Söze kitabın ortasından gireceğim:

Ben başta iktidarın oyun planı kurduğunu ve onu uyguladığını düşünüyordum. Ancak hata etmişim. Görüntüye bakılırsa Cumhur İttifakında çok belirgin bir panik havası var. Bütün düğmelere aynı anda basılıyor. Eski zamanlarındaki uzun vadeli stratejilerden eser yok. Kervan hep yolda diziliyor ve ülkenin sorunlarını çözmekten çok, iktidarı uzatmak için yol temizliği yapılıyor.

★★★

Şimdi gelelim “Panik görüntüsü” olarak nitelememin nedenlerine:

1 - Yeniden aday olabilme ve aday olabilse de seçilebilme sıkıntısı: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan çok istiyor ama kendi hazırladıkları anayasa dahi bir daha seçilebilmesine bir şartla izin veriyor: “TBMM’nin seçimleri yenileme kararı alması.” Bunun için de 360 milletvekilinin el kaldırması lazım. Ne yazık ki iktidarın bu kadar milletvekili yok.

Erdoğan ve ekibi Anayasa’yı değiştirerek ya da TBMM’de 360 milletvekili bulup seçimlerin yenilenmesi kararı alabilseler dahi, bu defa seçilebilme sıkıntısı var. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun Erdoğan’la yarışmaları halinde seçimleri kazanma ihtimali yüksek.

2 - Bahçeli de çıtayı çok yükseğe koydu: MHP lideri Devlet Bahçeli “Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?” sözleriyle Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olabilmesini “terörü bitirmek” ve “enflasyon canavarını yenmek” ve “Türkiye’yi ekonomik ve siyasi istikrarın zirvesine çıkarmak” gibi şartlara bağladı.

Peşi sıra da terörü bitirmek için de çıtayı “terör örgütü lideri Öcalan gelsin TBMM’de örgütü lağvettiğini açıklasın” noktasına koydu.

Çıtanın yüksekliği konusunda Erdoğan ve adamları da şaşkın.

3- Ekonomik krizle de baş edemiyorlar: Mehmet Şimşek, küresel piyasalardan istediği parayı ve desteği bulamadı. Bu nedenle içerideki vergi gelirlerini artırmaya çalışıyor. Vatandaş açısından şöyle bir tablo oluştu:

■ Fiyatlar, faizler ve döviz kuru hâlâ yüksek. Enflasyon yüksek seyrediyor ve Şimşek’le ekibi hedeflerine ulaşamıyor.

■ Çalışanların, emeklilerin ücretleri beklentiler ölçüsünde artmıyor. Fiyatlardaki artış da sürdüğü için kronik bir “alım gücü” (düşüşü) sorunu yaşanıyor. Nüfusun önemli bir bölümü açlık ve daha büyük bir bölümü de yoksulluk sınırı altında yaşıyor.

■  Gelirlerini artıramayan vatandaşın, küçük esnafın (Şimşek’in uyguladığı vergi har(a)ç ve ceza politikaları nedeniyle) giderleri artmaya devam ediyor. Daha net anlatımıyla neredeyse hiç alamayan vatandaş hep veriyor. Vergi meselesi millet açısından tam da “bıçak kemiğe dayandı” noktasına geldi.

■ Kamu tasarruf yapmıyor. Ülkeyi yönetenler, bürokrasi kamunun parasını savurmaya devam ediyor. Bir yandan da yandaşa servet transferi tam hızıyla sürüyor. Bunun en bariz sonucu da ülkedeki gelir dağılımı eşitsizliği oluyor. Yaklaşık 5 milyon hane (Beş haneden biri) devlet yardımıyla yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Buna karşın, Türkiye’deki dolar milyarderlerinin hem sayısı hem serveti artıyor.

4- En kolayı siyasi krizler yaratmak: Erdoğan ve iktidarı Bahçeli’nin koyduğu ekonomik ve siyasi şartları yerine getiremiyor. O nedenle de “en iyi savunma saldırıdır” ilkesiyle, devlet gücüyle muhalefete yükleniyor. Son iki örneğe de bu açıdan bakmakta fayda var:

■ Kayyum, muhalefetin yerel yönetimler zaferine karşın en büyük silaha dönüştü. Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti kayyumun son örnekleri oldu. Hedefler sembolik öneme sahip, yöneltilen suçlamalar ise son derece muğlak.

■  Başkanlara yönelik terör suçlaması kendi partililerini dahi ikna etmeyince, yolsuzluk ve kamu kaynaklarının israf edilmesi gibi suçlamalar gündeme getiriliyor. Ankara ve İstanbul belediyelerine yönelik konser/organizasyon meseleleri de bu çerçevede gündeme geldi. Keşke CHP’li belediyeler bir araya gelip “hodri meydan” deseler de Türkiye’deki bütün belediyelerin, hatta bütün kamu kuruluşlarının son 20 yıllık harcamalarını öğrenme şansı bulsak.

5 - Son silah “Etki ajanlığı”: İktidarın olup biten konusundaki çaresizliği, en son silaha sarılmasına neden oluyor. Çıkarılmak istenen “etki ajanlığı” yasası, milletin derdini dile getirmesini engellemenin, iktidara yönelik eleştirilerin susturulmasının en basit yolu.

Dezenformasyon (Sansür) yasası zaten gazetecilere karşı bir silah olarak kullanılmaya başlanmıştı. Etki ajanlığı yasasıyla da denklem tamamlanacak ve yakın gelecekte iktidar icraatlarına karşı ağzını açan karşısında polisi, savcıyı bulacak.

★★★

Sizin de ekleyecekleriniz olabilir.

Ancak görünen o ki Erdoğan, iktidarda bir süre daha kalabilmek için elinden geleni yapacak ve muhalefete baskının dozunu artıracak.

Muhalefetin dağınık görüntüsü ve iç kavgaları bitmezse bu baskı işe yarayabilir.