Plan ilerliyor...

6 Ekim 2024 Pazartesi günü SÖZCÜ’de yayınlanan yazıma “İktidar oyun kurar, CHP kendine zarar” başlığını atmıştım.

Manşetten de yayınlanan yazımda özetle “iktidarın Anayasa değişiklik sürecinde desteğini almak karşılığında DEM Parti’yle yeni bir barış sürecinin önünü açacak adımlar atacağını, ana muhalefet partisinin ise böyle bir ortamda kendi iç sorunlarıyla boğuştuğunu” anlatmıştım.

Yazımda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de TBMM’nin açılış töreninde DEM Partililerle tokalaşmasını da tesadüf olmadığını anlatmaya çalışmıştım.

Bir başka dikkat çektiğim unsur da iktidarın “İsrail bizi hedef alacak” söylemiyle “bayrak etrafında toplanma siyaseti” izleyerek tabanını yeniden büyütme çabasına gireceği yönündeydi. 

Yazımda ortaya koyduğum analizi doğrulayan gelişmeler, çok geçmeden yaşanmaya başlandı.

★★★

Gelin birlikte bakalım:

l 1- DEM Parti Genel Başkan Yardımcısı Gülistan Koçyiğit, Gazete Duvar’dan Ceren Baydar’a konuşurken şunları söyledi:

“Devlet Bahçeli’nin öylesine, tesadüfen geldiğini düşünmek ya hiç siyaseti bilmemek olur ya da çok saflık olur. Tek başına bir tokalaşmadan ya da barış vurgusundan bir yeni dönem başlangıcı, bir çözüm okuması yapmak çok erkenci bir yorum olur. Pratik adımlarla desteklenirse, devamı gelirse, toplam bir şeye dönüşebilir.”

Bu açıklama, Bahçeli’nin mesajının DEM Parti tarafından satın alındığının açık göstergesiydi.

l 2- Koçyiğit’in açıklamasından bir gün sonra Bahçeli, TBMM’deki grup toplantısında tokalaşma adımını biraz daha ileri götürdü ve şu cümleleri kurdu:

“Başımızda sınırlar yeniden çizilmeye çalışılırken Meclisimiz uzlaşma içinde hem ülkemize hem de coğrafyamıza yol gösterici olacaktır. İktidar ve muhalefeti ile Meclis’imizin hasımlarımıza korku verecek şekilde çalışması özellikle böyle bir dönemde elzemdir (...)

DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Bu tutumumu önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri çarpışması ya da anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenler zavallıdır. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el ilk Meclis’in ve sayın Cumhurbaşkanımızın isabetli sözlerinin yanan aydınlığıdır. Uzattığım el, ‘Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın’ temenni ve teklifidir. Biz, gelişigüzel, can sıkıntısından el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. DEM’e düşen sorumluluk bu samimi elin kıymetini anlaması, dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir.” 

(Bahçeli, DEM Parti’ye yönelik yeni tutumunu gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve anayasa için cephe genişletme çabası olarak görenlere “zavallı” diyor. Böyle olmadığını görmek için kendisinin (2 Mart 2021 günü) sarf ettiği şu sözlere bakmak yeter:

“HDP, A’dan Z’ye yozlaşmanın ve terör batağının içindedir. 13 insanımızın kafasına kurşun sıkarak şehit eden teröristlere sahip çıkan parti görünümlü bir suç örgütüne siyaset alanında nasıl yer olacaktır? Küstahça devleti suçlayan, vahşete tek söz edemeyen, milletin hazinesinden geçinenlere sabır göstermek Türk milletine saygısızlıktır. HDP suçludur, destekçileri suçludur, ortakları vebal altındadır. Türkiye bir hukuk devletiyse HDP’nin kapatılması acildir, şarttır. Başka bir ad altında tekrardan faaliyette bulunmasına fırsat verilmemelidir.”

Bahçeli, bugüne kadar değişmeyen HDP/DEM Parti çizgisinin bugünden sonra değişeceğini bekliyor olabilir mi?)

l 3- TBMM’de dün İsrail gündemli kapalı toplantı yapıldı. Bu “bayrak etrafında toplan” siyasetinin mimarı AK Parti’nin en çok arzuladığı şeylerden biriydi ve bu fırsatı kendilerine “O zaman İsrail tehdidi konusunda kapalı oturum yapın” çağrısı yapan CHP altın tepside sundu.

★★★

6 Ekim’deki yazımın ikinci bölümünü “CHP’nin gündemi” oluşturmuştu. İktidar plan yaparken CHP’nin kendi iç çekişmeleriyle uğraştığını anlatmıştım.

İktidarın planı, biraz önce sıraladığım gelişmelerle ilerlerken, CHP’deki iç karışıklık dün Genel Başkan Özgür Özel’in kendisine yönelik belden aşağı saldırılara karşı çıkışıyla yeni bir boyut kazandı.

Şahsen Özel’i hiç bu kadar sert ve kararlı görmemiştim.

Bu sert ve kararlı tutumu can yakıcı ülke meseleleri için iktidara karşı göstermesi gereken Özel’in enerjisini parti içinden gelen belden aşağı saldırılara karşı kullanmak zorunda kalması gerçekten talihsiz bir durumdu.

★★★

Bugün yazımı, 6 Ekim’deki analizime yeni bir başlık ekleyerek bitirmek istiyorum:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bahçeli’nin de yardımıyla siyaset arenasında 31 Mart seçimlerinde tamamen kaybettiği psikolojik üstünlüğü geri almaya çalışıyor. Gelişmeler de onu bu amacında başarıya ulaştıracak gibi görünüyor.

Haliyle 31 Mart seçimlerinde birinci olan ve psikolojik üstünlüğü eline geçiren CHP de o üstünlüğünü kaybedecek gibi görünüyor.

Bakalım CHP içinde iktidar mücadelesi veren gruplar, bu “iç savaş”la aslında partilerine ve ülkeye ne kadar çok zarar verdiklerini görebilecekler mi?

Yazarın Diğer Yazıları