Şimdi siz okurlar, haklı olarak soracaksınız: “Rant Baronları” nasıl peydahlanıyor, bunları rahminde büyüten anası ile doğurtan ebesi kim?

Baronun anası:

Emsaldir.

Yüksel ki!

Yerin o yer değildir.

Diyorlar.

Emsal yükseliyor.

Emsal yükselince büyük şehirlerimizde henüz üzerinde plaza, kule, çarşı, mağaza, daire, rezidans, AVM kondurulmamış kent arazileri rant baronu doğurmaya gebe kalıyor.

Emsal:

Benzer demek.

Örnek. Numune.

Şehir planlarında bir kent arazisine 1 emsal ya da 1.5 emsal veya 2 emsal, 3 emsal, fazlası verilir. Emsal, üzerine konut yapılacak arazinin büyüklüğü ile çarpılır.

Söz gelimi:

1000 metre arsa.

Emsali 1 ise...

İster dik yap.

İster yatır yap.

1000 metre bina yapabilirsin. Ama bu seni “baron” yapmaz. Diğer vatandaşlara eşit yapar.

★★★

İşte “rant baronu doğsun” diye büyük arsa sahipleri ile belediyelerin sevişmesi bu noktada başlar. Çoğunluğu belediye ile tanışık, birçoğu iktidar ya da muhalefet partisinden eski milletvekili. Yedikleri içtikleri aynı. Plan değişikliği Belediye Meclisi’nden geçirilir.

Emsal 1.5 olur.

Yine ister dik yap.

İster yatır yap.

1000 metre arazi üzerinde bina bir gecede 1500 metreye çıkar.

Emsal 2 olursa:

2000 metreye.

Emsal 2.1 olursa.

2100 metreye.

Sevişme tuttu!

Baron ana rahminde işte böyle büyümeye başladı. 100 dairelik arazi 2000 daireye, tek kulelik arazi çift kuleye bir kalem oynatarak çıktı.

★★★

Aşeriyor anası!

Getir babası kotu.

Ve gizli plan notu.

Büyüsün rahimde baron!

Doğsun sana bir tosun!

Baronun ebesi:

Kot altı pozisyonu.

Ve plan notu.

Dümdüz Adana, dümdüz Konya’da bile ararsan meyilli arsa var. Arazi meyilli olunca kot altı pozisyonu ortaya çıkıyor ve belediye emsal artırmak için yaptığı plan değişikliğine bir de plan notu ekliyor: Kot altında kalan arazi (100 dönüm-150 dönüm-200 dönüm) emsale dahil değildir. Ve iskan edilebilir. Yani bu kot altı arazide dikilecek olan 100 bin metre kare, 150 bin metre kare, 200 bin metrekare kat, dükkan, mağaza, çarşı, alışveriş merkezine belediye iskan vermeye mecburdur.

Tamamdır.

Yükseldi kot altında çarşılar, mağazalar, alışveriş merkezleri... Katlandı yüz kat rant.

Doğdu işte baron!

Ankara’da 150 baron!

İstanbul’da 250 baron!

Siyaseti de, siyasetçileri de, partileri de, belediye başkanlarını da, imar komisyonlarını da, basını da baronlar parmağında oynatıyor.

★★★

Baronlar!

Şehir kanı emerler!

Kentin havasını, suyunu, toprağını, doğasını, huzurunu tüketirler. Bunu önlemek için Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası, barona özel yapılmış planları, emsal yükseltmeleri, gizli plan notlarını mahkemeye veriyorlar. Yargıçlar haklı buluyorlar.

İptal ediliyor plan!

Baron belediye başkanına avukatını gönderiyor. Zaten avukat, hem belediye başkanının, hem belediyenin, hem baronun avukatı. Hukukun labirentlerindeki gizli şekil ve esasları iyi biliyor. Öğretiyor yolu, yöntemi. Belediye meclisi adaletin iptal ettiği planın sadece bir kelimesinin, bir virgülünün yerini değiştiriyor. Oluyor sana hukuk önünde yeni plan. Baron, kulelerini, plazalarını, kot altı alışveriş merkezlerini yapmaya devam ediyor...

Plancılar.

Mimarlar.

Ya da İstanbul’da bana da yazayım diye haber verdikleri için tanıdığım Dursun Çaltı ve Hüseyin Sağ gibi kenti korumaya çalışan bir avuç temiz yürekli belediye meclisi üyesi, tekrar başvuruyorlar adalete, mahkemeye.

Plan yine iptal ediliyor.

Baron mu yaman!

Adalet mi?

Üçüncü, dördüncü, beşinci defa aynı plan, virgül atarak, kelime ve cümle kaydırılarak, 32 derslik okul yapımı, bazen bir mescit, bazen bir kreş plana ilave edilerek, yeni planmış gibi sunuluyor. Baron da inşaatı yüzde 99 bitirmiş oluyor ve “Gel yıkabilirsen yık...” diye meydan okuyor. 

★★★

Özür dilerim.

Bu yazı çok uzadı.

Son söz: Yeni seçilen belediye başkanları baron düzeni yıkmak kararlığı gösteriyorlar. Mansur Yavaş, Ankara’da 150 projeyi incelediklerini açıkladı. 11 büyük kent belediyesi, baronlara emsal büyütme ve plan notu ile ne kadar rant yaratıldığını ve buna hangi siyasetçinin aracılık ettiğini halka tek tek açıklarlarsa bu demokrasimize büyük katkı olur.

Ben bu tavrı beklerim!

Siz de bekleyin!