Adana Otogarı’na yıllardır bir çeki düzen verilmedi. Halbuki Adana Otogarı şehre ilk giriş yapılan yerdir. Başka şehirlerden Adana’ya gelenler ilk olarak Adana’yı Otogar’da görürler. Şu an gördükleri manzara çok bakımsız ve ilkel bir otogar görüntüsü. Dışarıdan gelen bir insanın gözüyle Adana Otogarı’na indiğinizde gördükleriniz, boyacısından simitçisine, çaycısından kol saati ve esans satana kadar bir sürü seyyar satıcılar oluyor. Bu arada bir yolcunuzu uğurlamaya gitseniz neredeyse bu sattıklarını gözünüze sokar gibi yanınızdan geçiyorlar. Ortalık karmaşa dolu. Açıkta bekleme yeri yağmur ve soğuk nedeniyle son derece sağlıksız bir ortam. Kapalı bekleme salonu ise yetersiz ve kötü görünümde. Oradaki oturma takımları eski püskü. Üstlerinde bazı insanlar yatıyor. Bir aile ya da bir bayanın gidip orada oturması kolay değil. Hiç ortama yakışmayan görüntüler sergileniyor.

Otogarın batı tarafında ise eski kullanılmayan yapılar artık tinerciler ve berduşlar tarafından kullanılıyor, harap hale gelmiş buralar tuvalet olarak da kullanıldığından leş gibi kokuyor, bu durum hem otogardaki yazıhane sahiplerinin hem de buraya gelip giden vatandaşların şikayetlerine neden oluyor.



Özellikle de akşam ve gece saatlerinde insanlar buradan geçmeye korkuyor. Çünkü ıssız ve harabe halindeki yerlerden her an bir kişi çıkabilir diye korkuyorlar.

Ayrıca otogarı son yıllarda bazı evsiz Afganistanlılar da mesken tutmuş durumda. Günün 24 saati burada olan geceleri de buralar kalan başta Afganlar olmak üzere bazı göçmenler otogarda tedirginlik yaratıyor.

Benim otogarda birçok yazıhane sahibi arkadaşım var ve bu durumdan oldukça rahatsızlar. Otogarda polis sayısının artırılmasını istiyorlar. Çünkü polisler ortada göründüğü zaman olay olmasının önüne geçilir. Kötü niyetli kişiler bir şey yapmaya çekinir.

Ayrıca otogarın tren yolu tarafındaki araç bekleme noktalarının olduğu yerler de her zaman çamur içinde. Otogara girmek istemeyenler araçlarını buraya koyuyor. Fakat burası da çamur olduğundan insanlar rezillik çekiyor.

Otogardaki otoparkta 20 dakikalık bekleme karşılığında para alınmıyor ama 20 dakika çok kısa. Çünkü bazan otobüsler rötar yapmış oluyor ve o zaman da arabasıyla gelen vatandaş 5-10 dakika fazla bekledi diye 6 TL fazladan para ödüyor. Halbuki bu süre bence 1 saate çıkartılmalı. Otogarda 1 saate kadar beklemeden ücret alınmamalı. Çünkü sonuçta yolcunun işini Allah bilir. Otobüs gecikebilir.

Ayrıca küçük bir şey ama bence otogara bakış açısını göstermek açısından önemli bir şey var, o da şu: D 400’den gelip tren yolu istikametinden hemzemin geçitten önce sağa otogara dönerken yolda yıllardır bir tümsek var ve dönüş yapan arabalar biraz dikkatsiz girince yoldaki o tümseğe çarpıyor. Araçların alt takımları dağılıyor. Tümsek asfalt renginde olduğu için uzaktan hiç belli olmuyor. Senelerdir burası bile düzeltilmedi. Halbuki bu bir iş makinesinin sadece bir dakikasını alır. Basit bir şey ama demek istediğim hiç otogara yeteri kadar bakım yapılmadığını anlatıyor.

İşte bizim Adana Otogarımız ne yazık ki böyle. Başka şehirlerdeki otogarları gördüğümüz zaman kıskanıyoruz. Niye bizim Adanamızdaki otogar da böyle güzel olmasın ki?

Kaldı ki Adana Otogarı’nın yeri çok güzel. Hem şehir bağlantısı hem komşu illere bağlantısı hem de otoyol bağlantısı için çok ideal bir yerde, üstelik yıllardır herhangi bir trafik sıkışıklığına da neden olmuyor.

