Tanklar, tüfekler tiyatrolar

ABD Başkanı Trump, başkent Washington DC’ye asker indirdi. Ulusal Muhafız birlikleri caddelerde devriye geziyor, yerel polis başkana bağlandı. Fiilen bir askeri işgal başlattı.

Dayanağı mı? 1973 tarihli Özerk Yönetim Yasası’nın, acil bir durumda başkana başkentin polis gücünü 30 günlüğüne devretme yetkisi ve yerel yönetim üzerinde doğrudan yetki kullanmasına izin veren unutulmuş bir maddesi.

Bugüne kadar kullanılmamış mı? Hayır!

Peki olağanüstü bir durum var mı? Yok.

★★★

Ama Trump ilan etti. Çünkü “acil durum” dediğiniz şey, artık Beyaz Saray’ın istediği an icat ettiği bir kavram.

Bunu ilk kez yapmıyor. Kışın Los Angeles’a da asker yolladı. Gerekçe, göçmen karşıtı protestoların şehri kaosa sürüklediği iddiasıydı. Oysa o gün Los Angeles’ta kaos yoktu, ama CNN kameraları vardı.

Şimdi Washington’daki gerekçe suç patlaması.

Efendim yerde yatan bir sürü “homeless” (evsiz) varmış.

FBI verilerine göre ise 2024’te Washington, son 30 yılın en düşük şiddet suç oranına sahip. Hatta başkentte şiddet suçları 2013’ten bu yana yüzde 55 azalmış.

Ama bu veriler Trump’ın umurunda değil.

★★★

Bu gösterinin yanına çok değil 14 Haziran’da sahneye koyduğu ABD Ordusu’nun 250’nci yıl geçit törenini de koyun. 25 Abrams tankı, Patriot bataryaları, roket yüklü zırhlılar, binlerce asker başkentte Pennsylvania Avenue boyunca yürüdü.

Trump tribünde, “Düşmanlarımız titreyecek” dedi. Eleştirmenler, bu manzarayı Moskova’nın Kızıl Meydan’ından, Pyongyang’ın roketli geçitlerinden ayıracak tek farkın, arka planda McDonald’s tabelaları olduğunu yazdı.

★★★

Ve şimdi Amerikan başkentinin sokaklarında, 44 derece sıcağın altında, National Mall boyunca dizilmiş askerleri görüp “Güvenliğimiz sağlandı” diye sevinecek kimse yok.

Ulusal Muhafızları görseniz sanki Afganistan’ın Bagram üssünden çıkmış gibiler. Üzerleri full kamuflaj, silahlar, kask, gözlük, sırt çantaları... Arkalarında Humvee cipler.

Bu askerler, tıpkı Trump Tower’daki altın kaplamalar gibi, işlevden çok gösteriş için sokakta. Trump’ın kendi filminde figüran olmak üzere seçilmiş.

Washington, Hollywood’un en ucuz distopyalarının canlı çekim platosuna dönmüş halde. Tek fark, figüranların günlük yevmiyesini Amerikan vergi mükelleflerinin ödemesi...

★★★

Aslında herkes biliyor ki askerler orada, çünkü başkan halka “Bana boyun eğmezseniz üzerinize tank yollarım” mesajı vermek istiyor. Yöntem tanıdık. Harvard, Princeton, Columbia gibi üniversitelere, büyük şirketlere, eyaletlere uyguladığı şantajın aynısı.

Trump’ın “Bu daha başlangıç” diyerek Baltimore, Oakland ve New York şehirlerini de hedefe koyması tesadüf değil.

Bunlar ülkenin en liberal, en farklı etnik yapıya sahip, kültürel açıdan en canlı şehirleri. Yani Trump’ın siyasi haritasında “düşman bölgesi” olarak işaretlenmiş yerler.

Cumhuriyetçi Trump, muhalifi olan Demokratların seçildiği her yerde bu yönetimlerin “gayrimeşru” olduğunu söylemeye alıştı. Şimdi de bu yerlerdeki kolluk güçlerini, seçilmiş yerel yönetimlerden alıp kendisine bağlı federal kadrolara devrediyor.

★★★

Hukuken yetkisi var mı? Evet. 1973 yasası “30 günlüğüne” izin veriyor.

Peki demokrasilerde mesele sadece hukuki yetki midir? Hukuk kağıtta, rejim ise pratikte yaşar. Ve pratikte, başkentte tanklar, zırhlı birlikler varsa, adına ister “olağanüstü hal” deyin ister “şehir estetiği projesi”, o tabloya demokrasi denmez.

Trump’ın çağında en tehlikeli şey, yalanın fiili gerçek haline gelmesi. Suç oranı düşmüş olabilir, protestolar barışçıl olabilir, ekonomi istatistikleri farklı bir tablo çizebilir. Ama televizyonda tanklar yürüyor, askerler nöbet tutuyorsa, “ülke tehlikede” algısı gerçeğin yerini alıyor.

Bu yüzden mesele, tankların gerçekten ateş edip etmemesi değil. Mesele, tankların varlığının bile siyaseti şekillendirmeye yetmesi.

Trump sahne kuruyor, senaryo yazıyor, figüranlar üniforma giyiyor.

Ve biz, bir ulusun demokrasi provasının, nasıl bir tek adam gösterisine dönüştüğünü izliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları