Saadet Partisi İstişare Kurul Başkanı Sayın Oğuzhan Asiltürk, son dönemlerde Rahmetli Erbakan’dan sonra yerine gelen Saadet Partisi yöneticilerinin sadece iktidarı tenkit etmekle yetinip partiyi destekleyen gençlerin inançlarını savunmadıkları için partiye oy kaybettirdiklerini savunarak kongre çağrısı yaptı! Şimdi diyeceksiniz ki bunun neresi garip?

Sayın Asiltürk’ü ne görmüşlüğüm vardır ne de konuşmuşluğum. Sadece Malatyalı yani hemşerim olduğu için ismen bilirim. Genç yaşlarında Rahmetli Erbakan’ın yanında siyasete başlamış ve şu anda da gördüğünüz gibi halen bilfiil siyasetin içinde. Sanırım üç dönem Malatya Milletvekilliği yaptı. Denilir ki milletvekilliği döneminde de Malatya’ya pek uğramazmış. Denileni söylüyorum.

Sayın Asiltürk’ün bu çıkışı eğer AKP’nin giderek güç kaybettiğini gören Sayın Erdoğan’ın kendisini ziyaretinden sonra olmasaydı belki parti için iyi niyetli bulunabilirdi. Zaten bu görüşmeden sonra Saadet Partisi içinde de bir huzursuzluk başladı. Çünkü amaç, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanan, donanımlı ve her kesim tarafından sevilen Sayın Karamollaoğlu’nu genel başkanlıktan uzaklaştırmaktı.

İşin garibi Sayın Temel Karamollaoğlu başkanlığındaki Saadet Partisi, son senelerde büyük beğeni topluyor ve Millet İttifakı içinde demokrasi ve özgürlükler adına gerçek anlamda siyaset yapıyor.

Değerli Okurlar, siyaset hastalığının da acilen bir aşıya ihtiyacı var. Gördüğünüz gibi bir bulaşan bir daha kurtulamıyor. İleri yaş ya da bozulan sağlık buna mani değil. Hep merak etmişimdir bu sadece bizim ülkemizde mi geçerli yoksa tüm dünya da böyle mi diye. Ama bizim ülkede bu oran sanki daha fazla.

Bir dönem milletvekilliği yapan ikinci dönem için de kendini paralıyor. Tekrar vekil seçildiği takdirde zaten milletvekilliği artık esas mesleği oluyor, seçilemez ise kendi memleketine dönmeyip Ankara’ya yerleşiyor ve orada kendi işini yapıyor.

Bu meslek hali parti genel başkanlığında da var. Parti Genel Başkanlığı hele, asla vazgeçilemez bir mevki. Bir ömür oturulmak istenen koltuk da diyebiliriz. Uygar ülkelere dönüp bakıyoruz, ortada bir başarısızlık, yetersizlik varsa anında istifa ediliyor. Hele hele son dönemlerde videolarla ortaya dökülen iddialar göz önüne alındığında, kimsenin aldırdığı yok gibi gözüküyor.

Bana kalırsa Oğuzhan Asiltürk, Sayın Erdoğan’la görüşmesinden sonraki bu değişiminin nedenini topluma açıklasa çok iyi olacak. Acaba Sayın Karamollaoğlu’ndan rahatsız olma sebebiniz size itaat etmemesi mi? Millet ittifakı ile beraber olması mı? Ya da sizin artık “milli görüş gömleğini’’ çıkartıp Sayın Erdoğan’ın yanında yani Cumhur ittifakında yer almak istemeniz mi?

Sayın Asiltürk, üzülerek belirtmeliyim ki sizin aktif siyaset yaptığınız dönemden bu güne köprülerin altından çok sular aktı, toplumda ve dünyada her şey hızla değişiyor. Sosyal medyayı çok iyi kullanan, dünyayı takip eden  ve gelecek seçimde de yaklaşık 6 milyon oy kullanacak bir ”Z kuşağı” var karşınızda.

Hadi bunları hallettiniz, zamana ayak uydurdunuz diyelim, şu an da ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve sosyal sıkıntılar esnasında sırf millet ittifakı içinde demokrasi, hukuk ve yönetim yetersizliğine karşı duran Sayın Karamollaoğlu’na karşı takındığınız bu tutumun, parti içinde iyi karşılanacağını mı sanıyorsunuz? Unutmayınız ki tüm yaşamını siyaset içinde geçirip belli yaşlara gelmiş birinin bu davranışı, toplumda asla karşılık bulmaz.

Akil bir parti büyüğü olarak kenara çekilip ülkenin birlik ve beraberliğinin önemini, demokrasi ve hukukun insan hayatı için su içmek kadar hayati olduğunu genç kuşaklara anlatmanız daha uygun olmaz mı? Ama illa kongre diye inat ediyorsanız o zaman bu işin sonunda kimler kimleri nereye gönderecek birlikte göreceğiz. Bir Malatyalı olarak kentimize çok uğramasanız da şu çok güzel sözü hatırlarsınız diye düşünüyorum.

”Ağır ol ki Batman gelesin”

Sayın Asiltürk kongreyle, yeni yönetimle uğraşacağınıza, Sayın Erdoğan ziyaretinize geldiğinde, kendisine keşke şu soruları sorsaydınız desem fazla mı saflık etmiş olurum?

-Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi durumdan memnun musunuz?
-“Komşusu açken yatan bizden değildir” diyen bir Peygamberin ümmeti değil miyiz?
-Hukukun içinde bulunduğu acı durumdan memnun musunuz?
-İnsanların yoksulluk ve açlıkla mücadelesine ne diyorsunuz?
-Geçmişte milli görüş gömleğini çıkartıp bizi yarı yolda bırakıp giden siz, şimdi yeniden milli görüş gömleğini mi giyeceksiniz yoksa partiden ayrılırken giydiğiniz gömleği bize mi giydireceksiniz??

Sayın Karamollaoğlu, kişiliğiniz, siyasi duruşunuz, demokrasi ve hukuka olan bağlılığınızla, inançlı örnek bir siyasetçisiniz. Asla dini, bir siyaset aracı olarak kullanmadınız. Size siyasi yaşamınızda sağlık ve başarılar diliyorum.

Değerli Okurlar, yaşam gerçekten çok ilginç. Kimin aklına gelirdi benim Saadet Partisi için yazı yazacağım. Kaderde varmış demek ki “HAMDOLSUN”

SON SÖZ: “DÜŞÜNME İTAAT ET” diyenlere değil, “DÜŞÜN SOR SORGULA” diyenlere kulak ver. ALİ ŞERİATİ