“Gülmedi bahtım, gülmedi gitti...
Sen ağla, sen ağla derdine şimdi!”
Türkiye’nin şarkısı bu...
Gazeteler her gün üzücü haberlerle dolu!
Ülkede mutlu olmak, huzur ve refah içinde yaşamak için her imkânımız var, fakat...
Neredeyse bütün işlerimiz ters gidiyor!
En büyük derdimiz hukuktan, adaletten uzaklaşmamız!
Hukukun üstünlüğünün yok olduğu, Anayasa’ya aykırı olarak özgürlüklerin budandığı, evrensel hakların hiçe sayıldığı bir yerde, insanın başı girer her derde!
★★★
Dün İstanbul Çağlayan Adliye Sarayı önünde mahşeri bir kalabalık vardı...
İnsanlar pazar günü istirahat edecekleri yerde, kentin her yanından akın akın gelmişler, Adliye Sarayı’nın önündeki meydanı doldurmuşlardı..
Amaçları “Casuslukla suçlanan” Ekrem İmamoğlu’na destek olmaktı...
Casusluk nedir?
Gizli bilgileri toplayıp, devletin ya da önemli kuruluşların sırlarını yabancı istihbarat servislerine aktarma işlemidir.
Bu çok ciddi, çok büyük bir suçtur!
Peki Ekrem İmamoğlu ve onunla birlikte suçlanan Tele-1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ bunu yapar mı?
Onları tanıyıp da bu iddiaya inanan kimseye rastlamadım.
Eğer insanlar, İmamoğlu ve Yanardağ’ın casusluk yaptığına inansaydı, sel gibi adliyenin önüne akarlar mıydı?
On binlerce kişi onlar için özgürlük ister miydi?
Bu muazzam kalabalık bir nevi “Halk jürisi” gibiydi.
Bizim ülkemizde bu sistem yok ama demokratik ülkelerde kişilerin suçlu olup olmadığına halk arasından seçilen jüri karar verir!
★★★
Dün Çağlayan Adliyesi önünde toplanan büyük kalabalık arasında dolaşan sözlerden bazıları şöyleydi:
“Casusluk iddiasını ortaya atanların kendileri acaba buna inanıyor mu?”
“Tüm bunlar Ekrem Başkan’ın defalarca İstanbul’u kazanması nedeniyle meydana geldi!”
“İktidar, ‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır!’ diyordu. İmamoğlu Cumhurbaşkanı olup Türkiye’yi kazanmasın diye şimdiden önünü kesmek istiyorlar!”
“İmamoğlu AKP’li olsaydı başına yine bunlar gelir miydi?”
“Dalga mı geçiyorsun? Güldürme bizi!”
Baskıları protesto eden halk dün meydanda şu sloganı atarak özlemini ve isteğini açıkladı:
“Özgür İstanbul! Özgür Türkiye!”
“Casusluk operasyonunun amacı belli oldu!”
Casusluk soruşturmasında Ekrem İmamoğlu ile birlikte suçlanarak gözaltına alınan Tele-1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın gözaltı süresi 24 saat uzatıldı.
Avukatının ifadesine göre Merdan Yanardağ, Tele-1 Televizyonu’na kayyum atandığını öğrenince “Operasyonun asıl amacı belli oldu. Tele-1’i susturdular!“ yorumunu yaptı ve “Suçlamaları asla kabul etmiyorum. Bu beşinci sınıf bir kumpastır!” dedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yayınladığı bildiride “Amacın eleştirel yayın yapan medya kuruluşu olan Tele-1’i susturmak için olduğu açıktır” diyor.
İstanbul Barosu’na göre de yapılan operasyon Anayasa’nın 2’nci maddesi ile korunan ‘Cumhuriyet’in nitelikleri’ ile çelişiyor.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ “Düşman ceza hukuku uygulanarak muhalefetin üzerindeki baskı her geçen gün biraz daha artıyor. Tele-1’den sonra sıra diğer televizyon kanallarında mı?” diye kuşkularını dile getiriyor.
★★★
Tele-1’e kayyım atanması, hukuk devleti, toplumun haber alma hakkı, yargı bağımsızlığı, âdil yargılama ilkesi, basın ve ifade özgürlüğü, mülkiyet hukuku bakımından endişe vericidir.
Türkiye, medyanın susturulduğu, hiç kimsenin, hiçbir kurumun güvende olmadığı bir ülke haline geliyor, ne yazık ki!
GÜNÜN SÖZÜ
İyi düşün, aldanma, ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma!