Birkaç gün önce sosyal medyada Silivri Duruşmaları’ndan birinin videosu dikkatimi çekti ve izlemeye başladım. Yargıç, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a adresini soruyordu.

“6 Ocak 2012’den beri Silivri 5 No’lu cezaevinde kalıyorum…”

Cevap içimi yaktı. Ömrünü büyük bir sadakatla ülkesine adayan, yaz kış demeden dağlarda bayırlarda bebek katili teröristlerle mücadele eden bir komutana reva görülen iddia “Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak” mıydı? Komutan konuşmasını, “Bu iddialar geçersizdir, komiktir. Savunma yapmayacağım, savunmayı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hakaret sayarım” diyerek bitiriyor ve salonu terk ediyordu.

Değerli Okurlar; Komutan iki yılı aşkın süre cezaevinde kaldı. Peki soruyorum; yıllarca içerde yatan silahlı kuvvetler mensuplarına bu yapılanların hesabını kim verecek?

Bu ülkeye, hain FETÖ’ nün verdiği hasarın tanımını yapmak mümkün mü? Bu alçak FETÖ, kanser hücresi gibi tüm kılcal damarlarımıza kadar girdi ve ülkemde dokuz şiddetinde bir  depreme sebep oldu. Bu deprem sadece ülkeyi değil, aynı zamanda ülkeyi yönetenlerde de büyük şaşkınlık ve hayal kırıklığı yarattı. Nasıl ve neden oldu, bu durumlara nasıl gelindi? Sadece TSK değil, devletin tüm kamu kurumlarına nasıl yerleştiler?

Bu soruların bir bölümünün cevapları ortaya çıktı, ancak ülke içinde yuvalanmaları nasıl oldu sorusunun cevabı henüz aydınlanamadı!.. Çok uzun yıllardır kalkışmanın hazırlıklarının yapıldığı aşikar. Ama ilkokul mezunu bir imam böyle bir senaryoyu, tek başına arkasında çakma müttefik ABD’nin gizli örgütleri olmadan yazabilir mi, orası şüpheli. Amaç belli, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak!

Bütün bu olaylar yaşanırken, Parlamento, yönetim ve halk tüm gücü ile karşı durdu. Yöneticiler, “Allah affetsin aldatıldık” dediler. Ancak bu aldanma, ülkeye çok büyük zarar verdi, vermeye de devam ediyor. Bu örgüte yardım ve yataklık edenler bir bir ayıklanmaya devam ediliyor da, bu örgütün bu denli kılcallarımıza kadar girmesine destek verenler arasında siyasi ayak iddiasına bir türlü cevap verilemiyor? Bu FETÖ’nün rezillikleri içinde toplumun tüm katmanlarından insanlar var ama ilginç olan ise siyasi ayak yok!.. Tarihin şahitliğine gerek kalmadan kuşkusuz yakın bir gelecekte ortaya çıkacak !...

Bu alçak örgütle tek başına mücadele eden Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hakkını teslim edelim. Başından beri ödünsüz büyük bir mücadele verdi ve vermeye de devam ediyor. İddialar bitmiyor, FETÖ borsası oluştu deniliyor! Bunun da ne dereceye kadar araştırıldığı bilinmiyor. Borsası bile var diye AKP içinden söyleyenler de oldu. Şu anda hem kamuda, hem siyasette, kripto örgüt sempatizanlarının olduğu da tüm kamuoyunca dillendiriliyor.

Geçenlerde bu siyasi ayak konusu, bir arkadaş gurubunda da dile getirildi. Orada bulunanlardan biri, “Kardeşim, bu çakma imamla ilgili siyasilerin, övgü dolu sözlerini TV’den izlemedik mi, öyle övgü dolu sözler söylenirken gözyaşlarını tutamayanlar, “Bu hasret bitsin Fethullah Hoca Efendi gel artık” diyenler kimdi?”

Şimdi esasa yani Sayın M. İlker Başbuğ’un bir TV kanalındaki siyasi ayakla ilgili sözlerine gelelim. “2009 yılında hükümet tasarısının dışında gece yarısı getirilen ve 13 dakika içerisinde kabul edilen iki önergeden en çok istifade eden FETÖ olmuştur. Bu iki değişiklik yapılmamış olsaydı Kayseri ve Erzincan soruşturmaları ile 2009 yılında bile FETÖ'ye ciddi bir darbe indirilebilirdi.” Bu değişikliklerden birinde, askerler, yetkili sivil mahkemelerde yargılansın, deniliyordu.  Ve bundan o dönemin Genel Kurmay Başkanı olan Sayın Başbuğ’un kanundan ertesi gün haberi olmuştu.

Dahası bu son anda getirilen yasadan Meclis Adalet komisyonunun da bilgisi yokmuş. Peki, Sayın Başbuğ soruyor? Bundan kim veya kimlerin haberi vardı? Grup başkan vekilleri, bu önergeyi partinin en üst kademelerinin bilgisi olmadan verebilirler miydi? Bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu kimse söylemedi mi? Başbuğ devam ediyor ve bu getirilen kanunun hangi amaca hizmet edeceğini çok iyi biliyorlar, diyor. Bu önerge, alçak FETÖ tarafından TSK’yı yok etmek için hazırlanmıştır diye de ekliyor.

Sayın Başbuğ konuşmasını şöyle tamamlıyor. “Bu yargı operasyonunu kim yaptı ve talimatı kimden aldıysa ‘siyasi ayak’ odur” diyor. Ertesi gün kıyametler kopuyor. Sen misin bunu diyen. Bu parlamentoya hakarettir, tez elden savcılığa suç duyurusu yapın talimatı veriliyor. Gereği yapılıyor ve suç duyurusunda bulunuluyor.

Değerli Okurlar, yukarıda tüm yaşananları kısaca  anlatmaya çalıştım. Burada kime hakaret edilmiş, kim suçlanmış anlayan varsa beri gelsin.

Bu konu günlerdir TV ekranlarında tartışılıyor ve katılımcılar soruyor. Bu yasa, resmi gazeteye kimin imzası ile gitti? Sokak terminolojisi ile mal ortada kaldı, sahipsiz!.. O dönem Adalet Bakanı olan Sayın Ergin sessizliğini bozuyor. ”Önerge ile ilgili çalışma AKP, Hükümet ve Meclis Grubu’nun ortak iradesini yansıtır, bireysel inisiyatif ile yapılacak şeyler değildir” diyor.

Sayın Başbuğ, bir yurttaş olarak yaptığınız bu çıkış, ülkenin, bu alçak örgütle mücadelesine büyük bir katkı sağlayacağı gibi, sizin Kahraman Silahlı Kuvvetler’de yaptığınız tüm değerli hizmetlerinizi de taçlandıracaktır.

SON SÖZ: SEÇMEN NE ZAMAN “BENİM PARTİM” DEĞİL DE ”BENİM ÜLKEM” ANLAYIŞINI BENİMSERSE, O ZAMAN İŞLER KOLAYLAŞIR. İLBER ORTAYLI