Sevgili okurlarım, her gün yağan zamların altında milletçe eziliyoruz, inlemeyi sürdürüyoruz.
Ancak iktidarın ezik, sinik ve korkutulmuş hale dönüştürdüğü toplumdan bu konuda yeterli tepki gelmiyor...
Çünkü iktidar işin en kolay yolunu buldu.
Bütçe açığı dayanılmaz boyutlara mı ulaştı...
Anında önlemler alacaksın.
Nedir onlar?
Yeni vergiler getireceksin, başta akaryakıt olmak üzere her mal ve hizmete sürekli zam yapacaksın.
★★★
Kendimden basit bir örnek vereyim...
Üzerimize kayıtlı iki aracın MTV’sini (motorlu taşıt vergisini) geçtiğimiz ocak ayının ilk günlerinde iki taksit bir arada, yani tamamını yıllık peşin olarak tek seferde ödemiştim.
Parasız kalan, devletin ve milletin paralarını bir sürü lüks ve şatafat uğruna harcayıp yok eden bu hükümet milyonlarca insanımızı ilgilendiren bir kararın altına imzasını atıverdi...
Araç sahipleri bir o kadar daha MTV ödeyecektir.
İlk taksit ağustosta, ikincisi hemen ardından.
Adamlar ülke yönetmenin en kolay yolunu bulmuş!
Her şeye zam yapıp bütçe açığını o yolla gidereceksin.
Kendi yanlışlarını, kendi savurganlığını halkın üzerine yıkacaksın.
★★★
Ankara Simitçiler Odası Başkanı Savaş Delibaş’ın dün bir açıklamasını okudum, özetliyorum;
“Ne yazık ki yeni bir zam haberiyle karşınızdayız. Geçtiğimiz ocak ayında simit fiyatı 7 lira olmuştu. 1 ağustos 2023 itibariyle yeni fiyat 10 lira olmuştur. Paranın alım gücü giderek kötüye gidiyor. Her gün maliyet hesapları yapmak zorundayız.”
Sonra simitteki ekonomik tabloyu rakamlarla açıklıyor:
“Geçen yıl 17 liraya aldığımız mazotun litresi şimdi 37 lira. Susam fiyatlarına yüzde 300 zam geldi. Un fiyatları yüzde 300 yükseldi.
Kiraları konuşmaya gerek bile yok.
Bu meslek artık yapılamaz duruma geldi.
Hepinizden özür diliyoruz ama biz fiyatlara zam yapmıyoruz, sadece güncelliyoruz.”
İnsanların aç midelerini bastırmak için yediği simidin durumu işte böyle.
Çok basit, sadece 10 liralık, genelde fakir fukarayı ilgilendiren bir örnek...
Sorumlusu var mı, elbette yok.
★★★
Ama bu örnekle pek bağlantılı olmayan farklı uygulamalar da oluyormuş.
Böylesi belli sosyetik mekânlarda belki vardır da ben ilk kez öğrenmiş oldum.
Haberimiz dünkü yandaş Sabah gazetesinden.
Günaydın ekinin fotoğraflı manşeti. Başlığı ise şöyle:
“PARAM VAR HAVAM VAR... Süreyya (hanım) gitmese bile masası hep rezerve. Masanın günlüğü 15 bin lira.”
★★★
Haber şöyle sürüp gidiyor:
“Süreyya Yalçın ve eşinin Bodrum Türkbükü’nde en sevdikleri restoranda daimi rezervasyonları var. Çift mekâna gitse de gitmese de o masa boş tutuluyor. Başka hiçbir müşteri o masaya oturtulmuyor.
Sosyetik milyarder mekâna girdiği anda ise Süreyya isimli şarkı çalınıyor. Süreyya Yalçın bu jeste bayılıyor.
Süreyya hanım için o masayı her gün boş tutmanın maliyeti ise epeyce yüksek. Çünkü masanın günlük getirisi yaklaşık 15 bin lira.”
★★★
Haberi okuyunca kendi kendime söylenmişim!..
Valla helal olsun kim olduğunu bilmediğim, adını ilk kez duyduğum bu Süreyya hanıma...
Söylediği gibi hem parası varmış hem de havası!
Günlük getirisi 15 bin lira olan bir restoran masasını her gece ücretini ödeyip boş tutmak öyle her babayiğidin harcı değildir.
★★★
Dün, bir saat arayla okuduğum iki haber!
Türkiye’de neler olduğunun adeta fotoğrafı.
İlkinde Simitçiler Odası Başkanı simit fiyatına dünden itibaren zam yapıldığını, yeni fiyatın 10 lira olduğunu açıklarken bir anlamda utanıyor ve halktan özür diliyor...
Özrünü güçlendirmek için de girdi fiyatlarındaki artışlardan örnekler veriyor.
★★★
İkincisinde ise Türkiye’nin bir başka gerçeği yatıyor...
Elinde ve cebinde sonsuz parası olan bir kesim muhteşem ve görgüsüz bir yaşam sürdürüyor.
Bir simit zammı aslında milyonlarca insanımızı ilgilendiriyor ama bazı tatil yörelerinde sergilenen ‘tatlı yaşamlar’ hep perdenin arkasında kalıyor.
Her ikisi de ‘Türkiye’den manzaralar’ abicim!