ama bazen de işin dozunu kaçırıyor.
★★★
Son zamanlarda yeni bir oyun kurguluyor...
“İsrail’in boy hedeflerinden biri de Türkiye...”
Yani çeşitli konuşmalarında değişik cümlelerle bu iddiayı gündeme getirmeye kalkışıyor.
İşte son olarak önceki gün Meclis’te yaptığı açılış konuşmasından kısa bir örnek. Her zaman olduğu gibi İsrail’e bindirdikten sonra aynen şöyle dedi:
“Türkiye olarak hakkı cesaretle savunmaya, zalimler karşısında dimdik ayakta durmaya devam edeceğiz. Siyonist lobinin şahsımızı ve hükümetimizi hedef alan itibar suikastlarına asla boyun eğmeyeceğiz.
İsrail yönetiminin bundan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır.
Türkiye içindeki bazı İsrail dostlarının, bazı Siyonist severlerin anlamadığı işte budur.
Birileri ısrarla görmek istemese de Netanyahu hükümeti Anadolu’yu da içine alan ham hayal peşinde koşmakta, bu niyetini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir.
Biz bu zor günlerde Lübnanlı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız...”
★★★
Kardeşimiz Lübnanlılar!..
Doğrusunu isterseniz onlarla ‘kardeş’ olduğumuzu pek bilmezdik.
Gelelim öteki sözlerine...
İsrail’in ulaşmayı amaçladığı ham hayaller arasında Anadolu da varmış.
Şimdi beyefendinin çizdiği bu tablodan yola çıkıp belleklerimizde şöyle bir sahneyi canlandıralım.
İsrail, karşısına çıkan bütün Arapları her zaman olduğu gibi mahvediyor ve Güney sınırımıza dayanıyor.
Peki sonra?!
★★★
Sıkar mı İsrail’in Türkiye’yi hedef tahtasına oturtması ve sınırlarımıza dayanması.
Recep Tayyip bu gibi lafları sık sık kullanmaya başladı, yanlış yapıyor.
Bir cumhurbaşkanı böyle sözler söyleme hakkına sahip değildir. Bu gibi şeyleri örneğin İsrail’den korkan Lübnan cumhurbaşkanı söyleyebilir ama Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı ağzından kaçıramaz.
O hakka bile sahip değildir.
★★★
Ama o ağzından kaçırmadı ki, bilerek konuştu!..
Bakınız aynı konuşmasında “İsrail işgali(!)” konusunda nasıl ‘korkutucu(!)’ örnekler veriyor:
“Hatay’dan Lübnan sınırı karayoluyla 170 kilometredir. Türkiye Lübnan’a arabayla sadece 2,5 saat uzaklıktadır. Antakya ile Gazze’nin arası Ankara ile Aydın arası kadardır.
Yani işgal, terör ve saldırganlık yanı başımızdadır.”
Hayır, bir cumhurbaşkanı oy devşirme uğruna bile olsa bunları söyleyemez.
Söylerse küçük çocuklar bile güler, ciddiye alınmaz.