Dün yazıma “Beştepe’nin yanılgısı” başlığını attım ve dedim ki:
“AKP ve Beştepe içinde yaşanan tartışmalarda altı çizilen konulardan birisi de şu: Aşırı zenginlik! ‘Beyaz Türklerden iktidarı aldık’ sloganıyla (ki bu merkez-çevre ilişkisi de doğru değil ama konumuz bu değil) Demokrat Parti iktidarından Turgut Özal’a ve Erdoğan’a uzanan çizgi bugün halktan koptu! Kendisine muhafazakar diyenlerin bir bölümü ‘dar ve elitist’ bir anlayışla herkese tepeden bakıyor.”
Daha yazım sizlerle buluşmadan şaşırtıcı bir gelişme yaşandı.
Önceki akşam...
Televizyon kanallarında uzun zamandır alışık olmadığımız bir “son dakika” bilgisi kamuoyuyla paylaşıldı. Birçok haber kanalı, internet sitesi hemen hemen aynı dakikalarda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerini aktarmaya başladı. “Alışık olmadığımız” derken uzun yıllardır MYK toplantılarından böylesine bir bilgi akışına şahit olmadığımızın altını çiziyorum. Ana muhalefet partisi CHP’nin (yerel seçim sonuçlarına göre birinci parti) Parti Meclisi ya da diğer toplantılarında konuşulanlara nasıl hızlıca ulaşılabildiği konusunda herkesin deneyiminin olduğunu da vurgulamakta fayda var. AKP MYK’sında Erdoğan’ın konuşmaları basına “sızdırıldı” ve mesaj verildi. Nereye mi? Tabii ki AKP’nin içine!
Daha da açalım.
Erdoğan MYK’da ne dedi? Medyaya ulaşan aktarımın noktasına, virgülüne dokunmadan ama özetiyle aktarıyorum:
... Kaynaklara göre Cumhurbaşkanı’nın yaptığı değerlendirmede; tüm illerde serzenişlerini dinlediği emekliler başta olmak üzere toplumun birçok kesiminin refah kaybına uğradığını, süreç içinde emeklilerin sıkıntılarını hafifletme çalışmalarının da istenilen noktaya ulaşmadığını belirttiği ifade edildi.
... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, milletin bağrından çıkan AK Parti’nin vatandaşla arasına duvar öremeyeceğini, bunun en büyük düşman olduğunu net bir biçimde belirttiği de ifade ediliyor.
... Erdoğan, ortada oy kaybının yanında, kan ve ruh kaybı bulunduğunu düşünüyor.
... Kaynaklara göre Erdoğan nerede eksik, hata, kasıt ya da ihanet varsa üzerine gitmenin boyunlarının borcu olduğunu belirtti.
... Erdoğan’a göre milletin verdiği mesaj net. Güneşi gören buz gibi erimemek, eleştirdikleri partilere benzememek ve daha ağır bedeller ödememek için AK Parti hatalarını görüp kendini toparlamak, milletle gönül köprülerini yeniden güçlendirmek zorunda.
Cumhur İttifakı devam edecek mi?
MYK’dan aktarılanlar arasında dikkat çekici olan tespitlerden birisi de şu oldu: “... AK Parti yönetimi, Cumhur İttifakı partilerinin rekabet ettiği ve bu nedenle CHP’nin kazandığı Amasya, Kütahya, Kırıkkale gibi illerin durumunu da ayrıca değerlendirecek.”
Bu konuda AKP koridorlarını yakından takip edenlerin iddiaları çarpıcı:
“AKP genel merkezinde hakimiyetleri kesin ve daha çok ‘muhafazakar demokrat ya da liberal’ diye tarif edilen bir ekip, başından bu yana MHP ile birlikte yürümeye, Cumhur İttifakına sıcak bakmıyor. Kimi görüşmelerde MHP’yi ‘ayak bağı’ diye değerlendiriyorlar. Amerika ve Batı ile ilişkilerin normalleştirilmesi, DEM ile arka plan görüşmeleri bu ekibin yol haritasında yer alan diğer gündem maddeleri. Son seçimde AKP genel merkezinde kurulan üst kurul da bu ekipten oluştu.
“MHP ile ilk seçim ittifakı görüşmelerinde MHP’ye yapılan teklif ‘3 büyük ilde bizi destekleyin. Diğer illerde herkes kendisi girsin’ şeklindeydi. Bu teklif MHP kanadında kabul görmeyip, iplerde gerilince olaya Erdoğan ve Bahçeli dahil oldu. Yeniden masaya oturuldu. Bütün çabalara rağmen bu ekip diretince Cumhur İttifakı 22 ilde seçimlere ortak adayla giremedi.”
Erdoğan’ın da altını çizdiği Amasya, Kütahya, Kırıkkale hatta Kilis gibi illerde AKP ile MHP ayrı aday çıkardı ve CHP kazandı. Yine Beştepe ve AKP koridorlarında konuşulanlara göre; Erdoğan bir karar verecek! Bu noktada MYK’da kurduğu şu cümle de dikkat çekici: “Kaynaklara göre Erdoğan nerede eksik, hata, kasıt ya da ihanet varsa üzerine gitmenin boyunlarının borcu olduğunu belirtti.” “İhanet” kelimesi önemli. Yani; 31 Mart sonrasında Beştepe ve AKP’de taşlar yerinden oynayacak gibi. Bu arada bir not daha: AKP’nin 2002 çizgisine dönmesi konusunda da ciddi bir tartışmanın olduğunun altını çizelim.