Hava kirliliği, ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından birisi.

Özellikle büyük şehirlerimizde, ciddi sağlık sorunlarına yol açacak kadar hava kirliliğine maruz kalıyoruz.

Bilim adamları, kirli havanın başta astım, koah, bronşit hastaları olmak üzere çok sayıda kronik hastalık üzerinde, hastalığı artırıcı hatta öldürücü etkisinden söz ediyorlar.

Bilindiği gibi kirli hava; yukarıda saydığım hastalıkların yanı sıra öncelikle bebek ve yaşlılar üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor.

Hatta günümüzde pandemi ile birlikte maske kullanımının artması, maske ile zaten nefes almanın güçleşmesi ve insanların nefes almak için aşırı efor sarfetmeleri nedeniyle solunan havanın kalitesinin yani temizliğinin daha da ön plana çıktığını biliyor, görüyor ve yaşıyoruz.

Son yıllarda doğal gaz kullanımın artması hava kirliliğinin üzerine olumlu sonuçlar yaratsa da maalesef kirlilik azaltıcı yöntemler konusunda yetkililerinin yeterli duyarlılıkta davranmadıklarını görüyoruz.

Bunlardan bir tanesine de ben tanık oldum.

Sabah işe gelirken önümdeki bir ticari araçtan çıkan egzoz gazı ortalığı toz dumana buluyordu.

Sadece bu araçtan çıkan siyah duman çevrede görebildiğim yüzlerce araçtan çıkan dumandan çok daha fazlaydı.

Öyle ki araç benden çok uzaklara gittiğinde, hatta görünmez olduğunda bile yerini belli edecek kadar yoğun bir dumanı göz yüzüne salmaya devam ediyordu.



Şimdi sormak istiyorum:

Bilim adamları, uzmanlar hava kirliliğinin sakıncaları hakkında bu kadar açıklamalar yaparken, hava kirliliğiyle mücadele etmek için devletimiz her yıl trilyonlarca paralar harcarken, bu işten sorumlu olan insanlar neden görevlerini yapıp bu ve buna benzer yoğun kirlilik saçan araçlarla işliği gerekeni yapmazlar ki.

Bu araç, diğer bütün araçlar gibi ticari olduğundan her yıl denetimden geçmek zorunda.

Yani her yıl muayeneye giriyor ve burada egzoz gazı ölçümünü yaptırıyor.

Bir araç bir anda bu kadar yoğun duman salacak kadar arızalanmaz, mutlaka daha önce böyle arızalar vereceğini belli eder; bu eksikleri muayene ve egzoz gazı ölçümü sırasında anlaşılmıyor mu?

Hadi diyelim anlaşılmadı, arızalar sonradan çıktı, peki her gün yollarımızda yüzlerce trafik polisi görev yapmaktalar.

İşlek caddelerimizin, kavşaklarımızın çoğunda trafik polislerimiz var.

Bir eczaneden ilaç almaya, bin bankamatikten beş dakika bir vatandaşımız para çekmeye indiğinde hemen gelip ceza uyguluyorlar, ya da uyarıyorlar da neden böyle bir kuralsızlığa müsaade ediyorlar.

Bu araç eminim ben görene kadar birçok trafik polisinin önünden geçti ve benden sonra da birçok trafik polisinin önünden geçecektir.

Elbette sadece bu araç değil.

Bu araç bir örnek teşkil ediyor. Bunun gibi yüzlerce araç şehir trafiğinde siyah dumanlar saçarak havamızı kirletiyor, hatta bazan göz gözü görmez hale getiriyorlar ama şimdiye kadar ben hiçbir trafik polisinin durdurup da böyle bir nedenden dolayı ceza yazdığına tanık olmadım.

Oysa kırmızı ışıkta geçmek, hızlı gitmek, yasak yere park etmek nasıl bir cezai müeyyide gerektiren bir unsursa bu da öyle değil mi?

Nedense trafik ekiplerinin bu konuda yeterli uyarılarda bulunmadıklarını ve bu yönde çalışma yapmadıklarına tanık oluyorum.

Özellikle de şehir içi yolcu taşımacılığı yapan otobüslerde bu sorunu daha çok görüyoruz.

Bir taraftan otomobil sektörü havayı daha az kirletecek, yeni nesil motorlar üretimi için büyük yatırımlar yaparken, bu tür araçların fiyatları trilyonlarla ölçülürken, hala 40 yıl önceki gibi araçların havayı böyle kirletmelerine nasıl müsaade edilir anlamıyorum.

Buradan Adana Emniyet Müdürü ve Trafik Müdürlüğü yetkililerine çağrıda bulunmak istiyorum.

Adanamız, havanın kirli olduğu illerden birisidir.

Lütfen, bu tür havayı kirleten araçlara karşı daha hassas olunuz.

Nasıl ki ekipler, diğer konularda çalışmalar, denetimler yapıyorsa bu konuda da titizlik göstererek havayı kirleten bu araçların keyfiliğine bir son vermelidir.

Vatandaş olarak beklentimiz budur!...