Geçtiğimiz hafta Adana’dan Türkiye’ye taşınan bir tartışma izledik.
Adana Metrosunun 2. Etap Projesi Cumhurbaşkanlığı tarafından 2022 Yatırım Programına alınmadı.

Adana olarak veto yedik anlayacağınız!
Cumhurbaşkanı, Adana'nın CHP’li Belediyenin projesine “hayır” dedi.
Malum son seçimlerde de Adanalı da, iktidarın adayına “hayır” demişti.
Bir "Madem öyle, işte böyle" durumunu hatırlatan bir süreç...
Siyasi niteliği tartışmaya açık olmayacak biçimde belli olan bu karar üzerine Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar herhangi bir açıklama yapmamasına rağmen basın, bu konuyu Adana ve Türkiye gündemine taşıdı.

Sözcü Gazetesi olarak biz de bu konuyu yazdık.
Hatta ben, o güne kadar herhangi bir açıklaması bulunmayan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ı aradım ve konuyla ilgili düşüncelerini sordum.
Zeydan Karalar, benim sorularıma ihtiyatlı yanıtlar verdi.
Bir tartışma ortamına girmek istemediği çok açıktı.

Ama kendisi girmek istemese de bir tartışma ortamı yaratılacak ve şaşılacak kadar tedbirli, kontrollü, itidalli davranmasına rağmen kendini bir tartışma yumağının ortasında kaçınılmaz biçimde buluverecekti.

Zira her ne kadar çocukluğundaki yazlık sinemalarda izlediği sosyal içerikli Yılmaz Güney filmlerinde az konuşarak çok şey anlatan karakterlere öykünen bir duruş sergiliyor gibi görünerek tartışmadan uzak kalmaya çalışsa da onun adına kavgaya girişilmişti bile.
Çünkü belediye. metronun 2. etabının onaylanmadığını hiçbir yorum yapmadan açıklar açıklamaz, AKP cephesinden salvo atışlar başlamıştı.

AKP’nin en ağır toplarıydı bu kez bombardımanı yapanlar.
Önce AKP ‘nin Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adana Milletvekili Jülide Sarıeroğlu, çok sert bir açıklama ile Zeydan Karalar’ı basiretsizlik, çirkin iftirada bulunmak, yalancılık gibi ağır suçlamalarla itham etti.

Doğrusu ben bile Jülide Hanım’dan bu konuda bu kadar sert bir açıklama beklemiyordum.
Çünkü sonuçta Zeydan Karalar’ın bu işle ilgili olarak Cumhurbaşkanlığını ya da iktidarı eleştiren bir tek açıklaması bile olmamıştı.

Arkasından AKP’nin Belediye Meclisi Grup Başkanı Ozan Gülaçtı, yanına partisinin Yüreğir Belediye Başkanı Mehmet Fatih Kocaispir’i de oturtarak Zeydan Karalar’a verdi veriştirdi.
Hem mağdur hem de dayak atılmaya çalışılan durumdaki Zeydan Karalar da yalnız değildi elbette. Adana Milletvekilleri Burhanettin Bulut, Müzeyyen Şevkin ve Ayhan Barut, bir diğer milletvekili Orhan Sümer gibi sessiz kalmayıp derhal Zeydan Karalar’a destek açıklamalarına girişti.

Bu üç milletvekilinin de neredeyse eş zamanlı destek açıklamaları AKP’nin sağlı sollu vuruşlarıyla abandone etmek istediği Zeydan Karalar’ın dik durmasına katkıda bulundu diyebiliriz.

CHP’li vekiller bu davranışlarıyla “Zeydan Karalar yalnız değildir” mesajı verdi. Derhal Belediye Başkanlarının yanında yer alarak, örgütsel anlamda da morallerin bozulmasına izin vermediler ki, bu aşağıda değineceğimiz CHP il yönetiminin tepkisizliğini örten bir refleks de olmuştu.

Mehmet Çelebi


…Aradan iki gün geçmiş, Gaziantep-Adana Karayolu kardan kapanmış, Sezen Aksu’nun Adem Baba ile ilgili sözlerine Cumhurbaşkanı Cami’den “dil kopartmalı” yanıt vermiş, gazeteci Sedef Kabaş gözaltına alınmışken, yani konu neredeyse gündemden düşmüşken, Adana’da CHP İl Başkanlığı ve bir başkanı olduğunu hatırlatan açıklama, bu makamı temsil eden Mehmet Çelebi’den geldi.

Çelebi’nin açıklamalarındaki doyuruculuk konusunda elbette ki olumsuz bir söz söylenemez fakat “Geç gelen adalet, adalet değildir” sözündeki gibi bir siyasetçinin olaylar karşısındaki reflekslerinin önemi de inkar edilemez.

Sayın Çelebi, keşke bu tartışmalar tüm hızıyla sürerken ortalarda olsaydı…
Keşke AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Belediye Meclisi Grup Başkanı açıklama yaptığında, tıpkı onların yaptığı gibi bir yanına Çukurova bir yanına da Seyhan Belediye Başkanını alabilip "Büyükşehir Belediye Başkanımızın yanındayız. Aslında Adanalı tümden cezalandırılıyor. Bu partizanlıktır vb." diyebilen açıklama yapsaydı.
Bu konudaki tavır, herkesten öncelikle CHP İl Başkanı’na düşerdi...