WMO tarafından 2011-2020 arasında yaşanan iklim değişikliği ve bunun etkisiyle meydana gelen aşırı doğa olaylarına ilişkin verilerin yer aldığı rapor yayımlandı. Raporda, küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme (1850-1900) göre 1,5 santigrat dereceden fazla olmayacak şekilde sınırlamaya çalışmak için çok daha etkili iklim eylemlerine ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. 

Raporda, iklim değişikliğinin etkilerinin 2011-2020 yılları arasında endişe verici oranda arttığı, bu tarihlerde en sıcak 10 yılın yaşandığının kayıtlara geçtiği belirtildi.  2011-2020 dönemi için küresel ortalama sıcaklığın 1850-1900 ortalamasının 1,10 santigrat derece üzerinde olduğu kaydedilen raporda, dünya genelinde kaydedilen en sıcak altı yılın 2015 ile 2020 yılları arasında yaşandığı aktarıldı. Bu süreçte en sıcak iki yılın, El Nino hava olayının etkisiyle 2016 ve 2020 yılları olduğu ifade edildi. 

Sera gazı konsantrasyonlarının sürekli artmasının kara ve okyanus sıcaklıklarının rekor seviyeye yükselmesinin yanı sıra, buzların erimesiyle deniz seviyesinin yükselmesinde keskin bir artışa neden olduğu vurgulandı.  2011'den 2020'ye kadar deniz seviyesi yıllık 4,5 milimetre yükselirken, bu oranın 2001-2010 döneminde 2,9 milimetre olarak kayıtlara geçtiği bildirildi.  Raporda, deniz ısı dalgalarının daha sık ve yoğun hale geldiği, 2011 ile 2020 arasındaki herhangi bir yılda okyanus yüzeyinin yüzde 60'ının bir sıcak hava dalgasına maruz kaldığının altı çizildi. 

"BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR KAYIP"

Raporda, özellikle kutup bölgelerinde ve yüksek dağlarda meydana gelen büyük dönüşüm konusunda uyarı yapılırken, "Buzullar yılda 1 metre inceliyor. Bu benzeri görülmemiş bir kayıp ve milyonlarca insanın su kaynakları üzerinde uzun vadeli etki oluşturuyor" ifadelerine yer verildi. 

Antarktika'daki kıtasal buz tabakasının 2011-2020 yılları arasında 2001-2010 dönemine kıyasla neredeyse yüzde 75 daha fazla buz kaybettiğinin altı çizilen raporda, bu durumun, alçakta bulunan kıyı bölgelerin varlığını tehlikeye atacak olan gelecekteki deniz seviyesi yükselişi açısından kaygı verici bir gelişme olduğuna işaret edildi. Raporda, Grönland ve Antarktika'nın, 2011-2020 yılları arasında 2001-2010 dönemine kıyasla yüzde 38 daha fazla buz kaybettiği vurgulandı. 

"ÖLÜMLERİN SAYISI AZALDI"

Raporda, son on yılda yaşanan aşırı doğa olaylarının, özellikle gıda güvenliği, yerinden edilme ve göç üzerinde tahrip edici etkiler oluşturduğunu ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik ulusal kalkınmayı ve ilerlemeyi engellediği belgelendi.  "Tahminler, erken uyarılar ve koordineli afet yönetimi, müdahale konularındaki iyileşmede etkili oldu. Ekonomik kayıpların artmasına rağmen, gelişmiş erken uyarı sistemleriyle bağlantılı olarak aşırı olaylardan kaynaklanan ölümlerin sayısı azaldı" ifadelerinin yer aldığı raporda, kamu ve özel iklim finansmanının 2011-2020 arasında 2 katına çıktığı ancak iklim hedeflerine ulaşmak için 2030'un sonuna kadar en az 7 kat artması gerektiği vurgulandı. 


Aşırı hava ve iklim olaylarından kaynaklanan ekonomik kayıpların artmaya devam ettiği aktarılan raporda, 2005'te ABD'deki Katrina Kasırgası dünyanın en maliyetli hava durumu felaketi olduğu hatırlatıldı. 

Raporda, Antarktika'daki ozon deliğinin genişliğinin 2011-2020'de önceki 20 yıla göre daha küçük olması olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. 

"TERSİNE DÖNECEĞİNE DAİR İŞARET YOK"

Raporda görüşlerine yer verilen  WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas, "1990'lardan bu yana her on yıl bir öncekinden daha sıcak oldu. Bu eğilimin hemen tersine döneceğine dair bir işaret görmüyoruz" ifadelerini kullandı.