Türkiye zengin mi, yoksul mu?

Serbest piyasa ekonomisi kurallarının tam uygulandığı ve güven ortamının tesis edildiği ekonomiler krizlerle karşılaşmaz...

Bizde bu yapılmadığı için krizlerden kurtulamıyoruz!

İyi ile kötü, doğru ile yanlış birbirine karışmış durumda...

Şu hale bakar mısınız?

* Ülkede, fiyatı 100 bin lirayı aşan son model cep telefonu almak için inanlar uzun kuyruklar oluşturuyor...

* Sıfır kilometredeki pahalı otomobilleri satın almak için çok sayışa insan sırada bekliyor..

* Lüks tüketim üst düzeyde... Pahalı mekânları tıka basa dolduran insanlar su gibi para harcıyor.

Evet, tüm bunlara bakacak olursak, Türkiye zengin, hatta çok zengin bir ülke!

Madalyonun öbür tarafı ise ünlü “Sefiller” romanı gibi...

- Ucuz ekmek kuyruklarında bekleyen aile babaları...

- Karın doyurmak için ucuz kent lokantalarının önünde kuyruğa giren insanlar...

- Pazarlarda atılan çürük sebzeleri toplayan çaresizler...

- 16 bin lira ile sürünen emekliler...

- 22 bin lira ile yaşamaya çalışan asgari ücretliler...

Tüm bunlara bakarsak... Türkiye derin yoksulluk içinde bir ülke!

Gruplar arasındaki bu uçurum, gelir dağılımındaki aşırı bozukluğun göstergesi!

★★★

Ekonomiyi düzeltmeyi vaat eden Mehmet Şimşek ve ekibi ne yapıyor?

Ülkede üretimi arttıracak, gelir dağılımını düzeltecek çareler bularak aşırı yoksulluğu önleyeceği yerde, para politikalarıyla ekonomiyi düzelteceğini zannediyor. Düzeltemiyor tabii ki... Sonuçta, olan sabit gelirli vatandaşa oluyor.

Ekonomi kötü gittikçe, öfkeli bir toplum haline geliyoruz ve huzursuzluk artıyor!

Ev sahibiysek kiracıya, kiracıysak ev sahibine, yayaysak şoföre, şoförsek yayaya bozuluyoruz!

★★★

İktidarın toplumu “Bizden olanlar” “Bizden olmayanlar” diye kutuplara ayırmasının ve CHP’yi yok etmek için yargı sopasını kullanmasının bedeli tüm ülkemiz için çok ağır oluyor!

Bu çarpık sistemin değişmesi gerekiyor. Peki, çare nedir?

Tek çare, derhal seçime gitmek! Peki, iktidar bunu kabul eder mi? Hayır! Kabul etmez! Çünkü kazanma ihtimali çok zayıf!

O halde, toplum olarak olağan seçime, yani 2028 yılının Mayıs ayına kadar dayanmak gerekiyor.

Vize işkencesi utanç verici!

Yabancılar bile, Türklere yapılan “Vize işkencesini” utanç verici buluyor.

Bir süre önce, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Thomas H. Ossowsi’nin “Türklerin vize için bekletilmesi, birçoğunun geri çevrilmesi utanç vericidir” şeklindeki sözleri Avrupa basınında bile yer almıştı.

Evet, yabancılar bile, Türk vatandaşlarına yapılan eziyeti kınıyor ama bizim yetkililer bu konuda sus-pus...

Türk’lerin hakkını Türk hükümeti korumazsa kim koruyacak?

Bizim Dış İşleri Bakanlığı ne yapar? Sadece lâf mı üretir?

Avrupa Birliği’nin, irili-ufaklı, az gelişmiş birçok ülkeye bile vize serbestisi tanırken Türkiye’yi bunun dışında bırakması hem ayıp, hem düşmancadır...

Ancak, çuvaldızı Avrupa’ya batırırken, iğneyi de kendimize batırmamız lâzım!

Avrupa Birliği’nin “Vize serbestliği için” istediği 72 kriterden son 6 kriteri, AKP iktidarı nedense bir türlü yerine getirmiyor, olan vatandaşlara oluyor!

Tebessüm

Vatandaşın hayali!

Orta yaşlı bir vatandaş, kahvehanede oturmuş sürekli olarak:

“Kuruyorum, kuruyorum...” diyor.

Yanına gelen arkadaşı soruyor:

“Hep ‘kuruyorum’ diyorsun da, ne kuruyorsun yahu? Turşu mu kuruyorsun?”

Adam “Yok yahu!” diyor “Ülkede enflasyon düşecek, ekonomi düzelecek, diye hayal kuruyorum!”

GÜNÜN SÖZÜ

Soylu bir siyasetçi hak ve adaleti her şeyin üstünde tutar!

Yazarın Diğer Yazıları