Bu kafalar ülkeyi çağların gerisine sürükler!

1925 yılında, yabancı devletlerin kışkırtmasıyla isyan eden Şeyh Sait’ten, 1937 yılında yine yabancıların kışkırtmasıyla Dersim’de ülkenin birliğine kasteden Seyit Rıza gibi isyancılardan, kahramanlar ya da mazlum insanlar gibi bahsedilmesi aymazlıktır, üzücüdür!

Cumhuriyete ve devlete karşı gerici isyanı başlatan ve İstiklâl Mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırılan Şeyh Sait’i “Şehit” diye anan AKP MKYK üyesi Alâaddin Parlak, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda:

“Şeyh Sait ve kahraman arkadaşlarını şehadet yıldönümlerinde rahmetle ve minnetle anıyorum” dedi.

İşte kafa bu! 98 yıl önce İngilizlerden büyük para desteği alarak kanlı bir isyan başlatan gerici Şeyh Sait’in hâlâ bir kahraman gibi anılması utanç vericidir.

★★★

Türkiye Cumhuriyeti bize Atatürk ve silah arkadaşlarının armağanıdır.

Atatürk 104 yıl önce Mili Mücadele’yi başlatıp, Anadolu’da bir mucize yaratmasa, inanılmazı başarıp Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasaydı, bugün camilerimizde ezan bile okunamazdı...

Biraz tarih bilgisi olan (gerici dahi olsa) bu gerçeği kabul eder.

Fakat ne yapılıyor?

İsyancı yobazlardan kahramanlar gibi bahsediliyor, ayaklanmayı asker yollayarak bastırtan Atatürk ve o dönemin Başbakanı İsmet İnönü “zalim, acımasız, gaddar” gibi gösteriliyor. Bu ne bitmez kinmiş?

★★★

Atatürk olmasaydı bugün Anadolu semaları ezan sesleriyle çınlayamazdı.

Atatürk ve silah arkadaşları, din adamlarıyla değil, Cumhuriyet’e başkaldıran, suikastlar düzenleyen kara cübbeli yobazlarla, softalarla mücadele etti.

Atatürk, yeni kurulan çiçeği burnunda Laik Cumhuriyet’i boğazlamak üzere isyan başlatanlara karşı ne yapacaktı?

“Buyurun, gelin, bizi bir kaşık suda boğun!” mu diyecekti?

★★★

Atatürk, yüzyıllar boyu padişahlara teb’a (tabi olan), ya da şeyhlerin, ağaların kölesi olarak yaşayan halka çağdaş vatandaşlık getirdi. Bin yıldır ezilen kadınlara seçme-seçilme hakkı tanıdı.

Cumhuriyet ve demokrasi bazılarına fazla gelmiş olacak ki, saltanatın, sultanın, halifenin özlemini çekiyorlar.

Tekkeden, şeyhten, dervişten medet umuyorlar.

Hâlâ millet değil, ümmet olma peşindeler.

Toplum olarak aklımızı mı yitirdik, nedir?

Vatan haini ‘şehit’ yapıldı!


AKP’nin Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi Alaattin Parlak’ın, Cumhuriyete ve devlete karşı gerici isyan başlattığı için İstiklâl Mahkemesi’nde yargılanıp idam edilen Şeyh Sait’i “şehit” diye anması ana muhalefet kanadında pek yankı yaratmadı...

Neyse ki, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ ile Doğru Parti lideri Rifat Serdaroğlu bu konuda çok hassas.

Serdaroğlu, skandal anma mesajı nedeniyle sert bir yazı yayınlayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’i göreve çağırdı.

Parlak hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıklayan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ da tepkisini şu sözlerle dile getirdi:

“Şeyh Sait ve isyancı itleri, İngiliz emperyalizminin uşağı, Türk asker ve memurlarının aileleri ile birlikte katili olan vatan hainleriydi. Bakalım Parlak çocuğa dava açacak savcı kalmış mı?”

Evet, biz de bunu merak ediyoruz!

TEBESSÜM

“Gel de kızma!”


Mahkemenin babacan hâkimi, sanık olarak karşısına çıkartılan Temel’e sorar:

“Söyle bakalım, adın ne?”

“Adım Temel’dir hâkim bey... Adım Temel ama içinde (K) harfi yok.”

Hâkim şaşırır ve biraz da bozulur:

“Gel de kızma yaa! Benimle dalga mı geçiyorsun sen? Temel isminde hiç (K) harfi olur mu?”

“Eee... Biz de ne dedik hâkim bey?”

GÜNÜN SÖZÜ


Başarısızlık hayatta alınacak büyük bir derstir!