Rusya’nın Ukrayna’ya karşı giriştiği işgal operasyonu artık giderek iki ülke arasındaki krizden çıkarak bir dünya krizi haline dönüşüyor.

Zaten günümüzde artık bir perde bir savaş patladı mı bunun dünyanın öteki ülkelerini etkilememesi imkansız.

Hele söz konusu olan Rusya ve Ukrayna gibi dünyadaki büyük miktarda enerji ve hububat stoklarına sahip ülkeler ise…

Tarım ülkesi olmamıza ve geçmişte dünyanın kendi kendine yeter 7 ülkesinden birisi olmamıza rağmen, ithalata dayalı, kendi çiftçimizi önemsemeyen politikalar nedeniyle Türkiye’de tarım çok geriledi.

Artık geçmişte bolca ürettiğimiz temel gıda maddelerini üretemez olduk.

Buğday bunlardan birisi idi.

Şunun şurasında 20-30 yıl öncesine kadar dışarıdan hemen hemen hiçbir temel gıda maddesi aldığımızı hatırlamam.

Pirinç, buğday, mercimek, fasulye, nohut, ayçiçeği gibi bir evin mutfağın olmazsa olmaz ürünlerinin hepsini kendi ülkemizde yetiştirir ve kolayca sahip olurduk.

Yoksul evlerinde bile iki günde bir fasulye, nohut, mercimek kaynardı. Pirinç pilavı sofraların baş yemeğiydi.

Şimdi öyle mi?

Adeta zengin yemeği oldular.

Pahalılık aldı başını gitti.

Ortadirek diye bir sınıf kalmadı.

Artık insanlar ya zengin ya da fakir diye ayrılıyor.

Ortası yok.

Zaten gün gün gelen zamlar tüm kesimleri iyice zorluyor.

Hele elektriğe, benzine, doğalgaza, motorine, otogaza, mutfak tüpüne  yapılan zamlar insanları çileden çıkartıyorlar.

Pek çok kişi artık arabası olmasına rağmen binemiyor evine işine metroyla otobüsle, yürüyerek gidip geliyor.

Tabi bir de işi gereği mutlaka araç kullanmak zorunda olan insanlar var.

Pazarlamacı, yapı inşaat işleriyle uğraşanlar, nakliyeciler, her türlü gıda ve ticari malzemelerin toptancılığını yapanlar, evleri işyerlerine çok uzak ya da ters olanlar, pandemi nedeniyle toplu taşım araçlarını kullanmak istemeyenler… Bu gibi vatandaşlar ebetteki araçlarını kullanmaya devam ediyor…

Ama nasıl?...

Her gün isyan ederek…

Benzinin, mazotun 18 liraya dayandığı şu günlerde nasıl isyan etmesinler?

Biliyorsunuz, akaryakıta zam geldiği mi, iğneden ipliğe her şeye yansıyor.

Hükümet bir taraftan marketlere indirim yapın çağrısında bulunuyor, diğer yandan her gün akaryakıta zam açıklıyor.

Böyle bir düzende indirim olabilir mi? Olmaz elbette, olursa da göstermelik olur.

Enflasyon oranları TÜİK’in açıklamasına göre yüzde 54, bağımsız kuruluşlara göre ise yüzde 124…

TÜİK’i baz alsak bile bu cebinizdeki 100 liranın eriyip 50 liraya düşmesi demek…

İşte böyle günlerden geçiyoruz.

Piyasaların biraz düzelip, fiyatların, akaryakıtın aşağılara düşmesine dair umutlarımız vardı, Rusya, Ukrayna’ya saldırıp o umutlarımızı da yok etti.

Bir an önce savaşın ve zam yağmurunun durmasını dilemekten başka ne yazık ki şu an elimizden bir şey gelmiyor.

Türkiye olarak, dünya olarak, insanlık olarak çok zor ve kritik günlerden geçiyoruz…

Sonumuz hayrolsun…