Merkez Üssü Elazığ’ın Sivrice İlçesi olan ve Elazığ ile başta Malatya’ya bağlı ilçe ve köylerde olmak üzere bölgede hepimizi üzen can kayıplarına neden olan, etkisi Giresun’dan Erzurum’a, Gaziantep’ten Mersin’e kadar geniş bir bölgede hissedilen deprem, tüm milletimizi olduğu gibi beni de derin bir acıyla sarstı.

Gerçi vatanın neresinde olursa olsun yaşanan her acının tarifi aynıdır, değişmez ama yine de baba toprağım, ata vatanım Elazığ olduğu için ben bu konuda daha bir müteessir oldum.Depremde yıkılan binalar, çöken umutlar, kurtarma çalışmaları, enkaz altında kalan insanlar, bunların hepsi bizlerde büyük yaralar açtı.



Depremden hemen sonra tüm Türkiye’de hayat durdu ve kalplerimiz Elazığ için çarptı.

Türkiye büyük devlet olma gücünü göstererek depremin ilk dakikalarından itibaren deprem bölgesine tüm imkanları seferber ederek depremzede vatandaşların yanında oldu, onların hayatını idame ettirmeleri için gereken önlemleri almaya başladı.

Ama devletin yanında tüm milletimizin hiçbir ayrım yapmadan depremzedeler için yardım çabası da takdire ayrı bir değer. Tabii milletçe zor zamanlarda dayanışma duyguları yaşamak güzel ama keşke hiç böyle afetler olmasa, keşke böyle olaylara maruz kalmasak, keşke hiç kimsenin canı yanmasa, burnu kanamasa…

Bu vesile ile başta Elazığlılar olmak üzere, depremden etkilenen tüm bölge halkına geçmiş olsun diyorum, hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan gani gani rahmet diliyorum, yakınlarına sabır diliyorum.

Bir uyarım da yetkililere olacak.

Artık depremle yaşamasını öğrenmeliyiz.

Artık depremlerde can kayıpları olmamalı, yıkılan binalar olmamalı.

Bakın Japonya’da 7.6 deprem oluyor ama bakıyorsunuz ya bir kişi ölmüş ya da ölmemiş. Bir iki bina bile yıkılmıyor. Ufak tefek hasarlarla atlatıyorlar.

Artık ne önlem alacaksak biz de alalım, binaları mı yenileyeceğiz, kentsel dönüşüm mü yapacağız, güçlendirme projelerini mi hayata geçireceğiz, denetimleri mi yoğunlaştıracağız, hasarlı binaları tamamen tespit mi edeceğiz, yani ne yapacaksak yapalım ama artık depremlerde yıkılan binalar, enkaz altında kalanlar, yitirilen canlar kaderimiz olmasın.

Tekrar ulusumuzun başı sağ olsun.


DAİRE BAŞKANI YOKSA BELEDİYE BAŞKANI VAR


Geçen hafta köy mezarlarının içler acısı durumunu anlatmış ve örnek olarak da Karataş’a bağlı İsahacılı Köyü mezarlığını örnek vermiştim.

Aslında köy mezarlıklarıyla Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanlığı ilgileniyor ama Adana’daki Daire Başkanı Dr. Ahmet Adıgüzel, köylerden gelen talepleri “Paramız yok” diye geri çeviriyormuş. Bu nedenle mezarlıkların durumu da bir türlü düzelmiyor, insanlar cenazelerde, kabir ziyaretlerinde büyük sorunlar yaşıyor.

Bu yazım üzerine Adana Mezarlıklar Daire Başkanlığı’ndan yine bir ses çıkmadı ama bizim beklemediğimiz yerden bir duyarlılık örneği geldi. Karataş Belediyesi, Büyükşehir’in sorumluluğunda olmasına rağmen yazımız üzerine derhal ekiplerini İsahacılı Mezarlığı’na gönderdi ve önce çamur içindeki yollar islah edildi sonra da mezarlığın, kabirlerin bakımı yapıldı. Vatandaşların dini vecibelerini yapmaya uygun bir hale getirildi.

Karataş Belediye Başkanı Necip Topuz, kısıtlı imkanlarına rağmen sorunlar karşısında duyarlılığını göstererek halkın sorunlarına sahip çıkan bir yönetim anlayışı sergilediğini göstermiş oldu.

Kendisine teşekkür ediyoruz. Büyükşehir Mezarlıklar Daire Başkanı Ahmet Adıgüzel’e ise teessüf ediyoruz…

BAŞKAN YARDIMCISI RAKİP SOYUNMA ODASINA NİYE GİRDİ?


Geçenlerde oynanan Seyhan Belediyespor – Yüksel Gençlikspor amatör lig takımları karşılaşması öncesi, Seyhan Belediyesi’nin temel taşlarından, çalışkan ve deneyimli başkan yardımcılarından Ulaş Toros, soyunma odalarını karıştırmış olmalı.

Ben de anlatılanların yalancısıyım ama Ulaş Bey, kendi takımının yani Seyhan Belediyespor’un soyunma odası yerine rakip takımın soyunma odasına girmiş ve onlarla birlikte yakınlık görüntüsü vermiş.

Böyle bir şey olabilir mi?

Ulaş Toros


Düşünün Galatasaray-“Fenerbahçe, Adanaspor-Demirspor oynuyor ve takımın birinin önde geleni rakip takımının soyunma odasına giriyor, çıkıyor.

“Centilmenlik gereği başarı dilemiştir” diyenler de var,  “Kim bilir belki taktik de vermiştir!“ diyenler de var.

Bilemem artık!

Benim yıllardır tanıdığım, sevdiğim Ulaş Toros Bey, aklı başında, çalışkan ve Seyhan Belediyesi’nin yıllarca bel kemiği olmuş başarılı bir yöneticidir.

Niye böyle bir şey yapmış anlayamadım?

Biz yine de yargısız infaz yapmayalım ve “bir gerekçesi vardır” diyelim…

Ulaş Bey anlatırsa, biz de size anlatırız.

Ha, bu arada, bir şey ifade eder mi bilmem ama maç da 0-0 bitmiş!..

Yani rakip takım, Seyhan’a gol atamamış. Belki de “ters uğur” yapmıştır Ulaş Bey!...