Her şehre bir kamu Üniversitesi, mantar gibi vakıf ve özel Üniversiteler açıldı.

Sonuç; İşsiz Diplomalılar Ordusu !!!!

Yazık günah değil mi bu çocuklara? Yazık değil mi, bin bir türlü zorluk ve fedakarlıklarla bu çocukları okutmak isteyen ailelere? Onbinlerce Üniversite mezunu gencimizin şu anda çalışmak zorunda kaldıkları işleri, o işlerde çalışanlar yanlış anlarlar diye yazmıyorum.

Bu ülkenin, her şeyi bilen üst yöneticilerine soruyorum. Bu denli Üniversite açılıyor. Bu ülkenin gelecek on yıl içinde, kaç hekim, kaç mühendis, kaç öğretmen, kaç arkeolog, kaç ekonomist, kaç ziraat mühendisi, kaç orman mühendisi vb...İhtiyacı olduğuna dair bir araştırmanız var mı?

Bu ülkenin saygın kamu, vakıf veya özel Üniversite mezunu çocuklar yurt dışına gidiyorlar. Neden, niçin gidiyorların alt yapıları araştırılmak ve buna çözümler bulmak yerine “GİDERLERSE GİTSİNLER” deniyor.

Bu ifade özellikle AKP genel başkanı Sayın Erdoğan tarafından, yurtdışına giden veya gitmeye çalışan hekimler için söylendi. Ve devamında, asistanlarla yolumuza devam ederiz denildi.

Sayın Erdoğan; Size yanlış bilgiler verip, sizi yanıltıyorlar. Bu hekim gidişleri sadece yeni mezunlarla kısıtlı değil, uzmanlar ve akademisyenler de gidiyor. Kamudan ayrılanlar, zaten neredeyse kamu hastaneleri sayısına ulaşmış özel hastanelere gidiyorlar.

Sakın, hekimler paracı onun için ya yurt dışına veya özel hastanelere gidiyor diye düşünmeyin. Tabi ki ekonomik olarak sıkıntıdalar. Bu doğru. Ancak her 5 dakika da bir hasta muayenesi, yönetimin mobing uygulaması, hekimlere saldırılar gibi nedenler de unutulmasın.

Sayın Erdoğan; Özel kaleminize emir verin, saraydan aradığını değil de vatandaş arıyormuş gibi kamu hastanelerinden birinden randevu almaya çalışsın da gerçekleri bizzat öğrenin.

Artık toplum gündeminin en çok kullanılan kelimesi haline gelen “ENFLASYON” sözü, Üniversite mezunları için de geçerli. Bakın Barolar bile feryat ediyor, bu denli hukuk fakültesi açılır mı?

Değerli Okurlar; Bu ülkenin yurttaşları olarak, yürürken ayaklar taşa dokunsa sayın Erdoğan deniyor ve fatura size kesiliyor. Çünkü sorumluluk alan yok. Hangi Bakan, hangi bürokrat söze başlasa sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları diyor. İnanın, tüm içtenliğimle söylüyorum bu durum ortak akılla örtüşmüyor.

Hekimlerin yurt dışına gidişine “Giderlerse gitsinler, asistanlarla yürütürüz” deyince, çok iş bilir bürokratlar hemen devreye girdiler aman Sayın Erdoğan böyle dedi diyerek, 2022 yılı Mart dönemi Tıp’ta uzmanlık kadrolarını düzenleyip açıkladılar. Bu ilanlarda, belirtilen kadrolarla uzmanlık eğitiminin dibine bombayı koydular. Bazı branşlarda, yaklaşık 5 kat arttırılan kadro sayılarını görünce özellikle hekim arkadaşlarımın “VAH VAH” dediklerini duyar gibi oluyorum. Sadece bu dönemde açılan kadro sayıları, neredeyse ilgili klinikte bulunması gereken toplam asistan sayısından bile fazla.

Değerli Okurlar; Asistanlık eğitimi usta-çırak ilişkisi gibidir. Asistan ne denli çok hasta görür, özellikle cerrahi branşlarda ne denli ameliyat yaparsa o kadar iyi yetişir. Bu açıklanan sayılar hangi klinikler de, nasıl hasta görüp kaç sayıda ameliyat yapacaklar? Bırakın ameliyatı nerede oturup, nerede yatacaklar, nöbetleri nasıl tutup nasıl hasta görecekler?

Elbette sınava girip, bu kadrolara gireceklerin suçu yok. Ancak, hem kendileri iyi eğitim alamayacaklar, hem de asistanlığa başladıklarında halen o klinikte görevine devam eden asistanların eğitimi şartlarını da aşağıya çekecekler. Daha önemlisi insanımız, çoğu işlemi muhtemelen bizzat yapmadan uzman doktor unvanı alacak olan bu hekimlere canlarını nasıl emanet edecekler. Yapmayın, etmeyin bu gençleri de ziyan etmeyin. 'Her şehre Üniversite, özel okullar, özel hastaneler' dediniz. Gelinen durum ortada.

Geçmişte Devlet Planlama teşkilatı vardı. Ne oldu?

Sayın Cumhurbaşkanı; Ne olur danışmanlarınızı gözden geçirin. Sağlıkta uzmanlık kadrolarını ilan edenlere sorun, Bu yazılanlar doğru mu? Yanlışsa, bunlara cevap verin de seslerini kessinler deyin. Sayın Cumhurbaşkanı, etrafınız da sizi mutlu ettiklerini sananlar, bu yapılanlarla size zarar veriyorlar.

SON SÖZ; Üzülmesi sahte olanın, ağlaması gösterişli olur. TOLSTOY