Osmanlı’da Arpa emini, matbah-ı amire emini, darphane emini ve şehreminiler vardı... Şehreminilerin görevi sarayların, devlet yapılarının bakım onarımları, haremin giderleri ve aylık işlerine bakmaktı.
1854’te bir fermanla Fransız komün idareleri örnek alınarak şehremanet, yani belediye başkanlığı sistemi kuruldu. İlk uygulama İstanbul Şehremaneti’ydi. Saray, harem, devlet binaları ve aylık işleri bizzat padişah tarafından atanan emanetçideydi.
15 gün sonra sandığa gidip şehirlerimizi yeni belediye başkanlarımıza emanet edeceğiz.
Emanet mühim... Bu yüzden ecdadımız haremi bile emanet ettiği görevlinin ünvanına emin lafını eklemiş.
Padişah yok, onun yerine seçimi yurttaş yapıyor artık. Şehri emanet edeceğimiz kişiden nasıl emin olacağız o zaman?
Eskiden tarlada çalışacak işçiyi seçmek için önce onunla oturup yemek yenirmiş. Yemeğini çabucak ve artıksız bitiren kişinin verimli ve elinin tez olduğuna inanılırmış.
Şehremilerimiz için böyle bir test var mı peki?
Yok ama şu formül uyar...
Şehri emanet edeceğimiz adaylar kendi mallarını mülklerini, evlerini dükkanlarını, tarlasını takkesini nasıl koruyup kollamış ona dikkat edilebilir!
Yemeğini hızla bitiren işçi çalışkan oluyorsa, kendi malına özen gösteren milletin malına mülküne de gözü gibi bakabilir pekala.
Bu formülle Ankara Büyükşehir belediyesini gönül rahatlığı ile emanet edebileceğimiz bence tek isim var, Turgut Altınok!
“Mal mülk Allah’ın, biz emanetçiyiz. Mal varlığımı istediğim zaman açıklarım” dediği mal varlığını bi açıkladı milletin feleği şaştı... Benim mesela duyunca ağzımdan ‘keşke Ankara’da oy verseydim, işte emanetçi, işte şehremini’ cümlesi dökülmüş farkında bile değilim!
Sahip olduğu araçları, ziynet eşyalarını, banka hesaplarını fakir fukaraya gösteriş gibi olmasın diye listeye koymasa da, yaz yaz bitmeyen geri kalan mal varlığı böyle olan birine güvenmeyeceksin, şehrin anahtarını teslim etmeyeceksin de ne yapacaksın?
60 kalem arazi yazmış mal varlığı listesine. Ki iddialara göre o kalemlerden sadece birinin büyüklüğü, üzerinde gezerken kaybolacak kadar uçsuz bucaksızmış.
Tek arazisi böyle olan bir insan Ankara’ya nasıl sahip çıkmaz?
“Bir belediye başkanı öncelikle şeffaf olmalıdır” diyerek mal varlığını açıklamayı sürdürdü Altınok...
* Aile şirketimiz Altınok Gayrimenkul’de yüzde 36.50 oranında ortaklık.
* 1991’de almış olduğum bir arazi kat karşılığı müteahhite verildi. Eskişehir yolu üzerindeki projeden gelen daireler şahsıma ait değildir, aile şirketinin aktifindedir. Bu projeden payıma düşenler: 183 adet 1+1 daireden 67 adet daire, 12 dükkandan 4.4 dükkan, iki dükkandan yüzde 18, üç dükkandan hisse.
* Gölbaşı Kızılcaşar’da almış olduğum arazi imar çalışması sonrası 12 parsele bölündü, 9 parseli satıldı. Kalan 3 parsel mal beyanımda duruyor.
* 2009’daki mal beyanında görülen Antalya’daki dairemi daha sonra sattım.
* Anne ve babadan kalan gayrimenkullerde miras olması sebebiyle değişen oranlarda hissem vardır.
* Etimesgut’ta babadan miras kalan daireler ve arsalar muhtelif tarihlerde satılmıştır.
1994’te MHP’den, 1999’da Fazilet Partisi’nden, daha sonraki yerel seçimlerde AKP’den seçilip 30 yıldır Keçiören Belediye başkanı olan, şimdi de Ankara için aday olan Turgut Altınok dün iftar çıkışında gazetecilere “Mal varlığımız çoğalmamış, aksine azalmış! Belediyeden bugüne kadar bir kuruş almadım. Seyahat param dahi yoktur. Sütte leke var, bende leke yok” demiş!
Malın mülkün Allah’ın, kendisinin emanetçi olduğunu söylese de yazılmayanlar hariç 3 sayfalık beyanında emanetçiliği çoktaaan geçmiş tuttuğu altın olan Altınok. Yukarıdakine çaktırmadan dünya kadar malı mülkü üstüne yapmış!