Toy (düğün) ayları da hasat ve harman dönemi de bitmişti.

Belki de o yılın son toyuydu.

Harman yeri toy alanına dönüşmüştü.

Bir ucu patosa diğeri ucu mereğin damına asılan elektrik kablosuna 10-15 ampul dizilmişti.

Alanın etrafında yaşlılar için sıra sıra sandalyeler.

Sandalyelerin tam orta yerinde çalgıcılar için bir alan.

Çalgıcılar dediysem, orkestra falan değil.

15-16 yaşında iki kişi. Biri akordiyoncu Toto İsmet biri darbukacı Fatih...

Şabaşlarla okul harçlıklarını çıkaracaklar.

Pistte oynayanların ellerine verilen paraya şabaş denir. Oyun bitince oyuncular tarafından çalgıcılara verilir.

Ne kadar tek oyun çalsalar, o kadar çok şabaş.

★★★

İnsanlar alanın etrafında halka gibi toplanmış, orta yer oyun alanına dönüşmüş.

Toto İsmet akordiyonun tuşlarına ağır ağır basmaya başladı.

“Damadın gaynanasıyla gaynatasını piste alalım” diye bağırdı...

Akordiyon sesi arttı, ritim yükseldi.

Kaynana nazlı nazlı piste yürüdü. Kayınpeder başı dik eşinin yanına yanaştı.

İkisinde de iki kol omuz hizasına kaldırıldı. İki el de aynı yönde olduğu halde kollar bir sağa bir sola ritmik bir şekilde hareket ettirildi. Ayaklar da ritme uydu.

Toto İsmet’ten ses yükseldi.

“Atam anam terekeme

Ağrın alım terekeme

Sazı alah tarı çalah

Siz oynayın Terekeme

Sazı alah tarı çalah Terekeme”

Darbukayı çalan Fatih coştu. Pistin etrafında oynayanlar da küçük küçük öbekler oluşturdu.

Toto İsmet bağırdı...

“Heeeeeeeyyyy...”

15 - 16 yaşında iki çocuk akordiyonu ve darbukayı ağlatıyordu adeta. Kimse yerinde duramıyordu.

Toto İsmet tekrar bağırdı...

“Heeeeeeeyyyy....

 Gaz pişirir hangel yiyer

Çeçil yapar ata biner

Adına gurban terekeme

Atam anam Terekeme

Ağrın alım Terekeme

Sazı alah tarı çalah Siz oynayın Terekeme...”

★★★

Pistin etrafındakiler ellerindeki paraları getirip kaynana ve kayınpederin eline sıkıştırıyordu. Sonunda oyun bitti. Kaynana elindeki paraları kayınpedere verdi. O da getirip çalgıcıların önündeki akordiyon çantasına attı.

“Teriniz soyumasın” diye bağırdı Toto İsmet ve devam etti:

“Bir de şadara memmet çalalım.”

Akordiyonun körüğü açıldı. Fatih’in parmakları darbukanın gergin derisinde patladı.

Şadara memmet dedin mi herkesin aklına “Kor Zeko” gelirdi. Biraz naz etti ama ısrara dayanamayıp piste çıktı.

O da çalgıcılar da kendinden geçti.

Gelsin şabaşlar...

★★★

Toyda eğlenmeyen, dans etmeyen kalmadı.

Bu arada akordiyonun kılıfı kâğıt paralarla doldu taştı.

Hem köylüler Gargamel’in bir türlü bulamadığı şirin köyünün sakinleri kadar mutlu hem çalgıcılar.

Toto İsmet’le Fatih’in bir gözü, yaramaz çocuklar paraları alıp kaçmasın diye akordiyon kılıfında.

Toy bitti sıra toparlanmaya geldi.

Önce kendilerinden 5-6 yaş büyük bir abi geldi. Zayıf yüzü, hindiye benzeyen burnuyla ürkütücüydü.

“Uşahlar, men gızdara hava atajam diye 100 lire tahdım. Onu geri alem...”

Parayı alıp giderken Toto İsmet bir küfür salladı:

“Yalancı köpoğlu... Gargamel sıfatlı (suratlı)...”

(Kolay mı bütün gece o ağır akordiyonu omzunda tut. O devasa körüğü bir sağa bir sola çek. Emeğinin karşılığını biri gelip alsın.)

Sonra başka bir amca geldi.

“Gaza geldim men. 50 liremi geri alem.”

Sonra başka bir abi, başka bir amca...

Hepsi de koca koca adamlar. İtiraz etseler güçleri yetmez, yiyecekleri dayak yanlarına kar kalırdı. El mahkûm hepsine istediklerini verdiler.

Akordiyon kabı hızla boşalmıştı.

Fatih ile Toto İsmet neredeyse borçlu çıkacaktı.

Toto İsmet dayanamadı:

“Hay men bele işin...”

★★★

TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i dinlerken aklıma o toy gecesi geldi.

Memlekette artık ne toy kaldı ne şabaş.

Ancak kazanca çökme işi baki!

Millet Toto İsmet ve Fatih gibi çalışıp didinsin, zar zor üç kuruş kazansın.

Sonra biri gelsin vergi desin, har(a)ç desin, ceza desin alsın.

Milletin itiraz etmeye dahi takati olmasın.

Borçları ve yaşadıkları sefalet yanlarına kar kalsın.

Toto İsmet’in deyişiyle...

“Hay men bele işin...”