Pazar günü yeniden sandığa gideceğiz.

Sözde eşit koşullarda Demokratik bir seçime gidiyoruz. Sayın Erdoğan tüm ülke imkanları yanında, kontrolünde bulunan %95 görsel ve yazılı medyayı da arkasına aldı. Yetmedi, siyaset artık sosyal alanları bile aşıp, kutsal mekanlarımız Cami’ler de yapılmaya başlandı. Siyasette alışılmayan aslı olmayan görseller de meydan ekranlarına taşındı. Siyaset dili çok çirkinleşti. İktidar kanadında bunlar yaşanıyordu.

Diğer yanda millet ittifakı adayı Sayın Kılıçdaroğlu, serin kanlı, birleştirici, her defasında kardeşliği ve sevgiyi önceleyen konuşmalar yapıyordu. Tek adama karşı demokrasi diyordu. Konuşma yaptığı meydanlarda, sadece CHP’liler değil toplumun tüm renkleri bir arada idi.

Seçimde halk tek adama evet demedi !!

Sadece demokrasi ve bunu güçlendirilmiş parlamenter sistemle taçlandırmayı söyleyen adaya da ilk turda evet demedi.

Bu millet ittifakı için kesinlikle bir yenilgi değildi. Maçın ilk yarısı berabere bitti. İkinci yarı 28 Mayıs’ta oynanacak.

Buradan ülkenin tüm yurttaşlarına seslenmek istiyorum. Yetkinin tek kişiye verildiği bu sistemle Türkiye’nin içine düştüğü durum ortada. Uygar Dünya ile bağlarımız koptu. Süratle Ortadoğu’ya yuvarlanıyoruz. Ülke 13 milyon göçmenin istilasında. Bunların doğum oranı 4.2 . Bu gidişle 10 yıl sonra kendi vatanımızda göçmen durumuna düşeceğiz. Bu gerçek bir BEKA sorunu değil mi?.

Ekonominin geldiği nokta içler acısı. Ülkenin yarıya yakını asgari ücretle geçinmek zorunda bırakılmış. Merkez bankasının sıfırlandığını tüm ekonomistler bas bas bağırıyor. İktidarın algı operasyonlarına inanmayın. AKP bu seçimde 7 milyon oy kaybetti.

Sandığa gitmeyen tüm yurttaşlara sesleniyorum. Sandığa gidip oylarımızı kullanacağız. Parlamento çoğunluğu Cumhur ittifakında. Sandığa gitmez isek, gelecekte tek adam yönetimiyle karşı karşıya kalıp, asla düzeltemeyeceğimiz durumlara düşeceğiz. Ortadoğu ve doğudaki tek adamlarla yönetilen İslam ülkelerine bakar mısınız …..

Seçim sürecinde, aydınlık bir gelecek için gerek meydanlarda, gerekse sandıkta destek veren tüm yurttaşlara şükranlarımı sunuyorum.

HAYDİ SANDIĞA,
AYDINLIK BİR ÜLKE
EŞİT YURTTAŞLIK
ÖZGÜRLÜK
KARDEŞLİK
ORTAK AKIL diyerek
oyumuzu kullanalım.

Bir seyyahın anılarını sizlerle yorumsuz paylaşıyorum.

KRİSTOF KOLOMB, gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika'ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur, gemi tayfasına yiyecek içecek verir. Ancak tamirat aylarca bitmez. Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalar. Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz durumdaki Kolomb, gemilerde bulunan takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir ve hemen yerlilerin şefine gider.
Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı'nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler.
Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay'ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner. Kolomb'un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış:
"İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar.”
Kolomb kum saatine bakar, 48 dakika süren tutulma bitmek üzeredir.
Onlara Tanrı'nın kendilerini affettiğini ve Ay'ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler.
Tutulma biter, Tanrı tarafından affedilen yerliler de mutludur, evrenin işleyişini bilen Kolomb tek bir not düşer seyir defterine:
"Cehalet, her zaman köleliği getirir."
Haziran 1503

SON SÖZ; Halide Edip, Çakırlı Efe'ye sordu: Ahaliye neden çok zulüm ediyorsun?”
Cevap: “Tebayı yönetmek ya ilimle olur ya zulümle, bende ilim yok”.