Yani yeni bir otogar yapmaya gerek yok. Hem yeni bir otogar yapmaya kalksanız nereye yapacaksınız. Mutlaka şehirden uzakta bir yer olmalı. O zaman da Adana halkının ulaşım sorunu ortaya çıkacak. Şambayat tarafına yapsanız Adana’nın doğu ve güney tarafından yaşayanlar gelemeyecek, Misis tarafına yapsanız bu sefer de Kuzey Adana’da yaşayanlar için çok ters olacak. Oysa otogarın şimdiki yerine Adana’nın her tarafından rahatça ulaşılıyor. Adana’nın en uzak noktasından çıksanız eğer trafik sıkışıklığı yoksa otogara 20-25 dakikada bilemediniz yarım saatte gelebilirsiniz.

Bu yüzden elimizdeki otogarın kıymetini bilelim. Ve otogarımızı güzel bir şekle sokalım. Üstelik bunun için çok büyük paralar harcamaya, büyük yatırımlar yapmaya da gerek yok. Biraz rötüş yaparak, bir iki takviyede bulunarak, güvenlik önlemlerini artırarak bunu başarabiliriz.

Sizce de öyle değil mi?

ADANA’YI SELDEN KURTARIN


Adana en geç birkaç senede bir etkili bir sele maruz kalıyor. Sel olduğu zaman devletin, belediyelerin yetkilileri harekete geçiyor, demeçler veriliyor, “son yılların en büyük seliydi” deniyor, sel olunca her şey yeniden unutuluyor. Bu arada olan sel sırasında evleri, iş yerleri malları su altında kalan, varlarını yoklarını sele kaptıran insanlara oluyor.

Bu böyle olmamalı. Sel Adana’nın kaderi mi? Hangi yüzyılda yaşıyoruz. Artık Adana selden kurtarılmalı. Tabii ki bu sele yol açan eksikler bugünün, dünün eksikleri değil. Adana yıllardır böyle selle boğuşuyor. Kaçak yapıların çoğalması, düzensiz mahallelerin oluşması selin etkilerini artırıyor. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar geçen selden sonra Adana’da önemli bir alt yapı sorununu olduğunu belirterek, “Adana’daki yağmur suyu sorununu çözmek için 500 milyon lira yatırım yapmak gerekiyor. Bunu belediyenin 1-2 senede yapması mümkün değil. Yağmurda en çok hangi bölgelerin zarar gördüğünü tespit ettik. Onlarla ilgili tedbirler alacağız. Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum 70-100 milyon lira civarında kredi çıkartabileceğini söyledi. Bizde o çok zarar gören yerleri lokal tedbirle çözeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.



Yani Zeydan Karalar’ın söylediğine göre Adana’ya 500 milyon ödenek çıksa bu iş çözülecek. Koca Adana’nın selle ilgili alt yapı sorununu çözmek için 500 milyon lira bir şey değil. Milyarlık bütçelerin söz edildiği Adana Büyükşehir Belediyesi için hükümet, parti farkı gözetmeden bu imkanı Büyükşehir Belediyesi’ne sağlamalı. Sonuçta başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Sarıçam, Yüreğir, Seyhan ve Çukurova belediyeleri bir araya gelerek sele karşı çözüm üretmeliler. Artık yeter! Adanalı olarak her yağmurda aynı tabloyu yaşamak istemiyoruz. Hele de bu işin 500 milyon gibi, Adana Büyükşehir Belediyesi’nin borcunun 5’te birine yakın rakamla çözüleceği açıklanmışken…

5 OCAK BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN


Bugün 5 Ocak, Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 98. yıl dönümü. Bundan tam 98 yıl önce Adana, Fransızların iki yıl kadar süren işgalinden kurtulmuştu. Tabii bu işgalden kurtulmak kolay olmadı. Dedelerimiz, kahraman gazilerimiz bu güzel vatan toprağının kurtarılması için canlarını hiçe saydılar ve büyük kahramanlıklar yaratarak Adanamızı düşman işgalinden kurtardılar.



Eskiden 5 Ocak bayramlarımız çok güzel bir şekilde kutlanırdı. Bu bayramlarda asker, polis ve okulların yanı sıra Adana’nın kebapçısından berberine kadar tüm esnaf odaları da yer alırdı ve süslenmiş arkası açık kamyonların, traktörlerin üstünde resmi geçitte yerini alırdı. Adanalılar bu bayrama çok büyük ilgi gösterirlerdi. Çocuklarını alan vatandaşlar Atatürk Caddesi’nde yapılan bu geçiş törenlerini keyifle izlerdi. Son yıllarda ise bu bayram kutlamalarının da eski canlılığı kalmadı. Halbuki bence 5 Ocak Bayramı, Adana’da en güzel şekilde kutlanmalı. Çünkü Adana’ya özel bir bayram…

Bu vesileyle ben de tüm Adanalıların 5 Ocak bayramlarını kutluyorum. Allah bir daha bu güzel memlekete bir işgal
yaşatmasın…