Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim:

Bu yazı SÖZCÜ Gazetesi’nde yazacağım son yazıdır.

Veda yazısıdır.

Bir önceki gazeteme 5 Ekim 2018 günü veda etmiş, Sözcü’de yayınlanacak ilk yazımı 18 Kasım 2018’de yazmıştım. Bugün 18 Kasım 2024 ve ilk yazıyı yazmamın üzerinden tam 6 yıl geçmiş.

★★★

SÖZCÜ’deki “Merhaba” başlıklı ilk yazımda şu ifadeleri kullanmıştım:

“1994’te gazetecilik virüsü zihnime bulaştığından beri ilk defa bir ayı yazmadan, haber peşinde koşmadan geçirdim.

Ne yalan söyleyeyim; çok zorlandım. İnsanın düşündüğünü ifade edecek bir mecra bulamamasının, öğrendiğini asıl sahibine, okura aktaramamasının ne kadar yıpratıcı olduğunu bizzat yaşadım. Bu vesile ile gazeteciliğin, bir meslekten öte yaşam biçimi olduğunu deneyimleyerek öğrenmiş oldum. Neyse ki uzun sürmedi. Bugünden itibaren Türkiye’nin en “organik” gazetesinde yazmaya başlıyorum ve izin verirseniz sizlerle birlikte en büyük okur ailesinin bir ferdi olmak istiyorum.”

★★★

Tam da istediğim gibi oldu.

Bütün kalbimle yazıyorum:

Geçen o altı yıl içinde kendimi bu büyük SÖZCÜ ailesinin bir ferdi olarak hissettim.

Meslek hayatımın en özgür günlerini yaşadım.

Katıldığım TV programlarında, konferanslarda, söyleşilerde, toplantılarda ismimin önüne “Sözcü Yazarı” ifadesinin konulmasından gurur duydum.

Birlikte çalıştığım büyük gazetecilerin rehberliği yolumu aydınlattı.

Çok kıymetli dostlar edindim.

★★★

Beni bu büyük camiayla buluşturan SÖZCÜ Gazetesi’nin sahibi Burak Akbay’a, gönül rahatlığıyla “dostlarım” diyebileceğim meslektaşlarıma ve en önemlisi beni bağrınıza bastığınız için siz SÖZCÜ okurlarına teşekkür ediyorum.

Bir de bana SÖZCÜ’de altı yıl çalışma fırsatı sunduğu için “Teşekkürler Hayat” diyorum.

Başka mecralarda görüşmek dileği ile...

Her zaman gerçekle ve sevgiyle kalın.