Önceki gün gazetelerde ünlü bir iş adamının ölümü “Bikiniyi sevdiren adam” diye verildi.
Vefat eden Zeki Triko’nun kurucusu Zeki Başeskioğlu idi...
Türk mayolarını dünyaya tanıtan bir iş adamıydı Zeki Triko...
Muhterem ve muhteşem bir insandı.
Onunla uzun yıllar öncesine dayanan bir dostluğumuz vardı.
Ünlü modacı Mustafa Küçükaslan da Zeki Triko’nun yakın arkadaşıydı...Telefonla aradı, “Zeki ölmüş, çocukları bana haber vermedi, cenazesine gidemedim” diye üzüntüsünü anlattı. Evet, çocukları bana da haber vermediler ve ben de çok eski arkadaşlığımız olan Zeki Başeskioğlu’nun cenazesine gidemedim. Doğrusu çok üzüldüm.
O muhterem insanı ne yazık ki, sessiz sedasız toprağa verdiler!
Allah gani gani rahmet eylesin.
Zeki Başeskioğlu yokluktan gelmiş, zekâsı ve olağanüstü çalışmasıyla, sıfırdan başlayıp ünlü bir marka yaratmıştı.
Dünyaca tanınan mankenlerle yaptığı reklamlar sonrası ülkemizde ne yazık ki, ilkel bir sansürle karşılaştı.
Yasaklara Atatürk ilkeleriyle tepki gösterdi.
O bir savaş kahramanıydı. 22 yaşında Kore savaşına katılmış, çarpışmalara girmiş, miğferi kurşunlarla delinmiş ve savaş sonrası şeref madalyasıyla ödüllendirilmişti.
★★★
74 yıl geriye dönelim...
Önümde 18 Şubat 1951 tarihli eski Vatan Gazetesi’nin birinci sayfası var.
Gazetenin manşetini koskocaman bir fotoğraf kaplamış...
Elinde süngüsü parlayan 22 yaşında bir Türk askerinin fotoğrafı bu... Altında şöyle yazılı:
“Dünyaca şöhret olan süngüsüyle Kore’deki insanlık cephesine giden Mehmetçik.”
O gün gemi ile İskenderun limanından Kore’ye Türk takviye birliği uğurlanıyor. Kore’de kanlı savaş olanca şiddetiyle devam ediyor.
Fotoğraftaki zıpkın gibi Mehmetçik, binlerce kişilik savaş birliğine gönüllü olarak katılan iki askerden biri...
Peki, gönüllü olarak kendini savaş cehennemine atan bu genç adam kim?
Kendini gönüllü olarak savaş cehennemine atan Zeki Başeskioğlu... Biz onu “Zeki Triko” diye tanıyoruz.
Zeki, Kore’de 12 ay mayın döşüyor, mayın temizliyor. Birçok sıcak çatışmanın ortasında kalıyor. Kuzey Koreli ve Çinli’lerle kahramanca çarpışıyor. Vuruyor, vuruluyor! Başına gelen kurşunlardan çelik miğferi sayesinde kurtuluyor.
Ona “Birleşmiş Milletler Gazi Madalyası” veriliyor.
Savaşta, yanı başında birçok arkadaşının ölümüne tanık olan, patlayan bombalarla kolların, bacakların havaya uçtuğunu gören Zeki, savaş ortamında yaşanabilecek tüm dehşeti yaşıyor.
Gönüllü olarak katıldığı Kore Savaşı’ndan acı anılarla döndükten sonra “Öldürmekten kötüsü yok!” diyor ve kâbustan beter anıları kendine saklamaya karar veriyor.
Zeki Başeskioğlu destanına alttaki yazıda devam ediyorum.
Tehditlerden hiç yılmadı!
Zeki Triko korkusuz bir insandı... Yalnız Kore Savaşı’nda değil, iş hayatında da mafya bozuntularıyla, terörist taslaklarıyla mücadele etti.
Tehdit edildi, mağazası bombalandı yılmadı. Alçakça tehditlere, haraç isteklerine pabuç bırakmadı, fabrikası yandı, yenisini yaptı.
Yoksul geçen çocukluk günleri, Kore Savaşı anıları, ticaret hayatına atılışı, Türk Hazır Giyim Sektörü’nde yarattığı yenilikler ve... Onu dünyaya tanıtan “Mayo” olayı...
Zeki, ilk günden itibaren gözünü Batı’ya çevirmiş, dünya plajlarını hedef almıştı. Tanıtım için en güzel mankenleri buldu. Cindy Crawford, Claudia Schiffer, Naomi Campbell, Eva Herzigova gibi yüzlerce manken Zeki’nin mayolarını dünyaya tanıttı.
Zeki, Türkiye’ye sığmayan, Türkiye âşığı bir insandı...
İç piyasada yeteri kadar başarı kazandıktan sonra “Mayo” ile Batı pazarlarına yöneldi, hedefine ulaştı.
Zeki’nin başarılarında, rahmetli eşi Yüksel Hanım’ın desteğinin de büyük olduğunu belirteyim.
Başeskioğlu’nun sağlığında verdiği önemli mesajlardan biri de şu:
“Demokrasi, hukuk ve laik düzen, girişimcinin hayat suyudur, toprağıdır, soluduğu temiz havadır. Bunlar olmazsa, başarı da olamaz!”
Nur içinde yat sevgili arkadaşım.
GÜNÜN SÖZÜ
Uzun denilen hayatlar bile kısadır. Yaşamayı ve yaşatmayı bilmek gerek!