Sane topu verip, koşuya devam ettiğinde tekrar topla buluşursa geçmiş olsun. Geldiği günden beri bu özelliğini hep kullanmak istedi. Duvar paslarında topu verip, boş alana hareketlenen oyuncu sayısı ligimizde çok değil. Topsuz oyunu başarıyla gerçekleştiren Sane, ilk golde Torreira ile birlikte çok iyi bir ortaklık sergiledi. İkinci golde dribbling yaparken ne kadar süratli olduğu- nu kanıtladı. Onu engellemek isteyen Tomasson topla giden Sane’ye yetişememişti. Osimhen’e verdiği gol pası çok ince ve klastı.
Samsunspor’un saha içi yerleşimi sağlam gözüküyordu ama futbolda yetenek faktörü sağlam kapıları bile kolay açar. Galatasaray’ın yüksek temposu, hırsı ve oyun iştahı bir anda 2-0’ı getirmişti ilk yarıda. Ancak futbol, ‘İdare edelim, nasılsa kazanırız’ düşüncesinden hiç hoşlanmaz. Maç bitmiş gibi ikinci yarıya başlarsan stresli dakikalarla yüz yüze kalırsın.
Emre’nin güzel asistiyle Musaba golü atarken, ev sahibi Galatasaray için zorlu bölümler başlamıştı. İlkay hâlâ toparlamış değil. Yunus ile değişimi geç bile oldu denebilir. Oyundaki bu düşüşün nedeni bilinçaltındaki Monaco maçı düşüncesiyse bir yere kadar kabul edilebilir ama değilse takım formsuzluk yaşıyor demektir.
Emre’nin şutunda Osimhen’den seken top ağlara gidince Samsunspor geri döndü. Galatasaray, ‘Maçı kazandım’ duygusunun bedelini ağır ödemek üzereyken, Osimhen attığı muhteşem golle ‘Ben buradayım’ demişti.
Son saniye Kazımcan’ın pozisyonuna penaltı verilir miydi? Hakem yorumcuları yazar ve anlatırlar artık bol bol. Dün akşam puan kaybı olsa ihale Okan Buruk ve genç Arda’ya kalırdı.