25 Şubat 1960: (Mehmet Barlas’ın babası) CHP’li Cemil Sait Barlas, 10 ay hapse mahkum oldu.

26 Şubat 1960: Demokrat Parti iktidarı, İsmet İnönü’nün diğer birkaç milletvekili ile birlikte siyasi faaliyetleri nedeniyle dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi.

2 Nisan 1960: Partisinin il kongresine gitmekte olan CHP Genel Başkanı İsmet İnönü”nün bulunduğu tren, Kayseri’ye 32 km kala valinin emriyle askerî birlikler tarafından önü kesilerek durduruldu. Saatlerce süren bir sinir mücadelesini kazanan İnönü, Kayseri’de büyük bir kalabalık tarafından karşılandı.

7 Nisan 1960: Demokrat Parti (DP) Grubu yayımladığı bildiri ile CHP’yi “silahlı ve tertipli ayaklanmalar hazırlamakla” bir kısım basını da bunu yalan ve çarpıtılmış haberlerle desteklemekle suçladı ve üç ayda işini bitirecek bir Tahkikat Komisyonu’nun kurulması yönünde kararın alındığını bildirdi.

18 Nisan 1960: DP Bursa Milletvekili Mazlum Kayalar ve Denizli Milletvekili Baha Akşit’in, “CHP’nin yıkıcı, gayri meşru ve kanun dışı faaliyetlerinin memleket sathında cereyan tarzı ve bunların mahiyetlerinin nelerden ibaret olduğunu tahkik, tespit eylemek üzere Meclis tahkikatı açılmasını isteyen önergeleri” kabul edildi.

27 Nisan 1960: Meclis bünyesinde kurulan 15 üyeli Tahkikat Komisyonu’nun kararıyla,12 CHP milletvekili 3-6 İnönü ise 12 oturum Meclis’ten çıkarılma cezası aldı.

28 Nisan 1960: TBMM görüşmelerini haber yapmaya kalkışan tüm gazeteler toplatıldı.

61 yıl önce de CHP ve muhalif medya hedefteydi bugün yine hedef!

İki yerde adı geçen lider!


31 Aralık 2021’de bu köşede yazdım: “Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) iddianamesi gönderildiği İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 10’nu tutuklu 23 şüpheli 18 Şubat tarihinde hâkim karşısına çıkacak. 335 sayfalık iddianameyi okudum... 2008’de kurulan dernek! DİAYDER iddianamesinin 38 ayrı yerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), dört yerinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, iki yerinde de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçiyor. Hedef belli...”

Önceki gün Hürriyet’in “Millet İttifakı” uzmanı yazarı Abdulkadir Selvi iddianamenin kabul edilmesinden 12 gün sonra yeni bir bilgiye erişmiş gibi “DİAYDER iddianamesinden Kılıçdaroğlu çıktı” başlığıyla şunları kaleme aldı: “Kılıçdaroğlu’nun başta DİAYDER olmak üzere terör örgütleriyle irtibat ve iltisaklı olduğu iddia edilen kişilerin İBB’de işe alındığı iddialarını incelemek üzere İçişleri Bakanlığı tarafından müfettiş görevlendirilmesine sert tepki göstermesinin nedeni anlaşıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edilen DİAYDER iddianamesinden Kılıçdaroğlu çıktı. Tabii bu bir iddianame. Gerçekler, yargılama sonucunda ortaya çıkacak...”

İddianamenin 165 ve 173’üncü sayfalarında adı geçen Kılıçdaroğlu’yla ilgili bir şüphelinin (E.K) başka bir kişiye telefonda aktardığı “Şişli’de yapılan toplantıyla ilgili bölüm var! O kadar... O toplantının neden yapıldığı, ne kararlar alındığına dair bir ayrıntı yok. Savcılık tarafından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na da sorulmamış! Ancak... Bugün medya ve iktidar, CHP liderinden o toplantıyı anlatmasını istiyor... İddianamede yer alan Tape yani telefon görüşmesinden ve iki yerde adı geçen Kılıçdaroğlu’yla ilgili ciddi bir algı savaşı yürütülüyor. Yani... Önce hedefe İmamoğlu konuldu şimdi de lideri!

İki ay öncesine dönelim...

Mehmet Barlas’ın hayali!


Tarih 9 Kasım 2021... Sabah Gazetesi başyazarı Mehmet Barlas, “Muhalefetin meşruiyet sorunu” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve şu cümleleri kurdu: “... Aynı durum Cumhuriyet Halk Partisi ve Kemal Kılıçdaroğlu için de söz konusu değil mi? Sürekli yalan söyleyen, kendi ülkesini yabancı ülkelere jurnalleyen, ülkenin geleceği hakkında olumlu hiçbir görüşü olmayan bir siyasetçi ne kadar meşruiyet taşır? Yani bir bakarsınız, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönettiği Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış ve seçime girmesi yasaklanmış olabilir.”

Barlas’ın hayali gerçekleşecek mi bilinmez ama... Ekrem İmamoğlu üzerinden İBB, Kılıçdaroğlu üzerinden CHP hedefte... Bir telefon kaydından söz ediyoruz ve yüzlerce kelimeyi birleştirip makale yazıyoruz bu yüzden! (Notumu ekleyeyim: Terör örgütü PKK/YPG, FETÖ vs... Kimler bu yapıyla hareket etmişse ya da organik bir bağ içindeyse hukuk içinde yargılanmalı.)