Tarih!

Tarihten bir yaprak açalım, bugüne ışık olsun, geleceği tahmin etmemiz için de elimizde bir anahtar bulunsun. TÜSİAD ile Tayyip Erdoğan’ın arasına “sistem çöküyor” cümlesi girdi. TÜSİAD’a ağır cümleler ile yükleniyorlar. Oysa liderlik ışığı ilk parlarken ve AKP kurulurken TÜSİAD’ın önde gelenleri, Tayip Erdoğan’ı evlerinde ağırlamıştı!

Tarih buna tanıktır!

★★★

O yıllarda kendilerine “Milli Görüşçüler” diyorlardı ve Milli Görüşçüler içinde “yenilikçiler” adlı bir ekip öne çıkmıştı. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdullatif Şener, başı çekiyordu. Bunlar Erbakan’ın önderliğinin kalıcı bir iktidar getirmeyeceğini ve “ondan kurtulmak gerektiğine” karar vermişlerdi. Hepsinin hocası Necmettin Erbakan, “Bunlar leblebici dükkanı bile idare edemezler, memleketi batırırlar” diyordu. Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı seçilmiş, “kubbeler-kalkanlar” şiirini okuyup hapse girmişti.

★★★

2001 yılında “hizmete sevdalı hareket” sloganıyla ve “Bugünden sonra hiçbir şey eskisi olmayacak” diyerek AKP’yi kurdular. Erdoğan lider oldu. O yıllarda TÜSİAD, bu yeni oluşuma güvenmiyor, değişip değişmediklerine tam karar veremiyordu. AKP kurucuları ise “değiştiklerini, bir ayaklarının Avrupa’da diğer ayaklarının da İslam dünyasında (Orta Doğu’ya) durduğunu söylüyor, TÜSİAD’ dan destek almayı” öncelikli sıraya koymuş, ilişki geliştirmeye çalışıyorlardı.

★★★

Arşivlerde var.

Hepsi belgeli.

Arşive girin siz de görün, okuyun: Tayyip Erdoğan ve AKP’nin diğer üç kurucusu; “Ordu-Medya- Holdinglerle kavga edilmeyeceğini” söyleyemeye ve inandırıcı olmak için bunu her fırsatta kanıtlamaya soyundular. Büyük sermayenin temsilcisi TÜSİAD’ı etkilemeye koyuldular.

Aracılar bulundu.

Temaslar kuruldu.

★★★

Koç Holding’in önde gelen isimlerinden biri olan Erdoğan Gönül, Tayyip Erdoğan’ı, Pınarhisar cezaevinde ziyaret etti. Mustafa Koç da Tayyip Erdoğan’ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan’ın nikahına gitti. TÜSİAD önde gelenleri Sakıp Sabancı, Bülent Eczacıbaşı, Feyyaz Berker, Tuncay Özilhan, Kaya Turgut ve diğerleriyle evlerine misafir olma davetleri düzenleyerek tanışma ve destek arayışı başladı.

★★★

İki isim vardı.

Münci İnci.

Cüneyt Zapsu.

Bu iki ismin aracılık etmesiyle TÜSİAD İstişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın Yeniköy’deki evinde verilen yemek davetinde Tayyip Erdoğan işadamlarına; “Turgut Özal’ın devamı olacağını, onun yolundan yürüyeceğini” söyledi. Sakıp Sabancı, “Yahu Belediye Başkanı Tayyip Bey’i yetiştirmek kolay mı… Tayyip Bey, ne 10 milyon dolar, ne 100 milyon dolar, ne milyar dolar versen bulamazsın… Yetişmiş bir insan… Ona sahap (sahip) ol….” diye güveni tavana çıkardı.

★★★

Tarihin çarkı döndü.

2001 krizi patladı, Başbakanlık kapısına yazar kasa atıldı. Esnaflar, kamyoncular yürüyüşe geçti. Tayip Erdoğan, işadamlarının desteğiyle ABD’ye ziyarete gidip, kendini ve “ılımlı İslam ile demokrasiyi aynı potada birleştirme sözü veren partisini” tanıttı. Ecevit, Washington’u ziyareti sırasında Irak’ın işgal edilmesine karşı olduğunu açıkça söyledi. Bunun üzerine gazeteciler; DSP-ANAP-MHP koalisyon iktidarının düşürülmesine ABD’de karar verildiğini yazdılar. Generaller, 30 Ağustos resepsiyonuna Tayyip Erdoğan’ı davet etiler. Ekonomideki yangını söndürmek için ABD’den gönderilen Kemal Derviş de son anda İsmail Cem ile Hüsamettin Özkan’ın kurduğu Yeni Demokrasi Partisi’ne vücut çalımı attı, katılmaktan vazgeçti ve 3 Kasım’da seçim oldu. AKP’nin önü iktidara açıldı.

★★★

Tarih bunları yazıyor.

23 yıl sonra TÜSİAD, olanı biteni gördü; “sistem çöktü, çöküyor” deyince; “vesayetçi, hükümet düşürücü, ABD sözcüsü, ayar verici” diye TÜSİAD’a yükleniyorlar.

Kim necidir?

Kim vesayetçi?

Kim Amerikancı?

Tarihe bakın.

Tarih tanıktır.

Bu kimin çetesi?

Yenidoğan çetesi davasının üçüncü duruşması dün başladı. Mahkeme önünde vatandaşlar ellerinde “Bu kimin çetesi” yazılı pankartlar taşıdılar. Gerçekten bu kimin çetesi: SGK’nın fonlarını özel hastanelere akıtan bir sistem getirildi. Sonra kendi bölgesinde bir doktor, bir hemşire, bir ebe ve bir sağlık memurunun bulunduğu ekiple “hem koruyucu ve hem tedavi edici hizmet veren sağlık ocakları” kapatıldı. Hastanelerde doktorlar için “performansa dayalı ücrete” geçildi. Bunun sonucu da Türkiye’de ameliyat geçirmemiş insan neredeyse kalmadı ve 2002 yılında bir vatandaş yılda ortalama 3.1 kez doktora giderken bu sayı 2023 yılında 11.4’e çıktı. Salgın hastalık takibi kalktığı için Türkiye hep hastalanan insanlar ülkesi oldu. Bir yılda acil servislere başvuran hasta sayısı Türkiye nüfusunun bir buçuk katını geçti. Türkiye’nin sağlığa kavuşması değil özel hastanenin çok para kazanması üzerine kurulu sistemin yan ürünü bebek cinayetlerine böyle gelindi.

Yazarın Diğer Yazıları