Dünya çığırından çıktı. Ekonomiydi, salgındı derken demokrasinin beşiğini de sallanırken görmüş olduk. Çünkü dostum Trump sosyal medyadan, seçimi ben kazandım, seçimi yenileyin ya da oyları yeniden sayalım diye kışkırtıcı paylaşımlarıyla taraftarlarını kışkırttı ve kongre basıldı, insanlar öldü. Halbuki atı alan Üsküdar’ı geçmişti.

O yüzden sizler bakmayın bu sahte  demokrasi havarilerine ancak menfaatleri gereği demokrattır onlar. Gittikleri her yere demokrasi ve özgürlük götürüyoruz ayağına çoluk çocuk demeden öldürüp kan ve gözyaşına boğan, devamlı sömüren emperyalistlerden başka bir şey değiller. Onlar için bir litre petrol, insan kanından daha değerlidir.

Üzerinde güneş batmayan İngiltere, Fransa tarih boyunca hep mazlum toplumları sömürmediler mi? Arap Baharı yalanıyla tümü birden, Libya ve Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmediler mi? Bizi, Ortadoğu bataklığına kim soktu? Irak, Suriye daha önce Vietnam, Afganistan ve Pakistan’ı getirdikleri durumları hatırlayın.

Yıllarca NATO deyip deyip üye ülkeler arasındaki en kalabalık orduyu bize dayatmadılar mı? Peki bugün bu Nato Yunanistan’la aramızdaki problemler de kimden yana tavır koyuyor? Doğu Akdeniz’deki  hakkımız olan alanlardan batı hep birlikte bizi çıkarmak istemiyor mu?

Uyan artık Türkiye!...

Aklımızı tez elden kullanıp, bu emperyalistlerden kendimizi koruyabilmemiz için tek çare her açıdan güçlü olmaktır.

Vakit daralıyor, bu coğrafyada, hiç vakit kaybetmeden tüm komşularımızla ilişkilerimizi iyi duruma getirmeliyiz.

Yönetenler, bilmiyorum ama hiç geriye dönük özeleştiri yapıyor musunuz? Hani Sayın Cumhurbaşkanı hep “nereden nereye” diyor ya, ondan sordum. O zaman bu durumlara nasıl geldik, nerede hata yaptık, biliyorsunuzdur.

Ülkeyi 18 yıldır kim yönetiyor? Bu soruların hepsinin cevabı ortada. Özellikle de son on yılda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasi durum, yönetiminizin, açık ve net fotoğrafıdır.

Ülkemi yönetenler; Amerika’da yönetim değişti. Biden, 20 Ocak’ta göreve başlayacak. Üç dört ay boyunca Amerika kendi içindeki sorunlarla uğraşacak ardından Ortadoğu’ya yönelecek. Bu kısa süreçte hiç zaman  kaybetmeden bulunduğumuz coğrafyadaki komşu ülkelerle ilişkilerimizi düzelterek, Biden’ın elindeki kozları zayıflatmamız gerek.

Unutmayın, uluslararası ilişkiler, kişisel ilişkilere değil, devletlerarası ilişkilere bağlıdır.

- Suriye ile yarından tezi yok ilişkilerimizi düzeltmeliyiz. Suriye bizim için çok önemli. İlişkiler düzelince Rusya ve İran’la birlikte Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunarak, Fırat’ın doğusundaki ABD destekli PYD ve PKK’nın özerk devlet kurmasını engelleriz. Yaptığımız askeri harekatın amacı da sınır güvenliğimiz için değil miydi? İşte onu sağlamış olacağız. Yine yaklaşık 5 milyon mültecinin  ülkelerine dönmeleri ile ülkem de derin bir nefes alacaktır.

- Mısır, İsrail ve Ürdün ile ilişkilerimizi hemen düzelterek Akdeniz’deki gücümüzü arttırmış olacağız.

Yani, ben Esat’ı sevmiyorum, o katil, onunla bir araya gelmem gibi bir söylemler artık çok gerilerde kaldı. Müslüman kardeşler ve İhvan sevdası bize zarardan başka bir şey getirmedi, hiçbir zamanda fayda getirmeyecek.

Tüm bunları başarabilmek için güçlü bir Türkiye fotoğrafı vermeliyiz.

Siyasilerin her gün karşılıklı, birbirlerine hakaret yağdırmasından da halk artık sıkıldı. 18 yıldır, milletim deyip deyip sadece kendi yandaşlarınıza dönük davranışlarda bulunamazsınız. Bu şekilde konuşmaya, hakaretlere devam edilirse iyice ayrışırız. Hep diyorsunuz ya “dış güçler” işte o zaman  onlar tepemize binerler.

Gün, siyaset günü olmaktan çıktı ”VAROLMA” savaşını vereceğiz hep birlikte. Öyle ise hep birlikte bir güç olduğumuzu tüm dünyaya göstermeliyiz. Ancak o zaman tüm sıkıntılardan kurtuluruz. Sayın Erdoğan, vakit çok daralıyor, önümüzde çok zaman yok.

Tüm siyasi parti liderlerini davet edip ülke sorunlarını ve bu sorunları tartışıp nasıl düzlüğe çıkabileceğimizin çözümlerini bulmalıyız. Yok ben Bay Kemal’i sevmiyorum, Akşener’e yuvaya dön birlikte olalım dedim kabul etmedi gibi yapay nedenlerin arkasına sığınmayalım. Unutmayalım ki, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan günümüze bu denli iç ve dış darboğaz yaşamadı. Birlikte, beraber el ele kol kola girip kardeşliğimizi perçinlemeliyiz.

Türbanlı hanımefendiyi AKP etkinliğinde gördüğünüzde “türbanlı bacımız”,  CHP etkinliğinde gördüğünüzde ise “vitrin mankeni” derseniz “bir olacağız, birlikte olacağız, diri olacağız” sözünüz de havada kalır.

SON SÖZ: HAYATTA DAİMA GERÇEKLERİ SAVUN! TAKDiR EDEN OLMASA BİLE VİCDANINA HESAP VERMEKTEN KURTULURSUN. CHE GUEVARA