Geçen günlerde Adana’nın büyük şırdancılarından Cemal Oğuz tarafından işletilen Şırdancı Bedo, pandemi saatlerine uymadığı gerekçesiyle kendisine ve müşterilere uyarıda bulunup cezai işlem yapan polislere tepki olarak, masa ve sandalyeleri sokağa atmasıyla gündeme gelmişti.

Şırdancı Bedo'nun masa ve sandalyeleri denetim yapan polislere tepki olarak dışarı atması ve bunun sosyal medyada paylaşılması Türkiye çapında büyük ses getirmişti.

Sosyal medyada yapılan ve çokça paylaşılan yayınlarda, binlerce kişi; pandemi nedeniyle zaten zor günler geçiren esnafın bir de polis tarafından itilip kakıldığı, haksızlığa uğradığı, isyan etme noktasına getirildiği biçimde yorumlar yaptı.

Acaba bu noktaya nasıl gelinmişti?

Daha da önemlisi olaylar aynen bu şekilde mi olmuştu?

Nasıl başlamıştı, polis gerçekten bu kadar müsamahasız mıydı, çünkü iddialara göre polisin şırdancıya yasakların başlama saati olan 19’u beş-on geçe geldiği yazılmış, söylenmişti.

Ben de bunun üzerine bir araştırma yaptım ve olayların nasıl, saat kaçta olduğunu ve nasıl geliştiğini anlamaya çalıştım.

Bunun için birçok kesimle görüştüm.

Bu kesimler arasında lokantacılar şırdancılar, belediye yetkilileri ve polisler de vardı elbette.

Bölgenin en üst düzey sorumlusu olan emniyet yetkilisiyle de konuşmam oldu bu arada.

Emniyet yetkilisi, şırdancının iddialarının gerçekleri yansıtmadığını belirtiyordu.



Polisin yaptığı tüm işlemlerin, uyarı saatlerinin hepsinin kayıt altında olduğunu kaydeden emniyet yetkilisi, şırdancıya polis tarafından yapılan uyarı ve müdahalenin iddia edildiği gibi 19.00 sıralarında değil tam da 21.45’te yapıldığını bildiriyordu.

Emniyet yetkilisi, bana aynen şunları söyledi:

"Biz pandemi nedeniyle esnafın nasıl aylardır zor şartlar altında olduklarını biliyoruz. Hem esnaf hem de vatandaşlar bunaldı. Ancak ortada ciddi bir halk sağlığı sorunu var. Ve bizler de bu konuda alınan kararları uygulamakla mükellefiz. Ancak bunu yaparken mümkün oldukça esnafımıza karşı nazik olmaya, tolerans göstermeye çalışıyoruz. Biz şırdancının önüne gittiğimizde saat 21.30’du. Yani saat 19.00’u bir geçe bile yasak başlamışken, bizim kontrol için gittiğimiz 21.30’da şırdancıda en az 50-60 civarında insan vardı ve masalarda kendilerine servis açılmıştı. Biz 21.30’da yavaş yavaş oralara yanaşmaya başladık ve yavaş hareket ettik ki, şırdancı ve insanlar önlemlerini alsın, orayı boşaltsınlar ve gitsinler. Ancak böyle bir durum olmayınca saat 21.45’te cezai işlem uygulamak için görevimizi yapmaya başladık. Vatandaşları yanıltmasınlar, polisin orada yasal işlem yaptığı saat sokağa çıkma yasağının bile başlamış olduğu bir saattir."

İşte yakından tanışmadığım halde, hakkında hep olumlu şeyler duyduğum, bölgeden sorumlu polis müdürünün açıklamaları böyle.

Biliyoruz ki, şırdancılar, kebapçılar, lokantacılar, dönerciler bu pandemi nedeniyle zor günler geçiriyorlar.

İşleri önemli ölçüde düştü.

Ancak bütün dünya olduğu gibi Türkiye’de virüsle mücadelede konusunda çok ciddi tedbirler alınıyor.

Evet hiç birimizi bu tedbirlerden mutlu değiliz ancak bunların alınması ve uygulanması da gerek.

Bu tedbirleri de elbette polis sağlayacak.



Ben şahsen Turgut Özal Bulvarı’nda oturuyorum ve bulvarda saat 19.00’u bir geçe tüm lokantaların, restoranların ve şırdancıların kapalı olduğunu görüyorum.

Yani kurallara uyuyorlar.

Burada da öyle olması gerekirdi.

Şehrin bir yerinde esnaf kurallara uysun, diğerinde olmasın, öyle şey olmaz.

Ondan sonra demezler mi, “Hayırdır bu yörenin polis müdürleri, emniyet yetkilileri neden böyle yapıyorlar?” diye…

Evet esnafımızın yanındayız ama görevini yapan polisimizin de yanında olmamız lazım.

Her iki kesim de bizim vatandaşımız ve bizim için saygıdeğerdir.

Olayı bir sosyal medya gündemi haline getirip, haksız yere polisimizi karalamak kimseye yarar sağlamaz.

Eğer herkes kafasına geldiği gibi hareket ederse salgının boyutları hangi seviyeye ulaşır?

Bundan hepimiz zarar görmez miyiz?

Zaten baktığımda Şırdancı Bedo da olaydan bir süre sonra sosyal medyadan fotoğraflarını paylaşımlarını kaldırmıştı.

Sanırım bir anlık öfkeyle böyle bir şey yapılmış ama ondan sonra aklı selim bir şekilde düşünülüp, sağduyunun sesi dinlenmiş olmalı.

Özetle; hükümet bu pandemi döneminde işleri bozulan esnafımız için gerekli tüm desteği vermeli. Fakat bu süre zarfında da herkes kurallara uymalı. Bir lokantada yasak saatini birkaç saat geçtiği halde tıka basa doldurup servis yapmak, insanların dip dibe oturmaları salgının boyutlarını nereye götürür?

Lütfen pandemiyle mücadelede belli bir başarılı noktasına gelmiş olan Adana'mızda, rengimizin kızarmasına ve daha büyük kapanma tedbirlerine yol açacak davranışlardan uzak duralım.

Çünkü bu hepimizin hayrına!...