Ülke, şu an da ekonominin dibe vuruşuyla kavruluyor, bu bir gerçek. Ekonomik krizler bir şekilde hallolur hatta doğru hamlelerle birkaç yıl içinde aşılabilir. Ama bir konu var ki, o tükenirse, ülke geleceği tükenecektir…

Bugün tükenen, ülkenin can damarı EĞİTİM... Bu tükeniş hiçbir şeye benzemez. Bu süreç böyle devam ederse, en az beş kuşak gencimizin geleceğinin yok olması kaçınılmaz. Zaten donanımlı binlerce gencimiz kaçarcasına yurtdışına gidiyorken ülkenin içi, doğu ve güneyden ne kadar yeteneksiz ne idüğü belli olmayan sığınmacılar ile doluyor.

Peki yönetenler ne diyor? “Gelenler din kardeşlerimiz. ”Gelen din kardeşlerimizin sayısı 10 milyona dayanmış. Onların burada sadece doğan bebekleri değil anne babaları da Türk vatandaşı oluyor. Profesör Ümit Özdağ feryat ediyor, ‘Sayıları 900 binlere ulaştı. Gelecek Türkiye’si için inanılmaz problemlere neden olacaklar’ diyor ama gelin görün ki ülkeyi yönetenlerden tık yok. Sayıları on milyona yaklaşmış. Çocuklar, aileden Arapça, orta eğitimde de İHL’de Türkçe öğrenirler ve gelecek Türkiyesi’ne katkı verirler!.. Nasıl olsa SADAT İslam Anayasası’nı hazırlayıp, dilimiz de Arapça olacak dediğine göre bu doğan bebekler çok avantajlı olur.

Orta eğitimde nasıl bu duruma geldiğimizin tek nedeni, AKP’nin dini eğitim ağırlığı konusudaki politikasıdır. AKP iktidarı ilk yıllarda sessiz sedasız İslami eğitimin temel taşlarını döşerken, Cumhuriyet’in temel eğitim politikası da yavaş yavaş değiştirilmeye başlamıştır. Bu yıllara gelinceye kadar sayısını unuttuğumuz, değişen Milli Eğitim Bakanları’nın da bu değişime büyük katkıları olmuştur. İlla soruyorsunuz… Cumhuriyet’in temel milli eğitim politikaları, İslami değişime evrilirken küçük ortak ne yapıyordu? Onu ben bilemem onu bir bilene soracaksınız…

Değerli Okurlar; Orta  eğitimde ilk adım  4+4+4’le başladı.
4+4+4 sistemini getirme amacı normal liseleri giderek İmam Hatip Liseleri’ne dönüştürerek dindar bir nesil yetiştirmekti. Bu gizli değil, ülkeyi yöneten kadrolar açıkça dile getiriyorlardı. Bu değişimle yılllar içinde İHL sayısı 2020-21’de 1673, öğrenci sayısı ise 667 binlere ulaştı. Yıllar geçiyor, İHL mezunlarının, üniversite giriş sınavlarında başarısız oldukları ortaya çıkınca buna bir çözüm bulunmalı idi, zira seçim yaklaşıyordu!! Bu başarısızlığın nedeni kesinlikle öğrencilerin yetersizliği değil, eğitimin din ağırlıklı olup, fen bilimlerine istenilen düzeyde ağırlık verilmemesiydi. Muhafazakar kesim bu konuda homurdanmaya başlayınca, siyasiler telaşlandılar ve YÖK’e acilen çözüm bulması talimatı verildi. Yeni YÖK Başkanı da talimatı yerine getirdi.

Ülkeyi yönetenlerin eğitimde kalite ve liyakatla ilgili bir sıkıntıları yoktur, onlar için sayı ve seçmen önemlidir. Buna çözüm bulunursa, hem seçmen mutluluğu sağlanacak, hem de 1/2 puan alan öğrenciler bile  Üniversitelere kaydolunca, işsiz görülmeyecekler.

Bu başarısızlıklar sonucunda özellikle vakıf üniversitelerindeki kontenjanlar da boş kalıyordu. Bu çözüm özellikle İktidar için çok önemliydi. Bir taşla birkaç kuş vurma hedefine ulaşılacaktı.

Seçim yaklaşıyordu ve üniversite sınavına girecek AKP’ye küskün gençlere mesaj verilmeliydi. Çözüm ise her şehirde açılmış olan kamu ve özel  üniversitelerin kontenjanlarını doldurmaktı ve tabii ki bu, onlara ilaç gibi gelecekti. Bir iddiaya göre eski YÖK başkanın süresinin dolmadan görevden alınması da üniversite giriş puan düşürülmesine direnç göstermesi imiş. Dediğim gibi iddia!

Efendiler, sınavlara dört ay kala bu neyin değişikliği? Bu değişiklikle, zaten yetersiz yetişen lise mezunlarını üniversitelere doldurarak oradaki eğitim kalitesinin iyice düşeceğinin farkında değil misiniz? Seçim kazanıp oralarda oturmak bu denli önemli mi? Ama bu tür ‘ben yaptım oldu’lara alıştık. Bu ülkede öyle şeyler oluyor ki, akıllara durgunluk veriyor. Bir seçim devam ederken, mühürsüz oylar bile sayılacak denmişti, sayılmadı mı? Sayıldı. İBŞB seçimlerinin ilkinin iptal nedeni, bir zarfta dört pusuladan sadece birinde “Abra kadabra” yapılmış. O nedenle sadece Başkanlık seçimi yenilenmedi mi? Yenilendi. Bunun dünyada örneği var mı? Yok. Öyle ise giriş sınavındaki bu değişikliğin esamesi okunur mu?!

Eğitim bir ülkenin geleceğidir. Yapılan bu değişiklikle gelecek kuşakları kaybedeceğiz!..

Bu çocuklar, orta eğitimden başlayarak çok donanımlı eğitmenler tarafından yetiştirilip üniversitelere gönderilmez ise geleceğimiz kararacaktır.

Değerli Okurlar; Bir ülkeyi her açıdan ayağa kaldıracak ve uygar dünyada yer almasını sağlayacak,  iyi eğitimli gençleridir. Bunu sağlayacak ise laik eğitime dönülüp donanımlı, sürekli kendini yenileyen eğitim kadroları yetiştirmektir. Hem orta eğitim hem de üniversite hocaları özel yetişmiş olmalılar. Unutmayın, yetişen gençler Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecekteki uzmanlık kadrolarını yetiştirecektir.

Not: Haftaya, üniversite eğitimi ve eğitim kadrolarındaki akademik yükselme öykülerini sizlerle paylaşacağım.

SON SÖZ: Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum. Hz. ALİ