Kahire’nin Tahrir Meydanı, tam üç kez on binlerce Mısırlının özgürlük ayaklanmasına sahne oldu.

İlki, diktatör Hüsnü Mübarek devrilirkendi.

İkincisi, İhvan’cı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin gitmesi içindi.

Üçüncüsü, Genelkurmay Başkanı Abdufettah Sisi’nin Mursi’ye karşı tankları sokakta yürüttüğünde...

Türkiye, darbeye ilkesel olarak tutum almakta haklıydı. Ne var ki iktidar Mısır’daki iç karışıklıkta taraf oldu. Mısır’da terörist ilan edilen Müslüman Kardeşler’in koruyucusuna dönüştü.

O andan sonra sanki Erdoğan, Mısır’da...

Sisi ise Türkiye’de muhalefetteydi.

‘KAHROLSUN DEMOKRASİ!’

Öldürülen Mursi taraftarları için 16 Ağustos 2013’te Fatih Camisi’nde gıyabi cenaze namazı kılındı.

Sözde darbe karşıtı gösteri düzenlendi.

“Kahrolsun demokrasi, kahrolsun Sisi, geliyor hilafetin sesi” diye slogan atıldı.

“Demokrasinin döktüğü kanın hesabı sorulacak” diye bağırıldı.

RABİA MİTİNGLERDE

Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa’da kürsüye çıktı. Dört parmağı havaya kaldırarak, ‘Rabia’ işareti yaptı.

Ardından Fenerbahçeli Emre Belözoğlu yineledi.

Sonra tekmil AK Parti...

Bu işaret, Sisi karşıtlarının eylem yaptığı Rabiatül Adeviyye Meydanı’nı ve Mursi’nin dördüncü cumhurbaşkanı oluşunu sembolize ediyordu.

GEZİ’Yİ SİSİ’YE BAĞLADILAR

Erdoğan, Mısır’daki darbeyi Gezi Parkı eylemine bağladı.

Bugün tutuklu olan FETÖ’cü emniyet müdürü Nazmi Ardıç ve firari savcı Muammer Akkaş, derhal soruşturma açtı.

Fezlekeye göre tiyatrocu Mehmet Ali Alabora ve ekibi 2012 yılında Kahire’ye gitmiş, gençlik örgütü OTPOR’un lideri İvan Maroçiv’le buluşmuştu. Maroviç’in tembihlemesi ile Alabora, isyan çıkarmak için dönüşte ‘Mi Minör’ adlı oyunu sahnelemişti.

İnanmadınız mı?

İnanın.

Çünkü iş adamı Osman Kavala’nın şu an yargılandığı Gezi Parkı Davası, bu suçlamayı içine alıyor.

FİRAVUN SİSİ

Erdoğan, Sisi için ilkin “Darbeci” dedi. Ardından “Firavun” diye suçladı.

Mısır, Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı’yı ‘istenmeyen kişi’ ilan etti. İlişkiler maslahatgüzar seviyesine indirildi.

KATAR BİLE KUTLARKEN...

Sisi, 2014 yılında düşük bir katılımla cumhurbaşkanı seçildi.

Obama kutladı.

Ölümünden sonra yas ilan ettiğimiz Suudi Kralı kutladı.

Uğruna İsrail ile köprüleri yıktığımız Filistin kutladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gönderdiği kuru tebrik mesajı Erdoğan’a çok geldi.

“Darbecileri tebrik edemeyiz” dedi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Sisi’yi hedef aldı.

“Darbeyi yapan kişi meşrulaştırılıyor” dedi.

Masada Sisi var diye yemeğe katılmadı.

Türkiye’ye gelen Papa’ya, Sisi’yi Vatikan’da ağırladığı için sitem etti.

“Darbeler dünyadan gereken cevabı almayarak teşvik ediliyor” diye konuştu.

Katar’ın bile barıştığı Sisi’ye elalemin Papa’sı neden küssündü?

AKDENİZ’DE ÜÇLÜ ZİRVE

Bu arada Doğu Akdeniz’de değerli doğalgaz, petrol ve hidrokarbon yatakları bulundu. Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar, Türkiye’nin sırtını döndüğü Mısır ile masaya oturup “enerji zengini bölgede deniz sınırının belirlenmesi” için iş birliğine gitti.

Mısır, Yunanistan ve Güney Kıbrıs, 2019’da Doğu Akdeniz’i aralarında pay ederken...

Erdoğan, Kahire’de toplanan Avrupa Birliği liderlerini eleştirdi. Dedi ki:

“Siz Sisi’nin davetine nasıl icabet ediyorsunuz. O bir katliam düzenleyicisi. Beni Sisi ile barıştırmak isteyenler var. Asla kabul etmiyorum.”

Hızını alamadı.

İstanbul’da yerel seçim mitinginde, “Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı?” diye sordu.

İstanbullular “İmamoğlu” dedi.

YAYCI UYARMIŞTI

Bu arada, ömrünü Mavi Vatan Davası’na adayan Amiral Cihat Yaycı, iktidarı üst üste uyardı. Yaycı, 2020’de yayınlanan, “Doğu Akdeniz’in Paylaşım Mücadelesi ve Türkiye” adlı kitabında, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Mısır arasında imzalanan, deniz yetki alanlarının belirlenmesine ilişkin anlaşmaya için “Ulusal hak ve menfaatlerimize zarar verebilecek en kötü senaryodur” diye yazdı.

Amiral Yaycı merkeze çekilerek, istifaya mecbur edildi!

Ve en kötü senaryo gerçekleşti.

SİYASAL İSLAM’IN RÜYASI

Suriye’deki 10 yıllık iç savaş ve Mısır’daki sekiz yıllık süreç gösterdi ki siyasal İslam, laik Türkiye’nin başta Araplar olmak üzere dünya ile kurduğu ilişkileri, ulusal çıkarlarımızı zarara uğratmak pahasına yerle bir etti.

Osmanlı’nın bir asır önce yönettiği topraklarda söz sahibi olmak adına Arap ülkelerinin iktidar kavgalarında taraf olundu.

Devirdiğimiz masalarda, hasımlarımız oturuyor şimdi.

Erdoğan, geçen hafta cuma namazı çıkışında “Mısır halkını Yunanistan’ın yanına yerleştirmek söz konusu değil. Olması gereken yerde görmek isteriz” dedi.

Siyasal İslamcılık, ülkenin kabusuna dönüşen sekiz yıllık rüyasından nihayet uyanıyor.

“Darbeci Sisi” her an “Dostum Sisi” ilan edilebilir.

Bir elle ‘Rabia’ yapıp diğeriyle Sisi’ye el uzatmak olmayacağına göre...

Rabia, saatli maarif takvim yapraklarında önerilen herhangi bir kız çocuğu isminden ibaret kalabilir.