100 yaşını geçenlere 'asır yaşayan' (centenarian), 110 yaşını aşanlara ise 'süper asırlık' (supercentenarian) deniyor. Bu nadir gruba daihl olan kişiler üzerinde yapılan son araştırmalar, uzun yaşamın cinsiyetle yakından ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.

Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yayımlanan verilere göre 100 yaşını geçenlerin sadece yüzde 15'i erkeklerden oluşurken, geri kalan yüzde 85'i kadın. 110 yaşını geçenler arasında ise kadın oranı yüzde 90'a yaklaşıyor.

BAŞ AKTÖR TESTOSTERON HORMONU

The Mirror'da yer alan habere göre; uzun yaşamda cinsiyet farkını açıklamak kolay değil ancak bilim insanlar 'antagonistik pleiotropi' adlı bir biyolojik sürece dikkat çekiyor. Bu teoriye göre genç yaşta avantaj sağlayan bazı biyolojik özellikler, ileri yaşlarda dezavantaja dönüşebiliyor.

Boston Üniversitesi'ndeki araştırmacılara göre erkeklerde bu durumun baş aktörü testosteron hormonu. Genç yaşta kas gücünü, kemik yoğunluğunu ve kırmızı kan hücresi üretimini artıran bu hormon yaş ilerledikçe kalp hastalıkları, inme, kan pıhtılaşması ve damar tıkanıklığı riskini artırıyor.

KADINLARIN GENETİK AVANTAJI DA BULUNUYOR

Harvard Üniversitesi'ne göre genetik düzeyde de kadınlar daha avantajlı. Kadınlar iki X kromozomuna sahipken, erkekler yalnızca bir X ve bir Y kromozomuna sahip. Araştırmalar, Y kromozomunun mutasyonlara daha açık olduğunu ve bu durumun erkeklerin bazı hastalıklara karşı daha savunmasız kalmasına yol açabileceğini gösteriyor.

Buna rağmen kadınlar her zaman daha sağlıklı değil. 2023 yılında yayımlanan bir küresel sağlık raporuna göre kadınların, erkeklere kıyasla daha uzun  yaşadığını ancak daha fazla yıl boyunca kötü sağlık koşullarıyla yaşamak zorunda kaldıklarını ortaya koydu.