Geçtiğimiz günlerde CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer ile yaptığımız sohbet geniş bir yelpazede gerçekleşti.

Birçok sorunu masaya yatıran Sümer, iktidarın Suriye ve sığınmacı politikasının ülkeyi getirdiği durumdan, memurun, dar gelirlinin, esnafın haline kadar tüm güncel konularda çarpıcı açıklamada bulundu.

Ancak en ilginci kuşkusuz ki, Sümer’in çiftçiye, esnafa verilmesi gereken yandaşlara gittiğini açıklamasıydı.

Ve özellikle belirtelim ki Sümer bu iddialarını kendi fikirlerine değil, Sayıştay'ın resmi raporlarına dayandırıyor.



Gelin dinleyelim Sümer’i, neler söylüyor:

“Kamu iktisadi bankalarında Sayıştay raporlarının her sene verdiği raporlar var. Biz bu rakamları verilen kredileri de bu raporlardan alarak yani bunların verdiği rakamlarda kesin rakamlar. Sayıştay raporları kesindir.

Oradan il il firmaya ne kredi kullanmış, kullanılan kredilerin geri dönüşümü ile ilgili bizim burada sıkıntımız yani Adana’da kamu bankaları gerçekten ihtiyacı olan yani esnafa verilmesi gereken krediyi x şahsına veriyor.

Onlarda çok büyük rakamlarda krediyi kullanıyor. Geri de ödemiyor. Krediler geri ödense zaten bizim problemimiz yok. Biz gündeme getirdiğimiz ve itiraz ettiğimiz şey kullanılan krediler geri ödenmemesi ve onun üzerinden süre geçmesine rağmen bankalarında o konuyla ilgili işlem yapmaması.

Yani esnaf şimdi 100 bin lira veya çiftçi 1000 milyon lira alacağı zaman elli tane kefil istiyor, ipotek istiyor 2 taksit geçtiği zamanda o çiftçiyle yada küçük esnafla ilgili işlem yapıyor. Ama burada 300 milyon, 500 milyon hatta 1 milyara yakın krediler var. O kredilerle ilgili geri dönüş yok. Bu rakamlarda öyle böyle az rakamlar değil yani.

Büyük rakamlar. Sadece Adana ile ilgili değil Türkiye genelinde kullanılan rakamlar var. Hatta hatta basın kuruluşlarından da kullanılan krediler var onlarında geri dönüşümü yok. Çiftçiden kredi kullanacağı zaman arsa ipoteği alıyorsunuz.

Traktör ipoteği alıyorsunuz ahırdaki hayvanını ipotek alıyorsunuz 3 tane taksit ödemediği zamanda hemen de onla ilgili işlem yapıyorsunuz. Ama öbür taraftan da 100 milyon, 200 milyon, 300 milyon kredi kullanan firmalardan ne ipotek alıyorsunuz kişi firma her neyse 12 taksit arka arkaya ödememiş hiçbir işlem yapılmamış verdikleri ipoteklerinde hiç birinin astı astarı yok. Karşılığı yok bizim itirazımız buna."

Ne dersiniz Orhan Sümer isyanında haksız mı?

Sümer’in vatandaşın halini yansıtan açıklamalarına da bir göz atalım:

Eskiden memurlar, üst düzeydeki görev yapan kamu görevlileri Ankara, İstanbul, İzmir’e tayini çıksın diye uğraşırdı fakat şimdi memurların tamamı batıdan gitmek için uğraşıyor.

3 gün önce devletin kendi açıklaması var isteyen memurları batıya tayin yaparız diye.

Batıda memur nasıl geçinsin, 10 bin liradan aşağı ev kirası yok.

Yakacak parası, aidatı ulaşım sorunu yani bunları üst üste koyduğun zaman asgari ücret 8.500 lira 25-30 yıl arası öğretmenlik yapan bir öğretmenin maaşı yeni düzenlemelerle 13.000 bin liraya ulaştı şimdi öğretmen zavallı 8-9 bin lira kiramı verecek, ulaşım sorunuyla mı uğraşacak, aynı şekilde polislerimiz içinde geçerli maliye memurları içinde yani daha doğrusu tüm memurlarımız için geçerli.

Çiftçimiz, küçük esnafımız desteklenmediği sürece gerçek anlamda üretime dönülmediği müddetçe bu ülkenin kurtuluşu yok Sümer, eski bir Adanalı olarak Adana’nın parlak günlerini özlüyor.

Ve geçmişin ekonomisi şahlanmış kenti Adana’nın kaybettiklerini ise üzüntü içinde şöyle anlatıyor:

30 sene önce Adana’da irili ufaklı onlarca fabrika vardı.

Bu fabrikalarda 500 ile 5000 arasında çalışan insan sayısı vardı.

Nerede o fabrikalar?

Şimdi sayın Cumhurbaşkanı fabrika açmakla övünüyor bir tane devlet fabrikası kalmadı.

Özel sektörün yaptığı fabrikaların açılışını yapıyor.

Her birinde de 50 kişi 100 kişi çalışıyor.

Tamamen ihracata dayalı iç piyasayı da dibe çekiyorlar.

Adana’da sayarsanız Bossa, Çukobirlik, Güney Sanayi Paktaş ve çırçır fabrikaları vardı.

Türkiye’nin tekrar üretimi dönmesiyle en acı şey sermayenin varlıkları yabancıların eline geçti.

Bankalarımız, haberleşme limanlarımız, oto yollarımız, övündüğü yaptığı hastanelerin tamamı yabancı sermayenin eline 49 yıllığına geçmiştir.

Yani Türkiye’nin bulunduğu süreçte ciddi sorunlar var.

Türkiye’de 15 milyon sığınmacı var.

Yani İçişleri bakanlığının kendi açıklaması var.

Bir yılda sadece doğan sığınmacı çocuk sayısı 700 bine ulaşmış.

Türkiye’de 10 sene sonra en büyük nüfus onlar olacak.

En büyük sorunlardan birisi bizde beyin göçü başladı.

Yetişmiş Türk doktorlarına Almanya kapısını sonuna kadar açmış.

Evet.

Sayın Sümer, duyarlı bir milletvekili olarak ülkenin içinde bulunduğu durumu böyle özetliyor.

Biz de yorumu siz okurlarımıza bırakıyoruz.