Değerli Okurlar; Aydınlık Türkiye’nin son 15 yılda geldiği durum, gerçekten içler acısı. Ülke asla bu duruma gelmemeliydi, ancak getirildi. Belli yaşın üstündeki insanlar, bu yaşananlar karşısında inanıyorum ki hayretler içerisinde kalarak toplumun geldiği bu durumu içleri yanarak izliyorlar.

Rahmetli babamın çok kullandığı bir söz vardı. Hala kulaklarımda çınlar. Onun döneminin yöneticileri, ipe sapa gelmez şeyler yaptıklarında “Oğlum, aklımız yetiyor ama gücümüz yetmiyor” derdi. Ne kadar haklıymış.

Semt pazarında vatandaşa mikrofon tutuluyor, vatandaş bu pahalılıktan 'Bittik tükendik, ne yapacağımızı şaşırdık' diyor. Peki tüm bunların sebebi ne, bu pahalılığı kim yapıyor diye sorulunca üstüne basa basa “Tabii ki muhalefet” diyor. Şimdi bu cevap karşısında “Güler misin, ağlar mısın?” Yani vatandaş, iktidara oy verip, muhalefetten hesabını soruyor.

Acaba, uygar dünyada bunun bir örneği daha var mı? Burada çok ciddi  sosyal ve psikolojik bir sorun var!!!

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kurulduğundan bugüne ülke giderek içinden çıkılmaz, çaresiz bir duruma getirdi. Ülkenin tükendiği, halkın inanılmaz ekonomik zorluklar yaşadığı açıkça ortada. Yaşanan olumsuzluklar ve halkın çaresizliklerini sıralasam, sayfalar yetmez.

İçinde bulunduğumuz bu olumsuzluklardan kurtulmanın tek çaresi, Millet İttifakı’nın yapılacak ilk seçimde bu yönetimi göndermesidir. Temelde ilkeler konusunda  birbirlerine benzemeyen 6 parti, bir araya gelerek kendi parti ilkelerine sırtlarını döndüler ve Demokratik Türkiye diye yola koyuldular. Bu ayın yirmi yedisinde Sayın Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde yeniden bir araya gelerek, yol haritasını daha da ilerilere taşıyacaklar. Tek amaç, yeniden Parlamenter Sistem’e dönmek...

Bu tür birlikteliklerin, kendi aralarında ufak tefek ayrışmaları olabilir. Bu son derece doğaldır. Ama bu tartışmalar, asla dışarı sızmamalıdır. Medyaya konuşurken ve atılan sosyal medya mesajlarında, çok dikkatli olunmalıdır. Kol kırılsa da, yen içinde kalmalıdır. Karşınızda bu birlikteliği ayrıştırmak, dağıtmak isteyen, bunun içinde her yolu deneyecek bir grup var.

Millet ittifakının bu birlikteliği ve arkasına aldığı büyük halk kitleleri cumhur iktidarını çok rahatsız etmekle kalmıyor, bu rahatsızlık nedeniyle de devamlı hakaretler ve yakıştırmalarda bulunuyorlar. Bu ittifakı parçalamak için, iktidar her geçen gün bu saldırıları da artıracaktır. Zira ülkenin hali ortada. İktidarın tutunacağı dal kalmadı. Ellerinde kalan dini konular ve milliyetçi söylemler.

Şu anda ki en önemli dertleri, Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı. Sana ne kardeşim, sen kendi işine bak. Millet ittifakı, zamanı geldiğinde adayını açıklar.

Dikkatinizi çekerim! Çeşitli aday isimleri, çeşitli ağızlardan ifade ediliyor. Amaç, ittifak
içinde çatlak yaratmak. Ama bir şeyi unutuyorlar. Millet ittifakı bu tür oyunlara artık “Şerbetli.”

Geçen yazılarımda da Millet İttifakını oluşturan liderlere medyaya konuşurken, aman dikkat edin demiştim. Bu seçim, bir Demokrasi ve Türkiye’nin kader seçimidir. Armudun sapı, üzümün çöpü, yok geçmişte şöyleydi, yok böyleydi laflarını geride bırakıp ilkelerde anlaştığınız Demokrasi yolunda yürüyelim. Şu an da geçmişe sünger çekip, tertemiz beyaz bir sayfayla önünüze bakma zamanı.

Geçenler de Sayın  Gültekin Uysal, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için üç seçenek açıkladı. Seçeneklerden biri “AKP dönemi sorumluluğuna ortak olunmaması” şartı idi. “Vay sen misin bunu söyleyen'' diye yandaş basında olmadık yakıştırmalar yapıldı. Bu söylem çok iyi niyetlerle söylenmiş olsa da, Millet İttifakı’nın varlığından rahatsız olan iktidar kesimleri, bunu allayıp, pullayıp, saptırıp ortalığı karıştırmaya çalışacaklar ve nitekim çalıştılar.

Bu arada Halk TV’de gazeteci Sayın Levent Gültekin bu konuyu değerlendirirken ‘Bu tür konuşmalar yapılırken çok dikkatli olunmalı, masa da ki katılımcılar bunlardan alınmış olabilirler” gibi sözler söyledi. Sayın Gültekin’in kullandığı bazı sözcüklerde haddini aştığı iddia edilse de, Millet İttifakı’na her konuşmasında ciddi destek veren bir gazetecidir. Bir konuya da özellikle dikkat çekti “aman masanın bütünlüğü bozulmasın”.

Bu masanın oluşumuna katılan tüm genel başkanların emek, sabır ve fedakarlıkları her türlü övgüye değer. Tek yol, Demokratik Türkiye diyerek yürüyorlar...

Bu ülkede Demokratik Parlamenter Sistemi isteyen herkes, bu ittifakın başarısı ve birlikteliği için elinden geleni yapıyor ve yapmaya da devam edecek. Amaç sandıkta çok büyük başarı sağlayıp hem ilk turda Cumhurbaşkanı’nı seçmek, hem de parlamentoda 360’ları geçmektir.

Millet İttifakı’nın Değerli Başkanları; Bu masada verdiğiniz ve vereceğiniz tüm emekler, bir kez daha belirtmeliyim ki çok değerli. Bu masa Türkiye tarihinde ilk kez olan çok değerli bir birliktelik. Gönül ister ki, bu birlikteliğe tüm muhalefet liderleri de davet edilsin. Onların da katılımı ile, çok daha büyük halk katmanları kucaklanmış olacak.

Ülke her açıdan çok zorda. Son 20 yıla gelinceye kadar, Türkiye böyle bir dönem yaşamamıştır. Bir şey çok önemli. Milletvekilleri ve parti örgütleri kararsız seçmenleri ikna edip ittifaka oy vermelerini sağlamaktır.

Halkın millet ittifakına güvenini daha da artırmak için, güçlü mesajlar ve birlikte sık sık buluşup eller havada resim vermeli ve HEYECAN’ı arttırılmalıdır.

İktidar ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin, sizlerin güçlü birlikteliği, Ulusun Demokratik Cumhuriyet’le kucaklaşmasını engelleyemeyecektir.

SON SÖZ: Birine çamur atmadan, iyi düşün ve sakın unutma. Önce senin elin kirlenir. TOLSTOY